Değişik tatlar

“Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş, salmışlar gidip çalıya konmuş” sözünde olduğu gibi insan ne kadar rahat bir ortamda veya büyük bir şehirde yaşasa da bir an geliyor ve memleket, toprak özlemi içine düşüyor. Bizler şu an yaşadığımız İzmir’de doğduk. Ama annem ve rahmetli babam biz sanki karadenizde doğmuş ve büyümüşüzcesine bize oranın kültürünü, örfünü, şivesini hep yaşattılar. Bizler de doğup yaşamadığımız memleketimizin kültürünün bir parçası olduk yani.

Karadeniz deyince akıllara muhteşem doğası, esprili ve mert insanları, fındığı, mısırı, hamsisi gibi çok önemli bir kültür özelliği olan kendine has yemekleri de geliyor. Annem tüm genç kızlığımız boyunca bize yöresel yemeklerimizin yapılmasını öğretti ve hatta uygulattı. Şimdilerde bu konudaki eşsiz eğitmenlik becerilerini bizim kızda gösteriyor. Kız da öğrenmeyi çok seviyor. İki kuşak mutfakta harikalar yaratıyorlar. Anneannesinin Türkçesine müdahale ederek, konuştuğu laz şiveli Türkçesini düzeltiyor. Annem de “okuma yazmayı öğrendi, büyüdü benim dilimi beğenmiyor” diye dert yanıyor. “Kaplumbağa kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş misali”  diyor .

İşte bu memleketimize özgü tatlar bizim için içinde büyüdüğümüz bir alışkanlık olmasına rağmen blog takipçisi hanım ve beylerden bazılarının ilgisini çekebilir diye paylaşmak istedim. Gerçi gün boyu tüm TV lerde yemek tarifinin bini bir kuruş ama olsun. Bu tarifler denenmiş, yapılmış ve bize özel. Karadeniz yemeklerinin birçoğunun içeriği benzer veya aynı olmasına rağmen yöreye göre değişik isimler alabiliyor. Tüm Karadenizlilerin affına sığınarak ben, bizim yörenin isimleriyle ve bildiğim kadarıyla beğeninize sunuyorum. Çoğu Karadenizli isimleri farklı olsa da bu yemek tariflerini biliyordur. İnanılmaz lezzetli yemekler, denemenizi öneririm

Fasulye Turşusu Kavurması ( annemin deyişiyle turşi kavurmasi J)

Çok basit ve çok lezzetli bir yemektir. Öncellikle turşunun taze fasulye turşusu olması gerekiyor. Kavuracağımız kadar turşuyu kavanozundan çıkartıp, suda bekletelim. ( çok tuzlu olduğu için) Tencerede sıvı yağı ya da severseniz ki makbulü tereyağı ile kıyılmış iki adet soğanı pembeleşinceye kadar kavurun. Üzerine suda beklettiğimiz turşuların suyunu iyice süzerek ve normal yemeğe doğranan boyutta doğrayarak tencereye koyun. Biraz kavurduktan sonra birkaç diş sarımsağı ince ince doğrayarak içine atın. Üzerine bir çay bardağı su eklenerek kaynadıktan sonra tencerenin kapağını kapatıp dinlenmeye bırakalım.

 Dıble ( Fasulye Pilavı )

Öncelikle malzemeleri sayalım, bir kilo taze fasulye – bir su bardağı pirinç – üç adet soğan – üç kaşık tereyağı – iki adet domates – ve istediğiniz kadar baharat.

Yapılışına gelince.. Taze fasulye ve soğanlar doğranır. Yıkanmış olan fasulyelerin yarısı tencerenin içine konur. Fasulyelerin üstüne yıkamış olduğumuz pirinç, doğranmış soğan, rendelenmiş domates, bir miktar tuz ve pul biber konur. Üstüne geri kalan fasulyeler eklenir. Yarım çay bardağı su ve tereyağı ilave edilir. Kısık ateşte kendi buharında pişmeye bırakılır. Pişme süresince arada sırada karıştırılır. Tavada iyice kızarttığımız tereyağı üzerine döküp dinlenmeye bırakılır. Afiyet olsun.

Anlatacağım son değişik tarif Malez ( büyük bal kabağı ile yapılan bir çeşit muhallebi Karadeniz de çorba olarak tüketiliyor.) Biraz su ile kabak iyice pişirilirken sürekli karıştırılır. Pişince yumuşayan kabağın içi kaşıkla oyularak çıkartılır ve gudalla                 ( ahşap el mikseri)  ile ezilir. Daha sonra içine sürekli süt katılarak ( yarım tatlı kabağa 2 kg. süt konur) tekrar karıştırılır ve pişmeye bırakılır. Biraz tuz ve şeker ( bir kg süte 2 çorba kaşığı şeker) konur. Çorba ya da malez hazır. Değişik bir tat, denemeniz gerekiyor.

Değişik tatları sevenlerin bu yemekleri yapmaları ve tatmalarını öneriyorum. İnşallah beğenirsiniz. Afiyet olsun, kolay gelsin…