Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '09

 
Kategori
Bilim
 

Darwin ve Bilimin Entrikaları (!)

Darwin ve Bilimin Entrikaları (!)
 

timbre_darwin


Tübitak, kırk yıl düşünse Darwin'in reklamını bundan daha iyi yapamazdı bence. Şu sansür meselesi yüzünden, Darwin amca gündemimizin ortalık yerine bir düştü, pir düştü, zavallı bir daha çıkamadı!.. Sanırım MB'da bu vesileyle kırktan fazla blog yazıldı hakkında. Görünen o ki, daha çok tartışılacak ve yazılacak. Çünkü internet ortamı, tam da bu tür; başı sonu belli olmayan, Allah'ını seven herkesin kıyısından, köşesinden, olmadı önünden arkasından çekiştirip, dediğinin yanlış veya doğru olup olmadığına bakmaksızın fikir beyan ettiği bir ortam. Eh, konu deseniz, maaşallah lastik gibi! Çek çekebildiğin kadar... Şimdi bir kenarından da ben çekeceğim bu Darwin amcanın ipliğini... Bakalım ne çıkacak altından?

Ama önce, altını çizerek bir şeyi belirteceğim. Ben Darwin'in Evrim teorisine; ne onu savunanlar açısından, ne de yaratılışçıların savunduğu açıdan bakmıyorum. Açıkcası; ne Darwin'in teorisinin, ne de karşıtlarının ileri sürdüğü düşüncelerin benim gözümde hiç bir kıymet-i harbisi yok. Beni bugün yaşadığım dünya, bu dünyanın sakinleri, bu sakinlerin halleri, bu dünyanın güzellikleri kadar, inanç ve duygularımızı amaçlarına alet ederek o güzelliklerin içine bir güzel ''edenler'' ilgilendiriyor efendim. Ben Biyolog veya Antropolog değilim. Genetikçi de değilim. Evrim teorisinin yanlışlığı, doğruluğu, eksikleri herkesten önce onların işi, benim işim değil. Ve bence herkes kendi işini yapmalı... Ayrıca ben konuya yaratılışçıların açısından da bakmıyorum; çünkü ben, yaratılış konusunda öyle araştırmalar yapmış, tarafsız ve yetkin olan bir teoloji uzmanı filan da değilim. Kısacası bu da benim işim değil.

Ben sadece mesleğim olan yerbilimleri açısından bu konuya yaklaşacağım. Zira bu teorinin etrafında kopan fırtınanın önemli bir bölümü fosil, yani Paleontoloji konusunda kopuyor. Malum-u ali'niz; Paleontoloji, Fosilbilim demek. Ve doğrudan doğruya benim mesleğimle, yani yerbilimleriyle ilgili bir konu. Peşinen, kimseyle gereksiz, yararsız, zırva kabili saçma sapan polemiklere girmemek için söylüyorum bunu. Şimdi gelelim sadede:

Efendim, Darwin hakkında, hemen hemen ilk günden beri bir dizi halinde fikirlerini bilim kategorisinde bizimle paylaşan bir MB yazarı var: Sayın Ahmet Secer. Bilimle ilgili yazılar oldum olası hep ilgimi çeker benim. Çoğunu merakla ve ilgiyle okurum. Sayın Secer'in yazılarını ilk okuduğumda dikkatimi çeken şey, ileri sürdüğü fikirlerini; daha çok dış basından ve yabancı literatürden alıntılar yaparak yazması oldu. Bir yazısında; ''söylediği herşeyin ispatlı olduğunu'' belirtmesi de yine ilgimi çeken başka bir husus oldu. Çünkü; söylediği, öne sürdüğü ve iddia ettiği fikirleri ispat etmek, yazılarında referans aldığı literatürü ve yararlandığı kaynakları belirtmek, özellikle Bilim Kategorisinde yazan biri için vazgeçilmez bir koşuldur. Kısacası şarttır. Tabii, eğer amaç bilim ise!

Yazılarını okurken ilgimi çeken bir başka konu da, sayın A.Secer'in bir yazısında; ''Darwin'cilerin, 'Atalarımızın birgün fareden, birgün mikroptan, birgün hurmadan geldiklerini iddia ettiklerini' '' yazması oldu. İnanın, gülesim geldi. Ama çok şaşırdım. Çünkü ben bu yaşıma geldim, doğrusu Darwin'cilerin bu iddialarına ilk kez şahit oluyorum. Bakın şunların yediği herzelere siz! Bu bir şaka mı yoksa gerçek mi, doğrusu karar veremedim...

