Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '09

 
Kategori
Sinema
 

Dakota Skye; hayatın gri tonları üzerine

Dakota Skye; hayatın gri tonları üzerine
 

Yonetmen: John Humber Senarist: Chad J. Shonk Yil:2008 Romantik hikayeler aslinda daha yasamsal bicimlerde anlatildiginda cok daha etkili oluyor ve sanirim bagimsiz sinemanin en buyuk basarisi buradan geliyor. Yani en basit konuyu bile izleyenlerin algilama bicimlerine o kadar tanidik ama ayni zamanda o kadar da dusundurucu bicimde yansitiyorlar ki insan filmden sonra oturup bir sure dusunuyor. Salonda oturdugunuz yerden kalkip disari cikana kadar hic konusmadan seyrettiklerinizi dusunmek ya da yanininzdakine aktarmak istiyorsaniz bence o film fena bir film degildir; ama otobus duraginda bile hala o filmden konusuyorsaniz iste iyi bir film seyretmissiniz. Dakota Skype benim icin ikisinin ortasi bir yerdeydi. Ben yine de guzel demeyi tercih ediyorum; cunku aslinda cok basit bir hikaye cok guzel sunulmustu. Dakote lise son sinifta, kalabaligin arasinda yalniz ve herkesin takildigi seylerin basit ve yapayligina son derece duyarli bir kiz. Bunun en onemli nedeni sahip oldugu doga ustu gucu. Dakota insanlarin kendisine yalan soyledigini anliyor daha da otesi aslinda o yalanin gercegini de biliyor. Ilk basta insana keske benim de boyle bir gucum olsa dedirtse de zamanla Dakota'nin yalnizliginin insanlarin her saniye yalan soyledikleri bir dunyanin icinde yasamasi ile olan iliskisini farkediyorsunuz. Erkek arkadasinizin sizi aldatirsa bundan haberiniz olacaginizin cok otesine geciyor ve insanlara duyulan kronik bir guvensizlik halini aliyor. Dakota onca dudaktan dokulen yalan yuzunden hayat icinde kendini biraz kaybolmus hissediyor. Ileride yapacaklari ya da ilerisi icin yapilacak planlar ona sacma geliyor. Kadin erkek iliskisinde kroniklesmis erkek guvensizliginin Amerikan kulturu icin de ayni oldugunu bu filmde bir kez daha gozlemleme sansim oldu. Insan olarak aldatmanin dogalligini kabul etmek aslinda cok utanc verici. Dakota da bunu kabullenmek uzere iken her romantik filmde oldugu gibi hayatinin erkegi ile karsilastiginda isler biraz degisiyor. Esas oglanin filme gelmesiyle Dakota'nin kafasi, kendine hayata bakisi degisiyor. Burada benim dikkatimi ceken sey durustlukle. dogallikla ilgili yapilan vurgu. Durust olmak icin illa da mukemmel olmaya gerek yok demek istiyor film. Farkli bir cocuk var ama onu farkli kilan aslinda duygusunu kendisini tum gercekligi ile yasamasi. Dakota buna karsi koyamiyor. Bir gun ufak bir karisiklik sonrasi John'un yalan soyledigini dusunmesi onun yeni yeni olusturmaya basladigi dunyasini tekrar tersine ceviriyor. Dakota kendini sorgularken cok hosuma giden ve sanirim filmin anlatmaya calistigi sey kendini gosteriyor. Hayatin siyah ve beyazdan olusmadigini anliyor Dakota.

Dakota ilk defa hayatin gri tonlariyla barisiyor ve John'un ileride herkes gibi hatta kendisi gibi yalan soyleyebilecek olma riskini aliyor. Dakota'nin yalnizliktan silkinmesinin ve durustlukle ilgili yakaladigi felsefesinin iksiri yine ask oluyor. Insan herseyi baska bir insanin kendine yasattigindan ogreniyor yani. Filmde guzel olan baska bir sey doga idi. Amerika'da gidilip gorulecek cok guzel yerler varmis dedim. Bir de final sahnesindeki kirmizi beresi bence cok sekerdi. Bence izlenirse keyif veren turden bir filmdi.

 
Toplam blog
: 28
: 687
Kayıt tarihi
: 09.02.09
 
 

Hikayemin bas kahramani benim. Uzak ulkeler, yepyeni dusler pesinde kosan ve bunu yasam tarzi haline..