Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '12

 
Kategori
Eğitim
 

Bir hikaye sizi kendi hikayenize götürdü mü hiç?

Bir hikaye sizi kendi hikayenize götürdü mü hiç?
 

Öğretmenimizin bize bir misafir ile verdiği çok anlamlı bir mesaj!

Herkes sınav ve derslerin zorluğu içerisinde ne yapacağız telâşının umutsuzluğundaydı.

Sonra kapı açıldı ve bir beyefendi içeri girdi. Kendini tanıttı, en öndeki sandalyeye oturdu. Ve başladı bize hikâyesini, hocayla tanışmalarını anlatmaya. Gençlik yıllarında okuduğu İletişim fakültesini yaşam koşullarından dolayı bırakmış. 55 yaşında olduğunu ve yaşam mücadelesine devam ederken bir yandan da eğitimi için verdiği mücadeleyi, dışarıdan (A.Ö.F.) iki üniversite bitirdiğini. Çıkan üniversite affından yararlanarak bıraktığı İletişim Fakültesini de tamamlamıştı. Emekli olduktan sonra doktorası için tekrar üniversitede derslere girmeye başlamış. Bütün bunları hayat arkadaşı olan eşi ile birlikte aynı anda yapıyor olması ilginç. Kendisi eğitimine devam etmek istediğinde eşinide üniversiteye kaydettirmiş, bir yandan ev geçimi annelik-babalık rolü, sorumlulukları diğer yanda ise eğitimlerine devam etme mücadelesi. Birlikte kurslara gidip ders çalışmışlar. Biri derse gidemiyorsa diğeri onun yerine gidip dersi dinleyip evde eşine anlatıyormuş. Fakat beyefendinin eşi matematik dersinden kalınca üniversiteyi bırakma kararı almış: “yok yapmıyorum ben bu dersi anlamıyorum. Sınıfta kaldım insanlara ne söylerim demiş”. Beyefendi çok ısrar etmiş fakat bayan “hayır benim kararım kesin” demiş. Adam kendi öğrencilik işlemleri için bir gün açık öğretim bürosuna gitmiş. Düşünceli halini fark eden yanındaki beyefendi neden düşündüğünü sormuş. Durumunu anlatmış; derdini anlattığı kişinin ise matematik öğretmeni olduğundan bîhaber olarak. Dinleyen kişi matematik öğretmeni olduğunu, öğretmenlik yaptığı kursun adresini vermiş ve eşini getirmesini birde kendi dersini dinlemesini istemiş. .

Adam:  “eşimin haberi olursa hayatta gelmez” demiş. Ve birlikte bir plan yapmışlar.

Adam anlaştıkları gibi kursta kendi işi olduğunu hemen girip çıkıcağız diyerek eşini güç bela ikna edip kursa götürmüş. Bayanın hiçbir şeyden haberide yok. Kantinde çay içerlerken öğretmen gelmiş tanıştırmışlar. Rica etmişler. Bayan öğretmene ayıp olmasın diye nezaketen bir defalığa mahsus derse girip dinlemeyi kabul etmiş. Eşinin haberi olmadan o dersteyken adam eşinin kurs kaydını yaptırmış. Derste hoca hangi soruyu sorarsa hep bu bayan cevap vermiş... Dersten çıktıktan sonra eşinin yanına gidip:

“Ben kursa tekrar yazılmaya karar verdim bu öğretmen güzel anlatıyor hadi kaydımı yaptıralım.” Demiş. Adam eşine gülümseyip: “hanım senin kursa kaydın çoktan yapıldı” demiş. Kadın şaşırmış: “nasıl olur? Diye sorar. Hocayla konuştuktan sonra adam hocanın dersine girer dinler bakar ki güzel anlatıyor. Eşini kursa yazdırmaya karar verir. Eşine hocayla yaptıkları planı anlatır. Bayan gülümser ve ikisine de teşekkür eder. Şimdi bu Bayan Doçentliğe hazırlanıyor.

Bir Türk erkeği “aman ne işin var çocuklarla kim ilgilenecek ev ne olacak” dememiş. Ego sorunu yapmayıp, bencillik etmeden eşini düşünebilmiş ve elinden geleni yapmak içinde yardımcı olmuş. İlginç olan ise aralarındaki dayanışmayı hayatlarının her alanında aynı güzellikle uygulayabilmeleri!

Ego sorunu yok, bencillik yok, sadece bir eş rolünde görmemiş ve kendisi ile eşit düzeyde tutup onunda bir insan olduğunun bilincinde hareket eden bir ruh.

Herkesin hayatta karşısına bu kadar insani duygu kalitesine sahip birileri maalesef kolay çıkmıyor. Hele bizim bayanlarımızın yaşadıklarını düşünürsek!

Bu hikayeyi dinlediğimde gıpte ettim doğrusu. İçinde o kadar çok ders alınacak konu var ki. Hepsi birbirinden ayrı bir ders!

Böyle bir yoksulluğa sahip biri olarak, herkesin karşısına güzel bir ruh varlığına sahip bir zenginlik çıkmasını diliyorum. Allah size: “ sizi bile sizden daha çok düşünen birini nasip etsin.”

 

Bir hikaye sizi kendi hikayenize götürdü mü hiç?

 

Bilmem! Bunun devamı olan diğer yazımı okumanız lazım cevabı bulabilmek için.

Yazımın devamında görüşüz. Şimdi sizi biraz düşüncelerinizle baş başa bırakıyorum.

Bu yazının devamı olacak diğer yazımda küçük bir soru cümlesini tamamlayan sözcükler ile birlikte zamanın “ AN “  ‘larında dolaşacağız..

GÜLHAN CEYLAN

 
Toplam blog
: 21
: 605
Kayıt tarihi
: 30.04.12
 
 

Yazar, köşe yazarı, gazeteci  ..