Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '20

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Bir Şiirin Hikayesi

         
 
 
1963-1964 yılında Diyarbakır Erkek İlköğretmen Okulu öğrencisiyim. O yıllarda sene içinde yapılan sınavlar vardı.  Her dersten en az üç sınav.  Not durumun ne olursa olsun yılsonu sınavlarına girmek gerekli idi. İşte bu duygu ve düşüncelerle bir grup arkadaşla birlikte çalışıyor ve yılsonu sınavlarına hazırlanıyorduk. Benimle birlikte arkadaşlarıma yazıyorum:   
 
Rasim Kaya (namı değer Koçi ), Mahmut Çimen, A. Kerim Yeniay ve Fahrettin Özcan’la birlikte kitaplarımızı aldık ve bir pazar günü Diyarbakır dışında bulunan Hava Şehitliğine ittik.  Hava Şehitliği görülmeğe değer bir yer. Şehitliği biraz gezip ve şehitlerimizin ruhlarına birer FATİHA okuduktan sonra şehitleri rahatsız etmeden birer ağacın gölgesinde oturup ders çalışmaya başladık. Hava da oldukça sıcaktı.
 
Bu arada arkadaşlarımdan Rasim Kaya (KOÇİ)  bana seslenerek aynen şöyle dedi:  Senin şair olduğunu biliyoruz. Burada şiirler yazılır.  Haydi göreyim seni”  dedi..   Ben de aynen şöyle dedim: “Sevgili Rasim, ben kendime şair demiyorum.  Keşke şair olabilsem. Biz buraya ders çalışmaya geldik. Birkaç gün sonra yılsonu sınavlarına gireceğiz; onun için ısrar etme” dedim.  Rasim Kaya sözlerini tekrarladı. “Senin notların iyidir, sınıfı başarıyla geçeceğine inanıyorum. Sen şiiri yaz”   diye ısrar etti…
 
 
 
Bunun üzerine ayağa kalktım, mezarlığı şehitliği bir daha gezdim. Ve Hava kuvvetlerimizden bir şehit Hava Pilot’un mezarı başında durdum ve oturdum.  Bir iki Fatiha ve bildiğim duaları okudum. Mübarek ve kahraman şehitlerimizi bir kez daha rahmetle andım.  Elime aldığım bir kurşun kalemle aşağıdaki şiiri yazdım.  Akşam etütte bazı düzeltmeler yaptım ve sabahlayın sınıftaki arkadaşlarıma okudum. Onların alkışları arasında Rasim Kaya Koçi beni kucaklayarak tebrik etmişlerdi.  Sırasıgelmişken bu  sevgilei   okul arkadaşlarıma   selam ve sevgiler   gönderiyorum...Aradam 66 yıl geçti...Bir yarım asırdan  daha feazla...
 
Şiirimin adı  “ŞEHİTLİK‘ tı ve Diyarbakır Hava Şehitlerine armağan edilmişti.  Şiir Diyarbakır’da yayımlanan Mücadele gazetesinde ve daha sonra birçok seçkilerde, antolojilerde ve dergilerde yer aldı. Ayrıca Ankara ‘da Dünya Yazarlar ve Aydınlar Derneği Başkanı Sayın Osman Baş şehitlere Şiirler adını taşıyan bir Antolojinin hazırlığı içinde olduğunu öğrendim.   Bir de bu şiiri Sayın Osman Baş’a gönderdim. 
 
Bu şiirimin “ŞEHİTLER ANTOLOJİSİNDE” de yer alacağını umuyorum. Tüm Şehitlerimizi rahmetle ve saygıyla anıyor, işte on günlerin anısına yazmış olduğum şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
 
 
                       ŞEHİTLİK
 
                                             Diyarbakır Hava Şehitlerine 
 
Bir bayrak dalgalanır mezarların başında
 
Boynu bükülmüş güller göçenlerin taşında
 
 
 
Şehadet yaldızı var alınlarda, kaşında
 
Şehit giden Mehmetler ilkbaharın yaşında
 
 
 
Bir ateş alev tutmuş her erin sinesinde
 
Erzurum’dan, Edirne’den hep bu toprak içinde
 
 
 
Babadan, yardan ayrı, ağlayan annesinde
 
Taşlarda bir mana var, hepsi de yas içinde 
 
 
 
Arzın mezar taşları birbirini kovalar
 
Yaprağın benzi solmuş, rüzgârda sessizlik var
 
 
 
Ağaçlar kara bağlamış matem içinde duvar
 
Bülbüller ötmez olmuş, göklerde bir hüzün var
 
 
 
Taşlar bir bir yas tuşmuş şehitler yatağında
 
Erler tek yerin değil yurdun dört kucağında
 
 
 
Şehitler ölü değil, yaşar cennet bağında
 
Silinmez al kanları, taşında, toprağında
 
 
 
Arz kürenin üstünde kartallar yükseliyor
 
Göklerde al bayrak var sizleri selamlıyor
 
 
 
Gönüllerde yaşayacak yıkılsa dahi felekler
 
Şehitleri alkışlıyor cennet ki melekler.
 
 
 
                                   Abdülkadir GÜLER
 
                             15 Mayıs 1963- Diyarbakır
 
 
 
Abdülkadir GÜLER
 
24 Mart 2020-  Söke 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
                                
 
 
 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..