Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '16

 
Kategori
Anılar
 

Bir bahar özlemi

Bir bahar özlemi
 

Epeydir yazamadım, hayat meşgalesi, iki yaşına basan oğlumun hareketli ve meraklı oluşu küçük ev kazaları ve hastalıklar yazmama müsade etmedi. Ama içimde bir şeyler çağlıyor hadi yaz artık, yaz diyor. İlkbahar da gelmiş güneş kendini hissettirmeye başlamış, çiçekler açmış, doğa hareketlenmiş yazmam mı ben artık.Baharın gelişiyle canlanırım içim içime sığmaz çocukluğum gelir aklıma. Otuz altı yaşımdayım baharın bana allerjik etkisini daha bir kaç senedir farkediyorum, ama olsun her güzel şeyin bir yan etkisi vardır öyle değil mi? Bahar eeeennn sevdiğim mevsim, adım da Bahar olmalıymış benim.

   Doğayı seyretmeyi  tabiatı gözlemlemeyi çocukluğumdan beri çok severim. Hele ki mevsim İlkbaharsa dadına doyum olmaz. Doğup büyüdüğüm çocukluğumun geçtiği ahşap toprak evimizin damına yatıp gökyüzünü bulutları seyretmişliğim çoktur. Güneş ışıklarının bulutlarla gölgelenmesi, bulutların hareketleri, dünya dönüyor hakgetden, gerçek.. :) Evimizin hemen karşısındaki dağları izlemeyi de çok severdim hatta güneş batarkenki o kızıllık, dağların renginin değişmesi çok hoşuma giderdi. O dağların rengi havanın durumuna göre renk değiştirirdi izlemeye bayılırdım.Kuşları seyrederdim, sığırcık kuşları öbek öbek olur bir o yana bir bu yana gökyüzünde sanki dans ederlerdi o ahenge bayılırdım.Sabahları kuş sesleriyle uyanmak ne güzeellldi.

   Evimizin önünde uzanan harman yeri dediğimiz çayırlık yeşermeye başlamış, çiğdemler topraktan kendilerini gösterirken çıplak ayakla o yeşil düzlükte koşmayı ne çok severdim.Köstebekler kış uykusundan uyanmış dışarıya toprak çıkarmışlar, toprak sıcak olur ilk başta o sıcak toprakla oynamayı da çok severdim. İlkbahar bana hep yeniden doğuşu hatırlatır. Bahar geldi gül açıldı ruhuma neş'e saçıldı Zeki Müren'den dinlemesi ne güzel olur. İçim kıpır kıpır olur tarifsfz bir mutluluk kaplar içimi, cıvıl cıvıl olur harmanyeri, çocuklar oyun oynar, öğleden sonraları. Akşamüstü koyun sürülerini getiren çobanların kucaklarında yeni doğmuş kuzular olur, kimi bir iki günlük olmuştur bile hoplayıp zıplarlar neşeli neşeli pamuk gibi, tertemizdirler henüz.Tutabildiklerimizi kucağımıza alıp sevmeye çalışırdık sıcacıktırlar. Ovadan sürüden gelen atlar inekler de yavrulamıştır, o küçük tayların zıplamaları, arka ayaklarını havaya atıp atıp koşuşturmaları, baharın müjdesicisidir o küçük yavrular.Leyleklerin gelişi de tam bir sevinç olur hele bir de yollarını şaşırıp harmanyerine konarlarsa, yerde sürünerek usul usul yanlarınana sokulmaya yakalamaya çalışırdık.Yakalarsak kümese koyup besleyeceğiz aman Yarabbi Leyleğin doğasına aykırı çocukluk işte. Fark eder etmez uçup giderlerdi tabi.

Özledim biliyor musunuz? O doğayı özledim...

  Bir İlkbahar günü, güneş bütün ihtişamıyla kendini göstermiş içimizi dışımızı ısıtmış yazdan kalma bir gündü sanki, tenefüs aralarında koşturup oynamış iyice sıcaklanmıştık, yanaklarımız al al olmuştu. Okul çıkışında kız kardeşimle üzerimizi değiştirmiştik. Yandık ya hani, sıcaklandık ya, kısa kollu bir şeyler giyelim dedik.( ben dedim) Annemizden habersiz, çünkü giydirmezdi çocukların huyudur azıcık hava ısınmaya görsün hemen yazlık giymek isterler tam tersi olunca da kışlıkları deşelerler. 

  Kısa kollu sarı renkli üzerinde kelebek resmi olan karpuz kollu tişörtümü giydim çok seviyordum. Sokağa kaçmalıydık annem görmeden, harmanyerinde oyun oynamak için arkadaşlarla sözleştik. Tabi bir tek biz kısa kolluyuz. Akşamüstüne doğru güneş batmaya yakın ayaz çöktü üşümeye de başlamıştık, bir ses yükseliyor bizim evden sokağa "Emineeee, Fadimeeee çabuk eve gelin !" Tiz,keskin ve kararlı bir ses. Eyvah annem bizi gördü kısa kollularla, izinsiz giyinmiş, usulca kaçmıştık ona görünmeden.Şimdi nasıl gidecektik eve? Eli belinde bekliyordur şimdi.Kız kardeşim; banane sen dedin kısa kollu giyelim diye hem ben çok üşüdüm hasta olursam senden. Hoppalaaaa.

