Butto'nun ardından

“Finlandiya’da bir intihar bombacısı, miting alanındaki Parti başkanını elindeki tabancayla boynundan ve göğsünden vurdu. Hemen sonra, ‘La ilahe illallah’ diyerek bomba dolu pimi çekip çevresindeki 20 kişiyi de öldürerek intihar etti.”

Hemen bir yanlışlık olduğunu anlıyorsunuz, değil mi ? Dünyanın en ezbersiz, en laik eğitimine sahip ülke Finlandiya’da böyle bir şeyi düşünmesi bile zor geliyor. Ama bu olay, büyük kitlelerin dinsel eğitim aldığı Pakistan’da sıklıkla gerçekleşebiliyor. Son olarak, Pakistan Halk Partisinin başkanı Benazir Butto, yine böyle bir intihar komondosundan çıkan kurşunlarla öldürülebiliyor.

Aslında her şey çok basit ve masum bir mantıkla başlıyor. Çocuklarımıza Allah korkusu verirsek, suç işlemezler diye düşünülüyor. Mantık ve akıl yerine çocukların beynine dogmalar konuluyor. Düşünebiliyor musunuz ? Şu anda Türkiye, Pakistan ve bir çok İslam ülkesinde milyonlarca çocuk bir kelimesini bile anlamadıkları bir dilde Kuran’ı ezberliyorlar.

Kafalarda daha sonra yıkılamayacak dogmalar oluştuğu gibi, beyin rasyonel (akılcı) işleyişten uzaklaştırılıyor.

Sonuç olarak, Londra’daki metroda, İstanbul’daki konsolosluk ve bankada, Pakistan’da miting alanında cennette yerinin hazır olduğuna inanan intihar komondoları kendini ve kendisiyle beraber yüzlerce kişiyi öldürüveriyorlar. Bunlar da, göya emperyalist Batı’ya karşı bir tepki veya savaş olarak yapılıyor. Peki tek çare kendimizi ve insanları öldürmekten mi geçiyor ? Başka bir tepki geliştirilemez mi?

Eğer geri kalmışsak, aklın ve bilimin önderliğinde kalkınabilir, Batılı ülkelerin yaşadığı refah içinde yaşayabiliriz. Bunun en iyi örneği Japonya olarak görülebilir. Türkiye eğer Atatürk devrimlerini sürdürebilseydi şu an Japonya’dan bir farkı kalmayacaktı, müslüman ülkeler için mükemmel bir model olacaktı.

Günümüzde, din son derece güçlü ve bir o kadar da tehlikeli bir silah haline gelmiştir. Çocuklarımıza Allah korkusu vereceğiz şeklinde masum kaygılarla başlayan dogmatik eğitim, laik (akılcı) eğitimi bastırmakta ve bazen intihar komondoluğu karşılığında verilen bir cennet tapusuna kadar uzanabilmektedir.

Kesin olarak cevabı verilemeyecek şu sorunun cevabı aynı zamanda da meselenin de çözümü olacaktır.

Cennete gidecek olan, hayatını Pakistan’ın demokrasi mücadelesine adayan Bhutto mudur yoksa dini bütünlüğünün güvencesiyle onlarca masumu gözünü kırpmadan öldürebilen ve muhtemelen Talibanın dini okullarından mezun bu intihar komondosu mu?