Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '09

 
Kategori
Deneme
 

Bencillik

Bencillik
 

benden


Bencillik...
İnsanın istediği gibi yaşaması değildir bencillik; başkalarını kendi isteklerimiz doğrultusunda yaşamaya zorlamaktır.... (Oscar Wilde).
En kırmızı gülden açmak istediği için bencil sayılmaz gül fidanı: Kendinden başka kırmızı gül açsın istemediği için bencil olur...

"Bencil!”...
Ne zaman bu ithamla karşı karşıya kaldıysam öfkelendiğimi hatırlarım. Haksızlığa uğradığıma inancım o kadar büyüktür ki öfkelenmeden duramam. Bu yargı, benim yaşam ilkelerim ve düşüncelerimle uyuşmuyor. Düşüncelerimi yaşam biçimime somut ifadelerle yansıtmaya çalışan bir insan olmama rağmen, böyle bir yargıya maruz kalıyorsam, bir sorun olduğu da açıktır. Belki aramam gereken sorunu, "davranışlarımda bencilliği göremiyor olmam” diye tanımlamalıyım. Bencil davranışlarımı görüyor, ama onları kendime uygun bulduğum bir mantık kalıbında biçimlendiriyor olmam da mümkün. Epeydir bu sorunu çözümlemeye uğraşıp durmaktayım.

“Bencil” dendiğinde, benim bilincim nesi varsa kendine saklayıp harcayan bir kişilik görüntülerdi. Bu yüzden bencilliği hep kendime yakıştıramadığım bir davranış biçimi olarak algılamışımdır. Çünkü ben, yaşantımın her evresinde maddi kazanımlarını kolaylıkla paylaşabilen bir insan oldum. Bu konuda tutarlı yürüyüşümün bencil olmadığım anlamına gelmediğini anlamamsa biraz zamanımı aldı. Duygusal yaşantımda ne kadar da bencil kaldığımı fark edince öfkemin kaynağını yeniden düşünmeye başladım. Bencil olmakla suçlandığımda artık öfkeyle kendimi savunamıyorum. İtiraf etmeliyim ki ben bencilin tekiyim.

Tek yürekli aşklara hep acıyarak bakmışımdır. Ben bunları korkaklıkla suçladım. Peki ben paylaştım mı kalbimi? Ben kalbimi açabildim mi aşka? Ben bir başka kalbi gönlümde ağırlayabildim mi? Yüreğimde başlattım hep; yüreğimde bitirdim. Kendimi hapsettiğim mantık kafesi içinde tutarlı yaşadım hep. Kendimi geri çektim; duygularıma kurşun döktüm hep. Oysa aşkta mantık mı olurdu! Yüreğime asit döktüm, yeşerip dallanmasın diye aşkım. Kendimle gurur duyduğum da oldu, ama mutlu olamadım bir türlü. Acı çekmekten korktuğum için, kendi ellerimle boğdum kalbimin kapısına bırakılan tüm aşkları. Âşık olmaktan değil ama, aşkı yaşamaktan kaçtım ben; bu bencillik değil de ne?

Ekmeğimi paylaşmadığım için, önce kendi rahatımı düşündüğüm için değil; terk edilmekten veya sevilmeyip acı çekmekten korkup aşkı terslediğim için bencilim. Bunun farkına vardıktan sonra kendimi mantık kalıplarımla kandıramıyorum. Artık biliyorum ki, sevmekten korkan bencilin ta kendisidir. Ben artık bencilliğimden sıyrılıp sevmeye çıkmak istiyorum.