  Eve girişimiz de kaçışımız gibi usulca ve sessiz oluyor. Zopaaa zopaaa, suçlandım şimdi ben, acaba hangisi, köşeyi dönen terlikler, süpürgenin sapı, ya da hamam tası...Nasıl da isabet ederdi o terlikler her defasında, biri ıslakalasa öbürüne yakalanırsın kaçışın yok... Dünyada hiç bir anne bizim analarımız kadar isabetli atış yapamaz iddia ediyorum.Aaaa o da ne babamın ayakkabıları, yaşasııınnnn. Merdivenden çıkarken seviniyorum babam da evde, gelmiş.Muhtemelen annem kızamayacak bize çünkü babam "Hanım elleme şu çocukları yahu" diyecek.Şeker gibi bir adamdı benim babam kolay kolay öfkelenmez, kızıp bağırmaz hayatı hep iyi tarafından görmeye çalışırdı.(Ben babamın kızıyım) Canım babam Nur içinde yatsın.

  Oda kapısından içeri girince yüzüme bir sıcaklık vuruyor annem sobayı yakmış, gürül gürül yanıyor sobamız, öğlenki havadan eser yok çünkü. Kız kardeşim sobada ısınıyor ben üşümedim ya (sözde ) odanın sobadan uzak bir köşesine cam kenarındaki mindere diz çöküp oturuyorum. Annemden bakışlarımı kaçırmaya çalışıyorum buharlı tren gibi kulaklarından buhar çıkıyor sanki kızgın :) Bir ara göz göze geliyoruz "Fikirsizsin kızım sen" diyor bana. "Öyle deme bak göreceksin ilerde ne fikirler üreteceğim sana" :) (demedim tabi)  Annemi kızdırmak da hoşuma gidiyordu bazen. Elinde süpürge arkamdan koşarken dalga geçtiğim zamanlarım da çok oldu. Yaramaz mıydım ne? :) Bazen özlersiniz burnunuzun direği sızlar anne terliğinin tadını bile...( Allah'ın rahmeti üstüne olsun.) 

  Öğleden sonraları okuldan gelince fidanlığımızda annemize yardım ederdik. Bahçemizdeki ağaçlarımız çiçeklenmiş, zambaklar, sümbüller açmış, ohhh missss.  Soğan fidelerini toprağa dikerdi annem maydonoz, tere ekilecek alanı hazırlamaya yardımcı olurduk, çoğu zaman elimde kürekle toprağı bellemişliğimde vardır.Topraktaki solucanlar da uyanmışlar toprağı bellerken onlara rastladığımda kürekle onları ikiye bölüverirdim, maksat neydi bilemiyorum belki oyun sandım belki de içimden bir cani çıkıyordu ama ölmüyorlarmış bölünen taraf işe yaramasa da kafa tarafları kendini tekrar tamamlıyormuş. Sonraları öğrendiğimde bir cani olmadığıma çok sevindim. :)) Onlar olmazsa olmaz toprak için faydalıdırlar,toprağı havalandırmaya yararlar çünkü.Fidanlar için karıklar açılır bahçede toprakla haşır neşir olunur, dikilen fidanlara can suyu verilir, harıl harıl bir çalışma içinde güzel vakitlerimiz olurdu.O miss gibi hava insanın içini ferahlatır elektiriğini alırdı.Annem babam ve kız kardeşimle güzel vakitlerimiz oldu o toprak evin bahçesinde, ne güüzeeellll günlerdi...

  Şimdi o hava, o bahçe, o toprak ev yok  Şimdi buralarda gökyüzü de çok az görünüyor, bir bahar havası alayım dersiniz, yürüyüşe çıkarım zaman zaman bahar havası yerine egzos kokusu alırım. Kalabalık, trafik bir sürü hengame. Hafta sonları hava güzelse açık alanlara gidersiniz, hiç bir şey o günleri geri getirmiyor. Ama bu günler de yerini daha başka günlere, değişimlere bırakacak hayattan yaşamdan tad almak gerek her anıyla, bütün olumsuzluklara rağmen, belki bu günleri de özleyeceğiz. Yine de bir şarkı sözü düşüyor aklıma şimdi  "Eskidendi, eskidendi ahhh eskideeeennn"

  Özledim...

 
Toplam blog
: 42
: 1010
Kayıt tarihi
: 04.03.15
 
 

Kimi susar, kimi çok konuşur, kimileri de yazar... Yazan olmayı, sevincimi, öfkemi, kavgamı, üzün..