Bir de, sayın yazarın bloglarından birinde bir ayrıntı çok dikkatimi çekti. ''Darwinist'ler evrimi neden sahtekarlıkla kabul ettirmeye çalışıyorlar?'' başlıklı blogunda:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=168394

'' .../ Yaşam ve yerbilimleri bölümü duayenlerinden olan Milli Eğitim genel müfettişi Annie Mamacier'ye göre: 'bazen öyle durumlar oluyor ki; lise öğrencileri imtihan kağıtlarını, evrimle ilgili sorulara, kendilerine derste öğretildiği şekliyle cevap verdiklerini, ancak kendilerinin evrim teorisine inanmadıklarını yazıyorlar'' (Science et Vie, Aralık 2007 s.98)

Şimdi bunları okuyunca, açıkcası; Fransa'daki lise öğrencilerinin (oran belirtilmediği için herhalde hatırı sayılır bir kısmının) evrim teorisini derslerinde öğrendiklerini, ancak bu teoriye inanmadıklarını anlıyoruz. Bilmem yanılıyor muyum?

Efendim, bendeniz meraklı bir adamım. Bir de övünmek gibi olmasın ama, şu Annie Mamacier gibi bir yerbilimciyim. Tabii, onun gibi duayen filan değilim. Amma velakin, böyle bir duayen yerbilimcinin adını meslek hayatım boyunca duyduğumu hiç hatırlamıyorum. Bu meslektaşımın varlığından beni haberdar eden sayın yazarımıza ancak içimden teşekkür edebiliyor (çünkü kendisinin yazıları her nedense yoruma kapalıdır) ve Annie Mamacier hakkında daha fazla bilgi edinmek için küçük bir araştırma yapıyorum. Ve bakın ne buluyorum:

http://www.lepost.fr/article/2009/02/27/1438779_darwin-de-plus-contesete-parcertains-eleves.html

Bu linkin içeriği şöyle efendim:

Yaratılışçılık daha çok Protestan kiliselerinde yaygın. Bazı Müslüman akımlarda da ortaya çıkıyor. Milli Eğitim Baş Müfettişi, Doğa Bilimleri (Yerbilimleri değil, dikkat edin lütfen! y.n.) dekanı Annie Mamacier, öğrencilerin %5 ile %10'unun derslerde ve ev ödevlerinde Darwin'e karşı çıktığını, bu öğrencilerin büyük çoğunluğunun da Müslüman olduğunu belirtiyor./......../Lyon Üniversitesi profesörlerinden Pierre Clement, ondokuz ülkede yaratılışçılıkla ilgili araştırma yapmış. Bu araştırma sonucu şöyle: Fransa'da yaratılışçı profesör sayısı %2 iken Lübnan ve Burkina Faso'da % 50'dir.

Şimdi, A. Mamacier'in yerbilimci olup olmadığını bir kenara bırakalım, bu çok da önemli değil. Lakin dikkat ettiyseniz, sayın yazar nedense; yukarıda (Science et Vie, Aralık 2007, s.98) yaptığı alıntıda, söz konusu ettiği lise öğrencilerin büyük kısmının Müslüman olduğunu belirtmiyor. Üstelik oranlarının %5 ila %10 olduğunu da belirtmiyor. Haliyle biz, yazarın dediklerinden; bu öğrencilerin tamamının Fransız olduğunu ve yine öğrencilerin tamamının evrim teorisine inanmadıklarını anlıyoruz. Oysa ortaya çıkan gerçek, hiç de sayın Secer'in dediği gibi değil!

Sayın yazar makalesinin devamında; ''evrimcilerin halkı kandırma yöntemlerinden bir kaç örnek'' arabaşlığı altında 12 maddelik bazı iddialar saymaktadır. Samimi olarak söylüyorum, ben bu yaşıma geldim, Darwin'in teorisini savunan; ister bilim insanı, ister akademisyen, ister öğrenci, ister gazeteci, ister yazar, ister siyasetçi olsun hiç kimsenin bu örneklerde iddia edilenleri söylediklerini, ya da yazdıklarını hatırlamıyorum... Ama hemen ekliyorum; ola ki, söyleyen, yazan oldu da benim gözümden kaçtı. Olur a, neden olmasın! Her Allah'ın günü Darwin hakkında kim ne söylemiş, kim ne yazmış diye koşturup durduğum yok. Darwin'in çok da meraklısı değilim sonuçta...

