Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Hayvanlar Alemi
 

Bebeğimiz

Bebeğimiz
 

Erkek arkadaşıma geçenlerde, "Sen kedine baktığın gibi hiç bana bakmıyorsun!" gibi sitem dolu, aslında asla söylemeyeceğim bir cümle sarf ettim. Kedileri hiç sevmediğim için özellikle söylenmiş bir cümleydi aslında. O da bana; "O benim çocuğum gibi, ben aldığımda minicikti, ağzı dili de yok, hiç büyümeyecek bir çocuk o." dedi. Düşününce bende köpeğimi severken, sevgilime asla demediğim sözleri söylüyor, bakmadığım gibi bakıyorum. Hayvan sevgisi bambaşka bir şey…

Yaklaşık bir sene önce kardeşim elinde bir köpek yavrusuyla eve geldi. O kadar minikti ki, yere bıraktığımızda yürümeyi bırakın, kuyruğunu bile titretemiyordu. Rotweiller cinsinde; büyüdüğünde bir ev köpeğinden çok uzak, kocaman bir köpek olacaktı. Keşke hep böyle minik kalsaydı ama imkansızdı tabi…

Annem çok titiz bir kadındır. Eve bir kuşun gelmesine bile tahammül edemezken, ilerde 35 ila 60 kg ağırlığında olacak bir köpeği nasıl eve alabilirdi ki? Gerçi biz bahçeli bir evde oturduğumuz için olayı daha az krizle çözebileceğimizi düşünmüştüm. Ama yanılmışım çünkü yavrumuz belli bir aya gelene kadar evde olmak durumundaydı. Hastalanabileceği gibi, bakterilere de maruz kalabilirdi.

Anneme köpeğimizi sevdirmeye çalıştıkça, annem gideceği ve asla bakmayacağı konusunda sürekli söylenme halindeydi. Aslında onun korkusu hayvana gereken özeni göstermeyeceğimizi düşünmesiydi.. Bunu başarabileceğimize inanmadığı gibi, her şeyi ona yükleyeceğimizden korkuyordu.

Annem hepimizden erken kalktığı için mamasını vermeye alışmıştı. Vermekle kalmıyor, onunla konuşuyordu. Bizden çok aşık olmuştu artık. Ama asla bizim yanımızda bu şekilde davranmıyordu. O yüzden birkaç kez yakalamak işleri yoluna koymuştu.

Altı aylıktan sonra artık zaptedilmez bir köpek haline gelmişti. Psycho, erkek olduğu için anneme ve bana ayrı bir zaafı vardı. Sürekli oyun oynamak istediği için de, bizi gördüğünde hemen ya ayakkabımızı ısırmaya yada bir yerimizi çekiştirmeye başlıyordu. Bu yüzden artık eğitime gitme vakti gelmişti. 1, 5 aylık özel bir eğitimden sonra yakışıklı oğlumuz tekrar evimize dönmüştü.

İyice kime havlaması gerektiğini, nasıl yürümesi gerektiğini öğrenmişti. Kardeşime itaati kusursuzdu, bizi gördüğünde hemen şımarmaya meyilli olsa da kendine gelmesi çok uzun sürmüyordu.

Bu ay yakışıklı köpeğimiz yeni bir yaşına bastı. Artık evde annemizin en çok sevdiği aile ferdimiz o. Ona yemekler ayırıyor, müthiş cümleler kuruyor. Durum sevgili köpeğimiz için de pek farklı değil. Eğer Psycho’yu bahçeye bıraktıysak hemen annemle her zaman iletişim kurabileceği yere yani mutfak camının başında oturuyor. Gözünü ondan ayırmıyor, sanki fotoğraf çekimindeymiş gibi anneme pozlar veriyor.

Aşkları görülmeye değer, Psycho’nun konuşmasına gerek yok, bakışlarıyla her şeyi o kadar güzel anlatabiliyor ki…

Sevgilim kesinlikle çok doğru söylüyordu.

Psycho, sanki benim çocuğum gibi. Hepimiz için öyle. Çünkü elimizde büyüdü, kaç yaşına basarsa bassın o bizim büyümeyecek bebeğimiz olarak kalacak.

Annemin neden bana "Sen benim her zaman küçük kızım olarak kalacaksın." dediğini artık daha iyi anlıyorum…

 
Toplam blog
: 13
: 586
Kayıt tarihi
: 25.01.07
 
 

1981 doğumlu ve yükselenine kadar aslan burcuyum. Mükemmel KOLEJ yıllarının ardından maalesef ki T.E..