Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Şehir ve Bir İnsan

Bir Şehir ve Bir İnsan
 

Şehirleri geleceğe taşıyan unsurlardan biri insanların şehre kattığı değerler ve renklerdir. O renkler ki şehre ruh verir. Şehre ruh katan insanlar o şehirde yaşayan sanatçılar, edebiyatçılar ve spor adamlarıdır. Onların yarattıkları sanat eserleri, şarkılar, edebiyat eserleri, sosyal ve sportif aktiviteler şehre anlam kazandırır. Yaratılan kültürel ve sosyal değerler şehri tarih sahnesinde ön plana çıkarır ve geleceğe taşır. Bu insanlar bir ölçüde şehrin hikâyesini yaratır.

Pek tabii ki, bu insanların sayısının çok olması şehrin ekonomik gelişimi ile de yakından alakalıdır. Ancak ekonomik gelişim sürecini anlamlı kılan ve sağlıklı bir gelişimin önünü açan, ayni zamanda sağlıklı sosyal ve kültürel gelişimdir.  Şehirdeki insanların sosyal ve kültürel taleplerini karşılayan ve yön veren bu insanlar sağlıklı bir toplumsal birlikteliğinde temellerini atarlar.  

Düşünün şehrinizle ilgili bir şiir, roman hikâye okuyorsunuz. Yapılan bir resme hayran hayran bakıyorsunuz. Bir tiyatro veya sinema eserini izliyorsunuz. Şehrinizin spor takımlarının müsabakasını seyrediyorsun. Tüm hemşerilerinizle birlikteliğin hazzını duyuyorsunuz. Başarıların sevincini, yenilgilerinin hüznünü beraberce yaşıyorsunuz. Şehirlere kimlik veren, şehrin sahiplenme duygusunu ve insanlar arasında birlikteliği yaratan da bu değerlerdir.

İçinde bulunduğumuz yüzyılda ister o şehirde doğun, isterse sonradan bu şehre gelin, yaratılan sosyal ve kültürel hava sizi o şehre bağlar. Doğduğunuz topraklardan çok doyduğunuz ve yaşadığınız şehirler sizi büyüler, kendine bağlar. Çünkü hayatınızın en anlamlı ve güzel günlerini bu şehirde yaşarsınız. En güzel insanları bu şehirde tanırsınız. Belki de onların yaşamını örnek alırsınız. Seversiniz ve sevilirsiniz.

Daha sonra o şehirden ayrılsanız bile rüyalarınızı o şehrin sokakları süsler. Çünkü o şehrin havası sizi kendine bağlamıştır. Adeta ruhunuzu sarmıştır. Hiç fark etmez başka bir şehirden oluşunuz. Siz artık bu şehri çocuğu olmuşsunuzdur.

İşte o şehirlerden biri Bandırma ve O insanlardan biri Eşekçi Mustafa’dır.

Tüm özellikleri ile Bandırma ülkemizde insanı büyüleyen nadir şehirlerimizden biridir. Yaşadığım çocukluk yıllarında birçok eski ve hikâyesi olan bina ile tarihi yansıtan Bandırma, şehirleşme furyası nedeni ile tarihi atmosferi büyük ölçüde kaybetse de, bugün az sayıda kalan tarihi binası ile betonlaşmaya çok az da olsa direnmektedir.  İster bu şehirde doğup büyüyüp ayrılın, ister sonradan bu şehre gelip yaşayın,  ya da ömrünüzün bir bölümünü bu şehirde yaşamış olun hiç fark etmez. İnanın bu şehir sizi büyüleyecektir. Şehrin büyüsü karşısında şehrin bir parçası olmak zorunda kalacaksınız. Kendinizi zorlasanız da bir nesil sonra asimile olacaksınız.

Tarihte küçük bir balıkçı köyünden zaman içinde büyük bir liman şehri, sanayi ve ticaretin her geçen gün geliştiği bir şehir haline dönen Bandırma, özellikle Osmanlığının çöküş sürecinden sonra, başta Balkan ve Kafkas muhacirleri olmak üzere Osmanlı topraklarında ve dışında yaşayan tüm insanlara ve de iç göçlere kucak açmış ve bağrına basmıştır. Onlara yurt olmuştur. Adeta gurbetin acı yaralarını saran, insanların uyum sorunlarını çok kolay aşabildiği bir şehir haline dönüşmüştür.

