Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bilim ve politika

Bilim ve politika
 

"Politika ile kirletilen bir ortamda bilim olmaz" (*)


Bilim, salt aklın, düşüncenin ve bilginin bir araya getirilmesi ile yeni bir bilgi oluşturmaktır.

Fen bilimlerinde bu özelliklerin arasına "deney" adında bir unsur daha eklenir.

Tarihinin hiç bir döneminde siyaset, ellerini bilimsel çalışmanın yakasından çekmemiş. İşte bu sebeple aslında yapılan şey bilim değil. Bilim görüntüsü verilmiş bir tür bürokrasi oynanıyor. Yani bilim kurumları, diğer kamu daireleri gibi memur ve bürokratların koşuşturduğu binalar. Yakalarında Dr., Prof., Asistan filan yazmasının katip, şef, müdür yazmasından farkı yok.

Sosyal bilimlerden farklı olarak fen bilimleri, nesnel çalışmaların da yapılması gereken bilim dalları olması sebebi ile bu benzerliği biraz yırtıyormuş gibi görünse de aslında pek de bir şey değişmiyor. Fen bilimleri alanındaki akademik çalışmanın temeli laboratuardır.

Tübitak gibi sadece FEN bilimleri çalışılan bir laboratuar kompleksinde politika nelere karar verebilir?

Fen bilimlerinde bir oluşumun siyasi yanı ne olabilir?

Tübitak özelinde duruma bakalım:

* Bu kurum, ülkemizdeki sanayiye hizmet veren birçok üreticiye projelerinde destek verir.
* Bu projelerin bilimsel yanını öne çıkarır.
* Patentlendirilmesini sağlar.
* Projenin yararlı metotlar içermesi durumunda bu metotları makalelere ve hatta kitaplara konu eder.

Bu ürünler, zamanla eskir.
* Eskiyen ürünlerin zamanın şartlarına uyumunu sağlamak için inovasyon hizmetleri geliştirilmesine destek olur.
* Bu destek sonucunda firmaların bu işleri kendi başlarına yapabileceği hale gelmesini sağlar.
* Yani firma içerisinde laboratuar çalışmaları yapılmasını destekler.

İŞTE ZURNANIN ZIRT DEDİĞİ YER BURASIDIR.
BU PLANDA:
BİR SÜRE SONRA, FİRMA; ARTIK KENDİ BAŞINA "İNOVASYON ÜRETİR", "AR-GE YAPAR" VE "ÜR-GE YAPAR" HALE GELİR.
Aslında firmada laboratuar anlamında büyüme olmuş gibi görünse de esas gelişen "kurumsal akıl" dır.

Bu duruma gelmiş bir sanayi;
1-bürokrasiye bağlı değildir.
2-Yabancı teknolojiye bağlı değildir.
3-Politikacıların yönlendirmesine bağlı değildir.
4-İç piyasanın getiri ve götürülerine baağlı değildir.

İktidarlar yolu ile yönetimi elinde bulunduran güçler, bunu istemezler.

Çünkü;
Kendi ülkelerinin bizim gibi geri kalmış ülkelere sattığı en önemli şey "AKIL" dır.
Bu akıl denen şey öyle bir maldır ki; yenisini üretmeden, defalarca satarsın.
Yine de depondan bir gıdım bile eksilmez.

Türkiye bilim konusunda, bu iktidar ve daha öncekilerin tüm gayretlerine rağmen yine de bu günlere gelebilmişse bunda sadece ve sadece
bilimadamı vasfını kaybetmeyen akademisyenlere borçludur.

İyi bir bilimadamı her yerde çalışır.
Bu Türkiye olacak diye bir şart yoktur.
Ama oluşan ürün, üretildiği akademik kurumdan başka hiçbir yerde fayda vermez.

Üniversitelerimizde ve Tübitak gibi araştırma merkezlerimizde çalışmalarına imkan arayan birçok bilim insanı, yıllardır bu desteği bulamıyor ve projeleri ellerinde yaşlanıp, moral çöküntüsü içerisinde yok oluyor.

"ÖZERKLİK ALINIYOR" diye tepkilerini ortaya koyanlar şunu bilmeli ki;
Hiçbir "EKONOMİK ÖZERKLİK" olmadan verilen kuru "ÖZERK YÖNETİM" bir işe yaramaz.

Ayakları bağlı birine "gidebilirsin" demekten farklı değidir.

Sevgilerimle.

Murat Sevgi

__________________
(*) Murat SEVGİ, "Politika ile kirletilen bir ortamda bilim olmaz", 19 AĞUSTOS 2008
http://onverita.com/blogs/mental/politika-ile-kirletilen-bir-ortamda-bilim-olmaz

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..