Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '16

 
Kategori
TV Programları
 

Benimle evlenir misin?

Benimle evlenir misin?
 

Televizyonda bir evlendirme izlencesine talip olarak katıldım. Beni baş aşağı oturtulmuş kalp biçiminde pembe bir paravanın arkasına alkışlarla aldılar. Döner sandalyeye çöker çökmez ne kadar dikkatli olduğumu sınadıkları sanısıyla, “Kalp ters duruyor” dedim. Sunucu Eshal Zura “Çok dikkatlisiniz maşallah!” diyerek beni övdükten sonra devam etti:
-Merak etmeyin, paravan açılırken kalp canlanıp ayağa kalkıyor. Siz hele bir merhaba deyin adayımıza.
 
-Merhaba Sanem Hanım!
-Hoş geldiniz Marem Bey!
-Hoş geldim de hoş göremedim.
-Neden? Bir kusur mu ettik?
-Estağfurullah! Ben yalanı sevmem; sizi görmeden gördüm diyemem.
 
Burada sunucu araya girer:
 
-Beyefendi biraz heyecanlı sanırım.
-Heyecanlı değilim desem yalan olur
-Sanem de en çok dürüstlüğe değer verdiğini söyler.
-Evet Eshal abla en nefret ettiğim şey yalandır.
-Benim de en çok bu özelliğiniz dikkatimi çekti koştum geldim talip oldum.
-Aman ne iyi etmişsiniz. Anlaşırız inşallah, biraz kendinizden bahseder misiniz?
-Mangaldan emekliyim, mangal yürekliyim.
-Anlamadım, biraz yüksek konuşur musunuz?
 
-Ben emekli mangal ustasıyım. 80 yaşındayım ve hâlâ işler durumdayım. Bakımlıyımdır; topuk taşı kullanırım. Her gün tıraş olur burnumun kıllarını alırım. Titzimdir. Her sabah ve akşam elimi yüzümü ayağımı yuğar paklarım. Terlemişsem hemen duş alırım. Terlememişsem haftada iki kez hamama girerim.
-Hamama giren terler ama Marem Bey!
-Sizi izledim. Esprili bir hatun olduğunuzdan dolayı talip geldim.
-Mangal ustasıyım dediniz; biraz açar mısınız; bakır mı döküm mü mangallarınız?
-Öyle değil! Ben mangalı yapmam; mangalı yakarım, üstünde et ve sebze çeviririm. Piknik alanlarında seyyar mangal büfecilik yapardım. Bak bu arada anlamışsınızdır ehliyetimin olduğunu.
-Ne güzel! Mangala ben de bayılırım; hele ustası yapınca etin suyu kaçmaz bir lezzetli olur ki sormayın.
-İşte ben tam da burada size uygun olduğumu görüp talip oldum. Loca arkadaşlarınızla gittiğiniz piknikte mangaldan etleri sıcak sıcak kapıp dişleyişinize bayıldım.
-Ay napim dayanamadım, çok da acıkmıştım.
-O an söz verdim kendime; mangalı size ellerimle yedirmeye.
 
(Gülüşmeler kahkahaya döndü. Pot mu kırdım acaba?)
 
-Elinize sağlık da, zahmet etmeyin; ben tabaktan yiyeyim. Peki, benim en çok neyimi beğendiniz?
-Makyajınızı.
-Nasıl yani?
-Gözlerinizin yeşiline ve kuzgun boyası saçlarınıza süper yakışmış.
-Makyajı silsem beğenmeyebilirsiniz yani?
-Ne demek efendim; gözümü kapatır makyaj tazelemenizi beklerim. Hem benim geceleri karanlık korkum yoktur.
 
(Gülüşmeler oldu. Ciddiyetimi bozmadan selam verdim)
 
-Şaka mı bu Eshal Abla?
-Ne şakası Sanem’ciğim; beyefendinin özgüveni mangal yürekli. Romantik aslında. Sen sor bakalım burcu neymiş?
-Burcunuz nedir?
-İkizlerden kovuldum Koç oldum.
-A vallahi dalga geçiliyor!
-Estağfurullah Sanem Hanım! Siz fırtınada denize girseniz deniz süt liman durulur.
 