Yakın tarihimizde Bandırma’ya renk katan insanlar kimlerdir diye eski dönemleri yaşamış insanlardan birine sorduğunuzda size hiç şüphesiz Bandırmaspor’un kurucularından biri olan Eşekçi Mustafa diye tanıdığımız Mustafa Kılkışlı’dır diyecektir. Kimdir bu Eşekçi Mustafa diyecek olursanız. Mustafa Kılkışlı ata mesleği olan Zahirecilik, unculuk ve fırıncılık nedeniyle Bandırma’nın 1930’lu yıllardaki şartları nedeniyle küçük yaşta bakkallara eşek sırtında ekmek dağıtarak girdiği yaşam mücadelesi içinde bu lakap ile anılmış bir Bandırmalı’dır.

Selanik göçmeni bir ailenin çocuğu olan Mustafa Kılkışlı 1924’de doğmuştur. Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluş dönemlerini tümüyle yaşamış biridir. 1941- 1962 yılları arasında çeşitli kulüplerde futbol oynamış, yıllarca kaptanlığını da yapmıştır. Futbol yaşamı sonrasında, Bandırmaspor Kulübü’nün kuruluşunda yer almıştır. Teknik direktörlük diploması da olan Kılkışlı 1965-1977 yılları arasında kulübün genel sekreterlik görevini yürütmüştür. Sadece bu yönü ile değil cemiyetçiliği ile de şehirde ön planda yer almıştır.  1975-2005 yılları arasında Bandırma Ticaret Odası Yönetim Kurulu ve Meclisi’nde yer almıştır. Kızılay Bandırma Şubesi Yönetim Kurulu’nun yanı sıra çeşitli sivil toplum örgütlerinde şehrinin insanları için hizmet etmiştir.

Yaşamında cemiyet insanı olarak içten samimi ve sohbeti sevilen bir kişilik olarak kendisine verilen Eşekçi Mustafa lakabı da her zaman hoşgörü ile karşılamıştır.  Onunla ilgili birçok insanın yaşadığı anılar vardır. Bizler onunla çok yakın olmasak da, bazı anıları paylaşamasak da yaşadığımız dönem içinde futbolu bir ölçüde onun sayesinde sevdik. Takım ruhunu onun heyecanı ile hissettik. Ülkenin birçok yerinden şehre göçen insanlar olarak onun sayesinde takım ruhunu yakaladık. Bandırmalıyız ve Bandırmaspor’luyuz dedik. Bugün ülkemizin en büyük ihtiyacı olan birlik olgusunu onunla öğrendik.

Bugün teknolojinin verdiği imkânlar çerçevesinde internet gazetelerinde yazan ağabeylerimiz ve arkadaşlarımız yazdıkları yazılardan Mustafa Kılkışlı’nın kim olduğunu öğrenme imkânımız vardır. okuyoruz. Ancak gönül ister ki bu insanlarımızın hayat hikâyeleri tümüyle kaleme alınsın ve şehrin tarihi belgesi olarak geleceğe taşınsın. Yıllar sonrada insanlar bu şehir bu günlere nasıl geldi. Kimler bu şehrin sosyal ve kültürel hayatında yer almış diye öğrensin.

Belki bugün teklifim size garip gelebilir. Bazılarımız bu teklifi önemsiz bulabilir. O zaman lütfen şehrin geçmişi ile ilgili belgeler konusunda bugüne kadar elimizde ne var diye düşünün. Bulduğunuz belgelerle çoğu şehrimizde bir doküman bile hazırlamakta güçlük çekersiniz. Yüzyılların ötesinden gelen evliya çelebi de olmasa ülkemizdeki birçok şehrin geçmişi ile ilgili bilginin olmadığını görür, ona dua edersiniz.  

İnsanların tarih yaratmaları kadar o tarihleri belgelendirmeleri ve gelecek nesillere aktarmaları da çok önemlidir. Zaten gelişmiş toplumları farklı kılan bu özellikleridir. Ülkemizde bu yönde büyük bir boşluk vardır. Bandırma için olan teklifim tüm şehirlerimiz için geçerlidir. Çünkü şehri kuran insandır. Şehri şekillendiren ve renklendiren de insandır. Bu insanları tarihin derinliklerinde kaybolmaktan kurtaracak yine dostları ve sevenleridir. Eşekçi Mustafa işte o insanlardan biridir.  Bugün onu kaybettik ama değerlerine sahip çıkalım. Gelin şehrinizin spor tarihinin yer alacağı bir şehir müzesi açalım. Bu insanların fotoğraflarını ve onun ile ilgili belgeleri bu müzede gelecek için saklayalım. Onların yaşadıkları dönemde şehre kattığı değerlerden yeni nesillerinde paylaşmasını sağlayalım.

Bu yazımla amacım kederli ailesini aradan geçen zaman içinde yeniden üzmek değildir. Şehrimize mal olmuş bir şahsiyetin şehrin tarihi içinde layık olduğu yeri almasıdır.  Allah rahmet eylesin.  

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..