Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir kabak tatlısı hikayesi de benden

Bir kabak tatlısı hikayesi de benden
 

Milliyet Blog dostlarımızdan Sevgili Mesut Selek’in “<ı>Bir, Kabak Tatlısı Hikayesi”nden sonra; kendisine hoş ve tatlı bir nazire yapmak adına, ben de bir hatıramı paylaşmak istedim. Umarım “kabak tadı” vermiş olmam.


Bu sayfalarda, daha önce; gerek “<ı>Dedemden Bana Kalanlar”* seri yazılarım ile gerekse münferit blog yazılarımda, merhum Dedemden pek çok çarpıcı olay ve sözü nakletme, okurlarla paylaşma imkanı yarattım kendime. Kendisi çok enteresan ve çok kendine özgü bir kişilikti. Bu özelliklerinden de çeşitli zamanlarda bahsetmiştim.


Müthiş bir yemek dehasıydı. Yapmasını da yemesini de çok iyi bilirdi. Özellikle bazı tatlılarda, böreklerde, et yemeklerinde mahallenin tek otoritesiydi. Koca mahallenin, koskoca, yaşlı başlı kadınları; aşure, salça, reçel, pekmez vesaire yapılacağı zaman evine kadar gelir ve fikir danışır, tadına tuzuna bakmasını isterlerdi. Dedem de, mahallede kapı kapı dolaşır, akıldanelik, hadi daha asortik tabirle diyelim gurme danışmanlığı yapardı.


Bir bayram günü, o müthiş cevizli kabak tatlısından yapmıştı. Hep birlikte yaptığımız bayram sabahı kahvaltısından sonra babaannem, o her zaman ki sabırsızlığı ile daha sofradan kalkmadan kabak tatlısını önümüze koydu. Biz de hiç şikayetçi olmadık tabi bu durumdan.


Tam Dedeme teşekkürler ediyor, ellerine sağlık dileklerimizi sunuyorduk ki biraz buruk, “<ı>afiyet olsun ama galiba biraz şekerini az koymuşum, bir miktar daha tatlı olabilirmiş” dedi Merhum Dedem.


“<ı>Yok canım, her zaman ki gibi harikulade olmuş” falan diyecektik ki Merhum Babaannem bizden önce atıldı:


“<ı>Evladım, Dedeniz şu kabak tatlısının kararını bir türlü öğrenemedi gitti”.


Gülsek mi, ağlasak mı bilemez halde kendimizi zor tutuyorduk. Birbirimizin gözlerine bakmamaya çalışıyorduk. Şayet bir göz göze gelsek kahkahaların ardı arkası kesilmeyecek, belki de Dedem daha bir üzülecekti. Ama o muhterem insan dayanamadı:


“<ı>Eh be güzel karıcığım, eh be canım hanımım.”


Babaanneme kızdığında, sinirlendiğinde “<ı>Canım Karıcığım” ya da “<ı>Şeker Karıcığım” diye hitap ederdi. Bilirdik ki kızgındı.


“<ı>Şu evin erkeği, adamı olarak; tam elli senedir, sana bir gün bile yemek lafı etmedim ama sen benim kabak tatlıma konuştun, fırçanı çektin ya helal olsun sana be Şeker Karıcığım, helal olsun sana.”


Hiçbirimizde gülmekten derman kalmamıştı. Koca ve güzel göçmen kızı yapacağını yapmıştı yine.


Tanrı, gani gani rahmet eylesin.


* “Dedemden Bana Kalanlar” serisi yazıları:


@ “Tır Çarptı Evlat”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45606


@ “Madem Çekiştirecen Ne Diye Giydin A Kızım?”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45852


@ “İnsan Yüz Kilo Yükü Taşır da Bir Kilo B.ku Taşıyamaz”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=46317


@ “Yiğitlik: Ak Baldırla Kırmızı Altında Belli Olur”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=46906


@ “Kadının Ayşe ise, Odunun Meşe ise, Dükkanın Köşe ise Deyme Keyfine”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=49425


@ “Çok Laf Yalansız, Çok Mal Haramsız Olmaz”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=49558


@ “Düşünmeden Sı.maya Oturan, Dömele Dömele Taş Arar”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=49885


@ “Kendine İyi Bak Babaanne”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=50108


@ “İdrar Torbasıyla Olimpiyat Lokantasına Kaçış”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=52511


@Geçen sene bugün "Şarap Bizden Sarhoş Oldu, Biz Ondan Değil": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=16333

@Geçen sene bugün "Pizagetti-Kırmızı Şarap; Ölümüne Kankayız": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=16389

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..