Şimdi, konuyu dağıtmamak için bunlardan sadece birini örnek veriyorum. Yazar:

''Evrim teorisine göre, canlılar birbirinden türediğine göre toprağın altının milyonlarca ara fosille dolu olması gerekir. Mesela denizden karaya geçen canlılarda yarı kanat, yarı akciğerli, tek bacaklı, tek kollu canavarımsı canlı fosillerden hiçbirini bulamadılar. Aksine yerin altındaki bütün fosiller mükemmel canlılar ve hepsi şu anda yaşayan örneklerle tamamen aynı.'' diyor.

Şimdi burada daha çok merak etmeye başlıyorum... Sizce, hangi Darwinist bu kadar saçmasapan ve ahmakça bir iddiada bulunmuş olabilir acaba?

Hadi, denizden karaya geçen canlı konusu neyse de; bu yarı akciğerli, tek kollu ve tek bacaklı canavarımsı tuhaf yaratıklar da neyin nesi öyle? Affedersiniz ama, kim acaba böyle ara fosillerin olması gerektiğini ileri süren sivri akıllı beyzade? Kimdir, adı, sanı, unvanı nedir? Hangi araştırmaya, hangi bilimsel veriye dayanarak bunu ileri sürmüş?

Yazarımız maalesef bu çarpık örneği ileri süren Darwin'ci zat-ı muhteremin kim olduğunu yazmamış. Yazdığı herşeyin ispatlı olduğunu söyleyen, yabancı akademisyenlerin, profesörlerin, duayenlerin adını referans olarak veren bir yazarın, böylesine çarpıcı bir iddianın sahibini adıyla, unvanıyla belirterek kaynak göstermemesi çok garip doğrusu! Bir anlam veremiyorum buna. Şimdi ister misiniz, bu cevheri yumurtlayan şahıs sahte bir Darwinci olsun? ''Şıracının şahidi bozacı'' özdeyişinin anlaşmalı versiyonu gibi yani!... Hani halk arasında bir ''sandalcı kavgası'' tabiri vardır ya! Danışıklı maraza çıkartıp, ardından seyredenlere madik atanlar için söylenen... Şu internet dünyasında olmayacak şey değil vallahi! Olur mu, olur!

Bu fosil konusuna sonra döneceğim. Döneceğim, çünkü çok önemli. Anlattığımda bana hak vereceğinizden hiç kuşkum yok. Evrim açısından değil ama, benim açımdan önemli. Açıkcası evrim teorisi doğruymuş, yanlışmış benim pek de umrumda değil. O yüzden bu fosil konusunu sonraya bırakıyorum. Ama laf lafı açar ya! Blog da blog'u açar misali, aklıma yazarın diğer bloglarında bahsettiği başka yabancı bilim adamları, akademisyenler, yazarlar geliyor. Hazır elim değmişken onların da birkaçına göz atmaya karar veriyorum. Yazar; http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=169265
linkini verdiğim bu blogunda, La Croix/ Fransa (12.12.2008) tarihli gazetenin ''Evrim teorisine karşı itirazlardaki yükseliş'' başlığında yer alan haberlerden bazı örnekler veriyor. İkisini sizinle paylaşıyorum. Misal:

1)- /....../ Biyoloji Profesörü Herve Le Guyader honutsuzluğunu dile getirerek şunları söylüyor:''Bugün biyoloji mastırı yapan öğrencilerin hiçbiri Evrim Biyolojisi dersini takip etmiyor. Bu son derece anormal bir durum.

Şimdi bu Profesörün söylediklerinden; biyoloji eğitimi alıp da mastır yapan ''bütün'' öğrencilerin evrim teorisine inanmadıkları için ilgi duymadığını ve bu dersi almadıklarını, ya da alsa bile derse devam etmediklerini anlıyoruz, değil mi? Bu Biyoloji profesörünün dediklerini yaratılışçılığı savunanlar açısından önemli buluyor ve araştırmaya karar veriyorum.

