- Kategori
- Deneme
Birileri dünyayı sırtında taşımış/taşıyorsa bu onların akılsızlığı; hayat dediğin kolay olmalı
Bu konuyu iyi anlamalıyız. Dünyanın ve hayatın kendinden kaynaklı zorluklar ve biraz da bizim beceriksizliğimiz yüzünden görüyoruz ki yaşamak kolay değil.
Fakat burada başka bir şey var; tamam bu doğru ama hani böyle olmasa da insanlar hayatın normalde zor olacağını düşünüyorlar ve sırtında taş taşıyanın durumunu normal karşılıyorlar.
Hayat bir topaçtır ya, sen onunla nasıl oynarsan öyle döner. Bu cahil insanlar artık hayata gücümüzün yettiğini, dünyaya hâkim olduğumuzu görmüyorlar. Dünyada birileri hala sırtında taş taşıyorsa bu bizim akılsızlığımız.
Mars’a gidilen çağda sırtında taş taşıyan insan dünyanın utancıdır. Geçmişte mecburduk yapıyorduk; ama artık bugün hamallık diye bir iş meslek olamaz. Sadece bu yönden düşünmeyelim, hayatın diğer bütün alanlarında her iş/her şey çok zormuş gibi bir algı var. Yaşamın altında resmen eziliyoruz.
Kaderci babalar (acıyorum onlara) yaşamanın aslında normalde de çok zor bir şey olduğunu, hayat yolunun çile ve meşakkatlerle dolu olduğunu; bir de bunlarla mücadele etmenin onurlu bir davranış olduğunu, yaratanımızın bizim bu zor hayat şartlarıyla mücadele etmemizden memnun olacağını söylüyorlar. Sittirin gidin ya! İnsanları zehirlemeyin! Hayat Süleymanlının yokuşu değil Londra asfaltıdır.
Senin ne işin var Süleymanlının yokuşunda? Dünyanın düzleri insanlara yeter. Birileri hayatın uçurumlarında tırmalıyorsa ya akılsızdır ya da korkunç bir adaletsizlik vardır. Hamal, elleri nasırlı, sırtında taş taşıyan, dilenci, düşmüş… Bana acınası görüntülerle gelme çünkü acımıyorum; kimse acımıyor. Bu haliniz sizi mağdur ve masum yapmıyor. İhtimal ki utançla karışık bir tiksinti duyuluyor. Yapacağın iki şey var: Akıllı ol ve seni dağlara sürenlerin yakasına yapış.