Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '12

 
Kategori
Haber
 

Can Bonomo Eurovısıon'daki Yarışmacımız

Can Bonomo Eurovısıon'daki Yarışmacımız
 

Can Bonomo isminde birisi… İlk defa duyuyorum adını. Bir muhabbet bir muhabbet, sormayın. Çevremde ne kadar tanıdık var, her biri “Bu yıl Euorvısıon’da bizi kim temsil edecek biliyor musun?” diye soruyorlar. Çok umurumdaydı? “E bilmiyorum, ne olacak şimdi?” diye kaba tabir edilecek tavırlara bürünüyorum.

Harbiden de Eurovısıon Şarkı Yarışmasın da bizi kimin temsil edeceği umurumda değil.  Ne bu yıl umurum oldu, nede daha önceki yıllarda memleketi kimin temsil edeceği umurum oldu.

Eh tabii ki ben “Hayır” kıvamında bir cevap verdiğimden mütevellit, “Neden ki?” diye hezeyanvari bir yaklaşımın da ardı sıra muhatabı oluyorum.

“Neden ki?” diye sorup, gözlerimin içerisine şaşırmışçasına bakan değerli dostumun, neden şaşırmış olduğunu anlamaya çalışıyorum aslında.

Harbiden çok mu tuhaf hallerdeyim? En nihayetinde ilgi odağım olmayan bir uluslararası yarışmada, memleketi temsil edecek olan şahsiyetin kim olduğunu bilmiyorum. Aslında bilmiyordum… Değerli dostumun ve diğer değerli dostlarımın üstün gayret ve çabaları sonrasında, yukarıdaki ilk paragrafta ismini zikretmiş olduğum Can Bonomo adında bir şarkıcı eurovısıon şarkı yarışmasında memleketi  temsil edecek miş. Kendi kendime “Etsin” bakalım dedim.

Değerli dostum ve sonrasındaki diğer dostlarımdan Can Bonomo hakkında hayli bilgilendim. Sağ olsunlar.

Her birisine teker teker teşekkür ederim de…

Lakin ben bu işi pek anlamadım. Yada ne bileyim işte, bu yarışmaya hangi süreçlerden geçerek katılma hakkı edindiklerini kavrayamadım. Bilen varsa, bilgilerinden yararlanırım. Belki fırsat bulursam mevzuunun içeriğine dair “Google sor” yöntemiyle bir keşif turuna çıkabilirim.

Her ne hâl ise…

Bizim zamanımızda vatandaş tarafından aday şarkıların oylanmasına müteakip, en fazla oyu alanın yarışmada memleketi temsil ettiğini biliyorum. Tantanası bol olurdu. Ön elemelerde şarkılar dinlenir, vatandaştan “seçilmiş jüri” diye tabir edeceğim kimseler oylarını bir şekilde yarışmaya ulaştırır ve en fazla oyu alan yarışmacı çılgıncasına sevinerek, kendisini kaybederdi. Kaybederdi ama… Eh işte yarışma yapılır ve sonrası malumunuz, arkamıza baktığımızda, en sonuncu olduğumuzun, ara ara da üç basamak daha yükseldiğimizin tescillenmiş haline sitem ederdik.

Ve memleketin çokbilmiş ekran kadıları “Hakkımızı yediler”, “Hak bizimdi amma, politik sebeplerden ötürü canım” diyerekten, nefret tohumlarımızın üzerine gübre serpiştirmekten beri durmazlardı. Vallahi de, billahi de sebeb budur ki, bu yarışmaya dair sempatik kavramlarına gelebilecek içimde bir tanecik dahi kırıntı kalmadı.

Son yıllarda, Azerbeycan’dan tam puan alıp, onlara da tam puan yolladık mı gayrı bizden mutlusu olmuyor.

Bir ara Sertap Erener bir şarkısıyla yarışmaya katılmıştı da, birinci olmuştuk. Bütün o bilindik nefret tohumları tuzla buza döndü.

Döndük ve “Yahu biz bu Avrupalıları yanlış anlamışız” deyiverdik. Daha alâsı mı? Ermenistan’a, Fransa’dan hatırı sayılır bir puan gittiğinde, “Diaspora’nın lobi faaliyetidir” demek gibi bir tuhaflığın dahi altına imza atmışlığımız var. Belki de doğrudur. Belli mi olur? E o zaman sen niye boş durdun kardeşim? Sitem edeceğine, elini kolunu tutan mı vardı? Sende çalış, senin de Fransa’dan gelecek hatırı sayılır oyun olsun. Değil mi ama?

Gerçi şu mızmızlanma hadisesinden son yıllarda az buçuk sıyrılmak gibi durumumuz var. En azından “Yan yan bakma ne olur, çalış senin de olur” özdeyişini özümseme sürecine girmiş bulunuyoruz.  

Bu yıl memleketi temsil edecek şarkıcının adı Can Bonomo, adını ilk defa duydum. “Cahil herif, bir de önünden hiç kalkmadığın bir bilgisayarın var” dediğinizi duyar gibiyim. Ve ben kendi kendime soruyorum şimdi, “Ben bu adamın adını neden daha önce duymadım?” diye. Buna inanabilirsiniz dostlar. Harbiden ben bu ismi, daha önce ne duydum, ne işittim. Alın işte, daha yeni öğrendim bu ismi ve öğrendiğim anda da, bu genç çocukcağız atı almış ve Üsküdar’ı çoktan geçmiş. Ben bu çocuğun adını duyduğumda ve şarkıcı olduğunu öğrendiğimde, çocuk Avrupa’nın en prestijli yarışmasında memleketimizi temsil eder olmuş bile.

Genç çocuk… Henüz daha 24 yaşındaymış. Öyle dedi değerli ve çok şaşırmış dostum. Eeee… Ne yapalım şimdi?

Kafama takıldı işte… Yaş 24… Bir insanın bu yaşta şöhret olması çok mu tuhaf? Valla ne desem boş. Yani demem o ki, bu çocukcağızın geçmişi nedir? Ne yapmış, ne üretmiş? Bu yarışmada, memleketi temsil etme hakkı elde etmeden önce, kariyeri adına kaç takla atmış?

Yani, eh işte 24 yaşında bir çocuk… Kaç takla atabilir ki kariyeri adına? Doğru bir soru sordum ve cevapladım sanırım.

Hadi bakalım neyse… Gitsin ve yarışsın. Başarılı da olsun. Sevinirim. Milletçe çok seviniriz. Hatta sevindirik bile oluruz. Kırk gün kırk gece eğlence bile tertip edilir. Hele bir kazansın yarışmayı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..