Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '07

 
Kategori
Eğitim
 

Bir anketin hatırlattıkları

Türk Eğitim Sen’in 1700 öğretmen üzerine uyguladığı, sosyoekonomik ankette, Öğretmenin ne kadar perişan durumda olduğunu bir kez daha görüyoruz.

Öğretmenlerin %90 nının borçlu, % 23, 5 inin, okuldan çıktıktan sonra ikinci bir işte çalıştığı, % 78 inin bilimsel ve gelişme yayınlarını takip etmediği, % 72 sinin ise çocuklarının öğretmen olmalarını istemediği gerçeği, eksiğiyle ortaya çıkıyor.

Aslına bakılırsa bu rakamların düşük tutulduğu kanısındayım. İkinci bir işte çalışanlar genelde erkek öğretmenlerdir. Erkek öğretmenlerin de, mevcudun %50 sini teşkil ettiği savından hareket edersek, %23, 5 oranın %50 lere çıkması gerektir. Yani 1700 erkek öğretmene bu anket uygulansaydı, ikinci işte çalışan öğretmenlerin oranı % 50 leri aşardı.. Bayan öğretmenlerin eşleri çalışıyor olduğu için, onların durumları biraz daha iyidir. Çalışmaları gerekmeyebilir.

Bilimsel ve yenilikçi gelişmeleri takip edemeyen %78. yani %22 si takip ediyor görünüyor. İnanmıyorum. Yuvarlak rakam olarak, 600 bin öğretmenin varlığını kabul edersek yaklaşık 150 bin öğretmenin bilimsel ve yenilikçi gelişmeleri takip etmesi borçlu bir kişinin harcı değildir. Bu takip gazete haberlerinden ise doğrudur. Ayda 1000-1500 ytl alan bir öğretmen ancak 30 kuruşluk bir gazete almak için bütçesinden fedakarlık yapabilir. Onlarca liralık bilimsel yayınlara ne abone olabilir ne de alabilir. Alsa alsa, özel okullarda, yüksek maaşlı, %2 oranındaki öğretmenler alabilir. O da şüpheli.

İyimser bir rakamla , öğretmenlerin % 90 nının borçlu olduğu bir eğitim sisteminde, randıman almak mümkün müdür acaba? Sofrasından yarı tok kalkan, pazarlardan sayılı elma, mandalina, erik alan, uzun aralıklarla gram gram et alabilen, sucuğun, pastırmanın tadını bilmeyen, bayramdan bayrama tatlının tadını tadabilen, en ucuz ve taksitle giysi alabilen, çocuklarının birçok ihtiyacını karşılayamayan bir eğitimcinin sınıftaki randımanı tartışılır. Eğer başarılıysa, bu başarı onun gayreti ve fedakarlığıdır. Atatürk<ı>Dünyanın her tarafında <ı>öğretmenler, insan topluluğun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır” derken, öğretmenlerin , hayatları boyunca” fedakarlık” yapmaya mecbur mu olduklarını kastetmiştir.? Yoksa, bütün yoksulluklara rağmen, sınıfında tüm sorunlardan arınmış olarak dersini işleyeceği, fedakar bir eğitim ordusunu mu işaret etmişti?

Şunu açıklıkla söyleyebilirim ki, bu ordu, Ata’sını mahçup etmemektedir. Dün olduğu gibi bugün de fedakarlığa devam etmektedir. Sosyal yaşamdan, boğazından, kıyafetinden, gücünden fedakarlık etmeye devam edecektir. Bu nedenle değil midir, iktidarlar, öğretmenin sosyoekonomik durumunu görmemezlikten gelmeleri?

24 Kasım geliyor. Geçmiş 24 Kasım’larda olduğu gibi, yine sayın yöneticiler, söylevlerinde bol vaadlere, renkli yaşam, parlak gelecek edebiyatlarıyla, mangalda kül bırakmazlar. 41 sene eğitime hizmet etmiş ve 10 senedir de emekli olarak takip ettiğim ortamlarda hep böyle olmuştur, böyle de devam edecektir. Şimdiye kadar hiçbir iktidar, öğretmeni sorunlarından arındıramamıştır, onu huzura kavuşturamamıştır, ona yakışır bir sosyal yaşam sağlayamamıştır, onu borçsuz bırakan bir maaş verememiştir, ona, çocuklarıyla birlikte , senede 10 gün bir turistik yerde tatil yapma imkanı verememiştir, çocuklarından artan giysileri giyme mecburiyetini bertaraf edememiştir. Kısaca, hiçbir iktidar, öğretmene insan gibi yaşama imkanı tanımamış ve sağlayamamıştır.

Bu öğretmenin kaderidir. Bir babayiğit çıkı ta, bunu değiştiremedi, değiştiremiyor da.

Bu vesile ile tüm öğretmenleri kaderleriyle baş başa bırakarak, 24 Kasım öğretmenler günlerini kutluyor, sağlık, başarı ve mutluluklar diliyorum.

Burhan BURSALIOĞLU

 
Toplam blog
: 27
: 6561
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

20.10.1934 Rize doğumluyum. İlkokulu Artvin ve Rize'de, ortaokulu Erzincan ve Ulukışla'da, öğretmen ..