Bir Efsane Koca Yusuf

Biz kahramanlarımızı yeni nesillere tanıtamadığımız gibi çok da çabuk unutuyoruz. Barbar Avrupa’ yı dize getiren, barbar Avrupalılar tarafından bir tek okyanusa yenilen; Müslüman Türk Koca Yusuf. Bizlere emperyalist ülkelerin sahte kahramanlarını anlattılar hep. Onun karşısına çıkmak cesaret isterdi, çıktığı her maçta rakiplerini yere serdi. Dünya tanıdı onu, ismi okyanusları aştı, en iyi, en güçlü, en cesur olanlarla güreşti ama hiç yenilmedi, sadece bir kez yenik düştü bir kez teslim oldu. Teslim oldu ve öyle veda etti.  İşte Koca Yusuf'un hikayesi...

Her gün onlarca pehlivan, Koca Yusuf’u yenmek için mindere çıkıyor. Hepsi ardı ardına yenilerek minderi terk ediyor. Batı ‘The Terrıble Türk’ yani ‘Korkunç Türk’ lakabını takmıştı. Kolay değil devrin en iyileriyle karşılaşmış, sırtı bir kez bile yere gelmemişti. Türk için çok kolaydı öyle diyordu dönemin batılı gazeteleri çıktığı her müsabakanın başlıkları aynıydı, değişmedi.

Adı Yusuf İsmail namı değer Koca Yusuf, 1857 yılında şu an Bulgaristan’ın Şumnu kasabasında bulunan Karalar köyünde dünyaya geldi. O zamanlar Osmanlıydı oralar, Balkanlar Deli Ormanlı Yusuf, daha küçücük çocukken köyünde, danalarla boğuşuyordu, ağaç gövdelerine günde 300 el ense çekerek çalışıyordu. 

İlk güreş hocaları babası ve dedesiydi. Ünü önce deli ormana sonra Osmanlıya ardından tüm dünyaya yayıldı. Er meydanlarında yazılan bir tarihti onunkisi bir destandı. Tarih sahnesine ilk güreş tarihimizin en büyük pehlivanlarından 26 yıl kırk pınarın başpehlivanlığını elinden bırakmayan Kel Aliço ile yaptığı güreşle çıktı.

Yıl 1885 rakip büyüktü. Devrin en büyüklerinden Kel Aliço. Ama ödülde büyüktü. Ödül kırk pınar başpehlivanlığı. İki kahraman. Güneş batıncaya kadar güreştiler ama yenişemediler, güreş devam ederken Kel Aliço birden güreşi bıraktı alnından öptü Koca Yusuf'u.

Bu meydan bundan sonra senindir artık, senin gibi bir pehlivandan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan. Ödülde başpehlivanlıkta senindir diyerek Koca Yusuf’u başpehlivan ilan etti. Kolay değil Koca Yusuf’tu o. 1.88 boy 144 kilo ağırlık, adeta bir devdi. Lakin koca lakabını sadece iri gövdesinden değil, gücü, güreş becerisi ve en çok ta ahlakıyla alıyordu. Onu sadece Türk güreşinde değil, dünyada’da zirveye çıkaran olaysa 1894 yılında Fransız güreşçi Joseph Doublier’le tanışmasıydı.

Joseph güreşçi aramak için geldiği Türkiye’de idi. Koca Yusuf’u buldu. Fransa’ya götürmek için ikna etmeye çalıştı, Koca Yusuf yurt dışına çıkmayı başta kabul etmediyse de Müslümanların güçlü olduğunu tüm dünyaya ispat etmek istiyordu. Dahası ulemaya göre bu da bir cihad’tı, derken 2. Abdülhamit Han’ın teşvikiyle 1894 yılında Fransa’ya gitti. 3 yıl kaldı, Avrupa’da en iyilerle güreşti. Avrupa’da kendisini yenen bir güreşçi çıkmadı, rakipsizdi artık. 

Yeni rota Amerika idi, 1897 yılıydı Amerika’ya davet edilen pehlivan toplamda 33 maça çıktı. Hepsinden galip ayrıldı. Ve sonunda Chicago’da dünya şampiyonu Evan Lewis'i iki kez üst üste yenerek Dünya şampiyonu oldu. Pehlivan için Dünya’da rakip kalmamıştı. Vakit tamamdı artık. 

21 Mayıs 1898’de Fransız gemisiyle yola çıktı yurda dönmek için.Okyanusun ortasında bir gemi. Sis yüzünden gemi bir İrlanda gemisiyle çarpıştı. Gemi 721 yolcusu ile suya gömüldü, denizde can pazarı başladı, ama yeterli filika yoktu. Ama ne çare çoğu suda kayboldu. Koca Yusuf, elinin uzandığı herkesi filikalara doldurdu, ama hiçbir filikada ona yer kalmadı, bir filikaya ulaşıp içindekilere elini uzattı. Ama korktular ondan koca heybetinden filikayı devirecek korkusuyla, az önce kendilerini kurtaran pehlivanın önce yüzüne sonra ellerine kürekle vurdular. Koca Yusuf pes etmedi filikayı bırakmadı, barbar Avrupalılar bu kez ellerine geçirdikleri balta ile Koca Yusuf’un ellerini kestiler. Koca Yusuf okyanusun sularında kayboldu. 4 Temmuz 1898, Yeni İskoçya, Kanada ve bugün bir mezarı bile yok, Mekanı cennet olsun. Nurlar içinde uyusun inşallah.