"İnsanların çoğunun kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korktuğunu düşünüyorum. Sevilmekten korkuyor; kendisini sevilmeye layık görmediği için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Düşünmekten korkuyor; sorumlulukların sıkıntısından korktuğu için. Konuşmaktan bile korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, ardında bırakacağı iyi bir şeyi olmadığı için. Ve ölmekten korkuyor, yaşamın tadını almaya henüz cesaret edemediği için..." (William Sheakspeare'den düzenleme)

Tüm bu korkulardan kendini korumanın en iyi yolu bencil yaşamlardan korkmaktır. Bencilliğin ilacı paylaşmaktır. Bölüşmek değil, paylaşmaktır. Bölüşmede bir hesap işi vardır; paylaşmaysa ihtiyaçtandır. Özellikle gönül kapılarımıza bencil kilitler vurmaktan kaçınmalıyız. Maddi dünyamızı da, önce kendi ihtiyaçlarımızı karşılama sorumluluğu içinde paylaşmaya açık tutmalıyız. Bakın o zaman Sheakspeare'in korkuları nasıl dağılıyor ve yerini nasıl bir yaşam sevinci dolduruyor... Bencillik güvenilir bir koruyucu zırh olabilir, ama mutluluğun etekleri ferah rüzgarlarda uçuşmak ister...

Doğduğumuz zaman dünyaya kendimizden başka bir şey getirmiş değilizdir; bu basit gerçekten dolayı, öldüğümüz zaman da dünyaya kendimizden başka bir şey bırakamayız; ve insan kendi cesedini değil, fakat yaşantısının izlerini dünyada bırakabilir. Dünyada sevgi ve saygıyla saklanılası bir iz bırakmak isteyen önce bencilliğin her kılığından sıyrılmalı. Ondan sonra fırsat buldukça iyilik yapmalıdır...

Ancak unutulmasın ki, "En iyiler bile, bencil arzulardan uzak değildir" diyen Victor Hugo pek de haksız sayılmaz. Aslında rahatlamak için kendi üzüntü ve sıkıntılarımızı anlatırken başkalarının kendi hallerine şükretmesini sağlamak bencillikten bir iyiliğin çıkışıdır. Gene de insanın kendi üzüntü ve sıkıntılarını anlatarak başkalarının kendi hallerine şükretmesini sağlamak bencil bir iyilik de sayılabilir. Ancak, başkalarının acıklı hallerini anlatarak insanın kendi haline şükredip memnun olması ise tam bir bencilliktir.

"Bencillik en büyük dalkavukluktur." (La Rochefoucauld)
"Sevgi paylaşımlı çoğalıma, bencillik yalnızlığa götürür." (Schiller)
"Bencillik doğal bir davranıştır; bencil olmamak ise insani bir değerdir." (J.Mayer)

Bunlar da benden olsun.....
Dalkavukluk cimrinin en gözde bencilliğidir.
Bencil dalkavukların bulunmadığı her yerde yalnızdır.
Bencillik cimrinin en sağlam kasasıdır; orada maddi manevi tüm hazinesini saklar.

ÖRÜMCEK AĞI
Dünya yaşantısında hep kötülük yapan bir adamı cehennem kapısında bir melek karşıladı. Melek adama şöyle seslendi: "Yüz trilyonuncu müşterimiz olarak özel bonus kazandın. Tek bir gün bile birisine iyilik yaptıysan buraya girmeyeceksin"

Günahkâr adam uzun süre düşündükten sonra, bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı. Balta girmemiş ormanda yürürken önüne bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak için yolunu değiştirmişti. Heyecan içinde o günü meleğe anlattı. Melek adama gülümsedi ve ardından elini şaklattı ve sırat köprüsü üstüne kocaman bir örümcek ağı indi.

Adam bu ağa tutunarak cennete girebilecekti. Adam sevinçle ağa tırmanırken cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete geçmeye çalıştılar. Ama adam ağın yırtılıp kopacağından korkarak onları düşürmeye başladı. Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve adam cehenneme düştü.

"Yazık" dedi melek. "Çok yazık! Bencilliğin, hayatında işlediğin tek iyiliği de yok etti. Tanrı’nın cehennemliklerine şefkat gösterebilseydin eğer, iyilik ağının seni günahlarının yüküyle birlikte taşıyabileceğini de görecektin."

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..