Ve şunu şunu buluyorum:
http://www.lemonde.fr/savoirs-et-connaissances/article/2002/07/03/herve-le-guyader-la-nation-d-evolution_283506_3328.html

H. L. Guyader, Evrimin Temel Bilgisi adlı bu konferansta; ''Eğer evrimin ışığı altında olmasaydı biyolojinin hiçbir anlamı olmazdı. /...../Felsefi sonuçlar önemlidir. Ama belki de en güçlü fikirlerden biri; yeryüzünde canlıların başlangıcının gezegenimizde Jeolojiye (jeolojik olaylara. ç.n.) bağımlı olduğunu anlamak olsa gerek.''

Şimdi, söylenenlerden Evrim Biyolojisi konusunda yetkin bir kişi olduğunu anladığımız, H. L. Guyader adlı bu profesörün dediklerine bakınca; yukarıdaki 1. maddede yazarın belirttiği; hiçbir mastır öğrencisinin evrim biyolojisi dersini takip etmediğini söylemiş olmasını pek inandırıcı bulmuyorum. Bir Üniversitede, dersine girecek hiçbir mastır öğrencisi bulamayan bir profesör olabilir mi, diye düşünmeden edemiyorum. Ama kimbilir? Öyledir belki de! Neden olmasın! Üniversite öğrencisi olmuş adama zorla ders takip ettirilmez ya!

2)- Jacques Arnould (Bilim tarihçisi ve Yazar) ''Gerçek şu ki bugün lise ve üniversite öğrencilerinin evrim teorisini reddettikleri vakaların sayısı Fransa ve Belçika'da gün geçtikçe artmakta.''

İşte bu Bilim Tarihçisi ve Yazar olan Jacques Arnould'un, yukarıdaki A. Mamacier ve H.L. Guyader gibi bir akademisyen olmayışını çok önemsiyorum. Önemsiyorum, çünkü Üniversitelerden bağımsız çalışan bir bilim tarihçisi ve yazar olduğu için, dediklerinde büyük bir doğruluk ve gerçek payı olacağını ve mutlaka yaptığı araştırmalara ilişkin çok özgün bilgiler vereceğini de düşünüp, başka düşünceleri de var mı diye araştırıyorum.

http://www.dominicains.fr/fre/menu/nav_magazine/reflexions_theologiques/la/foi_creationniste_par_le_fr_jacques
_arnould.1


Ve, bu Jacques Arnould'un, sayın A. Secer'in iddia ettiği gibi bir ''Bilim tarihçisi ve Yazar'' değil, düpedüz, bir ''teolog'' olduğu ortaya çıkıyor!!

Hadi şimdi buyrun buradan yakın! Bir din adamının, elbette kendi dünya görüşüne uygun bularak ve gerçek olduğunu ileri sürerek söylediği sözlerini, sanki istatiksel araştırmalar yapmış bir ''bilim tarihçisi ve yazar'' söylemiş gibi naklediyor sayın yazar bize!

Artık ister istemez sayın yazarın alıntı yaptığı kaynaklarda; kişilerin fikirlerinden kendi düşüncelerine paralel olan bazı kısımları seçerek referans olarak kullandığını, aynı kişinin diğer söylediklerini ise yok sayarak görmezden geldiğini, bazılarına da kariyer ve unvan yakıştırdığını anlıyorum. Doğrusunu isterseniz, bu konu sadece inançlarla ilgili olsaydı, ne yazarın yazılarını defalarca okuma gereği duyardım, ne de bu araştırmaları yapmak için zamanımı harcardım. Ama kategori, ''bilim'' olunca ve ileri sürülen iddiaların bilim adamlarıyla ilgisi olmadığını görünce, üstelik söz konusu düşüncelerin bir kısmı jeolojiyle ve fosilbilimle ilgili olunca konu ister istemez ilgimi çekmeye devam ediyor.