“Talibin bülbül dilli çıktı kız!” dedikten sonra sunucu bana dönüp sordu.
-Marem Bey, lafı iyi toparladınız amma burçlar öyle keyfe keder seçilen aylar değiller yalnız. Doğum tarihiniz nedir, onu diyin biz buluruz burcunuzu.
-Kıtlık zamanı kelle başı karneyle buğday dağıtılırmış. Beni 5 yaşlarımda bir dayım bir de dedem anamın üstüne ayrı ayrı kayıt ettirmişler. Askerliği yaptım, geldim, yeniden askere çağırıldım. İki kez askerlik yapmak zoruma gittiğinden dava açtım. Hâkim de doğum tarihimi 9 Haziran’dan 9 Nisan’a çekti. Hukuk eski olanı tercih etti. İyi de oldu; erken emekli oldum.
-Annenize sorsaydınız bilirdi hangi ay doğduğunuzu.
-Anam beni tarlada mısır ekerken doğurmuş. Demek ki Nisan garanti; kış uzun sürmemişse günü de denk sayılır.
-Ben de Aslan burcundanım; aşk ateşini Koçlarla çok iyi harlar diyorlar.
-Ben de bu yüzden talip oldum size. Burcumun değişmesini kaderin sizi bana yazmasına yordum.
-Ben burcumu söylediğimi hatırlamıyorum; Koç da olsanız yalanı yakaladım mı acımam enseden silkelerim.
 
Alkışlar yükselirken sustum.
Alkışlar susunca konuştum.
 
-Gözler yalan söylemez Sanem Hanım. Gözlerinizdeki kıvılcım Aslan yüreğinizdeki aşk korlarını ele veriyor. Bakmasını bilene tabi.
 
Alkışlar, çılgın alkışlar…
 
-Beyefendi bildiğimiz mangalcılardan çıkmadı. Helal olsun şair mangalcımız oldu. Şiir yazar mısınız?
-Şairlikten istifa ettim, şiirden geçemedim.
-Bir şiir okusanız belki Sanem Hanım’ın gönlü olur.
-Hay hay! Tam da Sanem Hanım’ı hayal ederce yazmışım sanki
 
Benim adım “teklif” olsun
Senin adın “evet”
 
“Evet” deyişindeki kraliçem
Emret aşkın ateşine
Yaksın beni gözlerinden
Bir güzel aşk dirilsin
Kalbimin uçuşan küllerinden...
 
Seyirciden alkış… “Başka! Başka! Daha! Daha!”
 
-Ay çok güzel! Beğendin mi Sanem?
-Şiiri aldım; gözleri ne diyecek göreceğiz.
-Çakmak çakmak adamın gözleri; çok bakma cin gibi çarpar alimallah! Başka şiir var mı Marem Bey?
 
-Naçizane bir tane:
 
Akrep-yılan-çıyan
Öküz-boğa-aslan
Hepsi birer yalan
Ham yapar Sanem’i kapan
 
Hiçbiri yâr olmaz Sanem'e
Terazi Başak İkizler
Hepsi zevkten beş köşe
Burçtan atılacak kurban bekler…
 
(Sanem Hanım kıkırdadı; duydum)
 
-Gülersin di mi? Açalım mı paravanı?
-Bir iki sorum olacak müsaadenizle.
-Hadi sor, uzun etme. Daha bekleyen var sırada.
 