Sayın Secer'in, ''Evrim Teorisinin tarihe gömülüşünü ispat eden haberler serisi 1'' adlı yazısını okuyorum. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=168748

Yazar bu blogunun sonunda şunları yazıyor:

''Bugün pek çok modern bilimsel buluşun Kuran'da yazılı olduğunu göstermeye çalışan bir İslami söylem yoğun şekilde ortaya çıkmış durumda. /......./ Hatta geçen sene Cezayir'deki bir konferans sırasında çok üst düzey bir politik yetkili şu açıklamayı yaptı: Önemli sayıda araştırmacı ve bilim adamı yaptıkları buluşların Kuran'da bulunduğunu kabul ettiler.

Tam burada aklıma ister istemez, bir zaman önce yine bir MB yazarının yazdığı ''Merhametlinin merhametlisi'' başlıklı blog geliyor. O blogda, uyduruk bir deney anlatılıyor ve inandırıcı olması için deneyi Japon bilim adamlarının yaptığı söyleniyordu. Ne hikmetse, bu tür deneyleri ve araştırmaları hep Müslüman olmayan bilim adamları yapar, bilirsiniz... Herhalde bunları elin gavurları yapınca daha bir inandırıcı olsa gerek. Bizler de yabancı bilim adamlarının meraklısıyız ya! İnanmamız daha kolay oluyor böylece... Bir blogumda (bkn: ''Bilim Dinin Hizmetinde!!! 1 ve 2) bu yazarın yazdıklarını eleştirmiş ve bu çok önemli deneyin; hangi metodla, hangi yöntemle hangi laboratuvarda yapıldığını ve hangi uluslararası bilimsel literatürde yayınlandığını sormuştum. Malumunuz bu gibi araştırmalar mutlaka ilgili oldukları uluslararası literatürde yayınlanır. Yayınlanmadığı sürece hiçbir bilimsel platformda, bilimsel bir argüman olarak kabul edilmez. Tabii ki sorumun cevabı gelmemişti. Kimbilir, belki birgün gelir! Bekliyoruz efendim...

Şimdi ister istemez, sayın Secer'in bahsettiği Cezayir'deki konferansta söylenenler de aklıma takılıyor. Kim acaba bu çok üst düzey politik yetkili? Madem bu kadar üst düzey bir yetkili, insan adını belirtmez mi? Hadi onun kim olduğundan vazgeçtim; şu yaptıkları buluşların Kuran'da bulunduğunu kabul eden (acaba daha önceleri kabul etmiyorlar mıydı?) önemli sayıdaki araştırmacı ve bilim adamları kimlerdir? Ve bahsettikleri buluşlar hangileridir?

İnsan, okurlarını merakta bırakacağına şu Darwin'in teorisinden çok daha önemli olan bu buluşlardan bir iki örnek vermez mi?

Hatırlayacaksınız, Fosil konusuna döneceğimi söylemiştim ya! Bu blogumda başınızı daha fazla ağrıtmamak için onu gelecek bölüme bırakıyorum.

Önümüzdeki bölümde sizlere; biraz jeolojiden, biraz paleontolojiden ve epey de fosillerin ilginç özelliklerinden bahsedeceğim. Ama bunları evrim teorisini ispat etme gayesiyle filan değil, yerbilimlerinin ilginç olayları oldukları için anlatacağım. Okurken canınızın sıkılmayacağını, unutamayacağınız çokca bilgi edineceğinizi söyleyerek bu yazımı burada bitiriyorum.

Blog notum: Bu yazım; dürüstlük temelinde, gerçekçi, mantıklı ( kategori bilim olduğu için) ve ölçülü olmak koşulu ile her türlü tartışma ve yoruma açıktır. Özellikle eksik ve yanlışlarımı bildirmenizden elbette memnun olacağım. Ancak; yazıma konuk ettiğim yazar, sayın A.Secer'in bütün blogları yoruma kapalı olduğundan, onun değerli olacağından kuşku duymadığım yorumlarını veya mesajlarını cevaplamayacağımı peşinen beyan ediyorum. Eğer benim blogumu okuyanların bana yorum yazmaya hakları varsa, MB'da herkesin her yazara yorum yazma hakkı olmalı. Bu kararı almamın nedeni yazımın ikinci ve üçüncü parağrafında mevcuttur.

 
Toplam blog
: 36
: 7030
Kayıt tarihi
: 12.12.07
 
 

Elazığ'ın, şimdiki adı Alacakaya olan, ama eskiden küçük bir madenci kasabasında; Güleman'da doğd..