-Marem Bey, kıskanç mısınız?
-Kıskanmadan da sevebilirim; fakat sevdiğime sizi inandırmak için kıskanmaya da katlanırım.
-Ay, zorunan kıskançlık mı olur ayol?
-Zorumdan değil, gönüllü katlanırım. Ne de olsa kıskançlık insan ruhuna yüktür.
-Madem öyle, benim için sosyal medya hesaplarınızı kapatır mısınız?
-Siz ekranım olun ben derhal tüm hesapları kapatayım.
-Anlayamadım! Güzel bir şeye benziyor amma ben ekran olmak istemem.
-Ayna misali, ben size siz bana ekran olacak; aşk öyle emrediyor. Ne ararsak kendimizde bulacağız.
-Bak bu çok duygusal ve romantik geldi kulağıma. Fakat mantık da isterim. Mantığım size neden evet desin?
-Siz ben olsanız bendeki aşkın körüne evet derdim. Mantık yerine size mantı verebilirim; hem de içi kıyma üstü karides serpme ve bir kaşıkta kırk bir tane. Anlarsınız siz onu; mantık duygusalın kadifeden kesesidir.
-Ben paraya önem vermem; geçinecek kadar olsun yeter.
-İşte bu asil duruşunuz beni size talip getirdi.
-Teşekkürler! Ben çok dürüstüm. Ne çektiysem dürüstlükten çektim.
-Ben de ne çektirdiysem dürüstlüğümden çektirdim.
-Buraya kadar iyi gittiniz; tebrikler. Son bir sorum olacak. Bunu da geçerseniz çayı demlemiş oluruz. Servisi de paravan açıldıktan sonra düşünürüz. Maço musunuz?
-Sizi izledim. İşim çıkınca oğluma izlettirdim. Maço erkeklerden hoşlandığınızı oğlum söyledi. “Baba, tam sana göre bir kadın” dedi.
-Maçosunuz yani; peki, ne kadar?
-Sabahın köründe eve gelmişsem, terliklerim elinde eşim beni kapıda karşılamalı.
-Farz edelim uyuya kalmışım; çok kızar mısınız?
-Maço dediysek sevgide maçoyuz. Kızmam. Kızarsam sana olan sevgimden kuşku duyarım. Anahtarımla kapıyı açar terliklerimi elime alıp sessizce yatağa girerim. Sabah olanda azıcık bozuk atarım ki namımız yürüsün.
 
(Alkışlar arasında ıslıklar…)
 
-Yorum istiyorum Eshal abla.
-Yorumlar gelsin.
 
-Ben bir çaya çıkmalarını tavsiye ederim.
-Çok iyi uyuştular, yakıştılar da. Beyefendi yaşını göstermiyor; söylemese 50 sanırdım.
-Abartmayalım lütfen; 60 diyelim.
-Sanem Hanım 40 yaşında; yaş farkına takmazsa bu iş olur. Marem Bey olgun bir delikanlı görünümünde.
 
-Haydi bakalım! Paravan açılıyor, açılıyor, açıldı!
 
Hemen elimi sol iç cebime attım bir kırmızı gül çıkardım.
 
-Gülünüz solmuş Marem Bey.
-Kalbimin ateşine dayanamamış demek.
-Kalbinizdeki ateş gözlerinizden elektrik vermedi bana; kusura bakmayın, kararım olumsuz.
 
Seyirci ve loca şokta:
-AAAAAAAAAAAAAAaaaaaaaaa!
 
-Size ne? Gönül benim; ilk bakışta hissetmem lâzım. Ben hiç âşık olmadım.
-Doğru! Gecikebilir belki; fakat aşkın yaşı sorulmaz.
-Gene de kırkından sonra aşka doğru koşmayana aşk yetişemez…
-Bence hatlarda sorun yok. Sanem Hanım trafosunu bir gözden geçirmeli.
 
-Ağzımızı bozmayalım lütfen, canlı yayındayız. Sizi şöyle alalım Marem Bey, reklam düşmesin kafanıza. Nasıl? Tamam, olur. Marem Bey reklamdan sonra “voltajın batsın” adlı şiirini okuyacak bize.
 
-Bir şey söylemek istiyorum Eshal Hanım.
-Marem Bey bir cümleyse hemen söyleyin; 10 saniyeniz var.
-Ben de aday olmak istiyorum. Gelecek taliplerime kahve ve çörek ısmarlayacağıma buradan 70 milyonun şahitliğinde söz veriyorum.
 
Sanen Hanım ayağa fırlar ve "Ben de buradan...." demişken bir çatırtı koptu, stüdyo sallandı, yüzükoyun kapaklandım. Koltuğun kenarından kayıp düşmüştüm aslında. Dışarıda gök gürleyip homurdanıyordu. “La ilahe illallah! Hayırdır inşallah! Şükür rüyamda bile evlenemedim; en hayırlısı budur evvel Allah!”
***
Televizyonda evlenme programlarını izleyin. Çok şey öğrenirsiniz. Memlekette ne özgüvenler var bir görün. Moraliniz düzelir. Ayrıca ara sıra ağız dalaşları da bedava eğlentiniz olur. Ancak, yeteri kadar zengin değilseniz, parayı kalbinizin yanında taşıdığınız için yerin dibine batabilirsiniz.
 
Muharrem Soyek

 

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..