Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '20

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Doğa ve İnsan

DOĞA VE İNSAN        

 

           Yeşil dağlarıyla, güneşiyle,  boydan boya kıyılarına yerleşmiş plajlarıyla, binlerce yıldır medeniyetlere ev sahipliği yapmış  tarihi mekanlarıyla dünyada eşi benzeri olmayan şehir  Antalya. Bu güzelliği dünyanın her yerinden turistleri buraya çekmektedir.  Antalya  ülkemizin turizm geliri ve sera üretimi açısından önemli bir şehri.  Sadece bu var olan değerlerle bu duruma süreklilik katmak artık zorlaşıyor. Turist sadece deniz ve güneş aramıyor artık. Otellerine kapandığı plajlarında denizine girip güneşlendiği yerlerle yetinmiyor.  Bunu dünyanın çeşitli şehirlerinde bulabiliyor. Etkinlikler , ilin tüm değerlerini kapsayacak şenlikler ve festivallerle desteklenmesi gerekiyor.  İlimiz bisiklet festivalleri için dünyada eşi olmayan bir coğrafi ve tarihi özelliklere sahip. Dağları, ormanları, tarihi alanları, sahili ile müthiş bir festival parkuru. Dünyaya bu yüzüyle de tanıtılması gereken bir şehir. Böyle bir çalışma sadece turist ağırlamakla kalmaz bu değer ve güzelliklerin korunmasını da sağlar.

             Bisiklet grubumuzla zaman buldukça Antalya'nın bu güzelliklerini görmek bu değerlere sahip çıkılmasını sağlamak amacıyla geziler düzenliyoruz. Antalya'nın saklı cennetlerinden Ekşili Gölet'i ve orman yolundan Kocaçay Şelalesi'ne düzenlediğimiz gezide insan bencilliğini ve bilgisizliğini gördük. Denizin maviliğinden ormanların yeşiline geçerken temiz havanın yüzünüze sabah serinliğini serişini hissediyorsunuz. Meşe ağaçlarının görkemli,  yılları yansıtan heybetli duruşuna bakarken sincapların dallarda oynamalarını görüyorsunuz. Kuşların dallar arasından uçarken ötüşleri,  doğanın bütün canlılarıyla birlikte paylaşıldığını hissettiriyor. Yeşilin ve sarının tonlarının buluştuğu,  hayvanların sonbaharı uğurlayan şarkılarıyla,  farklı hayat ve canlılarla yaşamın zenginliğini görüyoruz. Cenneti bile kıskandıracak bir doğadan geçiyoruz. Bu doğanın güzelliği içerisinde kaybolmak istediğin bir anda insanların konaklayabilecekleri ilk alanda, yaşadığın rüyadan uyanıyorsun. Ekşili Gölet'i yeşilin kıyısına kadar uzandığı küçük bir vadinin içine gizlenmiş bir inci gibi. İnsanın kaybolmak isteyeceği, dinginliğinde ruhunu dinlendireceği bir yer. Ama oraya da bilgisizliğin, benciliğin ulaştığını etrafınıza baktığınızda anlıyorsunuz. Her alanda çöp, pet şişeler,  artıklar,  ambalajlar,  poşetler öbek öbek, oturacak yer arıyoruz yok, resim alacağımız çöpsüz bir alan yok.  Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz.                                          Orman içerisindeki yolu takip ederek Kocaçay Şelalesine doğru yol alıyoruz. Her su kenarı, çeşme başı insanların konaklayabilecekleri her yer çöp içerisinde. Orman içlerine inşaat molozları, iş yeri çöpleri kamyonla dökülmüş. Gözlerimize inanamıyoruz. Bu cennete bu güzelliğe nasıl kıyılır. Kocaçay Şelalesi ormanın derinliklerine gizlenmiş belirli bir mesafeden sonra yaya olarak ulaşılabilen bir yer. Gerçekten de saklanmış,  çam ağaçlarının arasında kayalarla kaplı bir alanda insana bir anda farklı bir dünyaya gelmiş hissi veriyor. Yeşilin sıklığı yağmur ormanlarını andırıyor. Suyun içine kadar atılmış pet şişeler ve poşetleri görünce rüyadan uyanıyorsun. Buraya da bilgisizlik ve bencillik ulaşmış. Oradan ayrılarak Isparta -Antalya yoluna indik. İnsanları bir yerden bir yere hızlı bir şekilde taşıyan onlarca beygir gücündeki teknolojik araçlar  ve o araçlardan atılmış yol kenarındaki çöpler. Teknoloji ilerlerken çevreye bu kadar yabancılaşmak,  duyarsız olmak.

               İnsanları sadece eğiterek bu duyarlılığı sağlayamayız. Bilgi insanın içindeki bencilliği yok edemez. "Sevgisiz bir bilgi doğru bir hayat inşa edemez."Russell B. Sevgisiz yetişen, kendini ve hayatı sevemeyen insan insanları da doğayı da sevemez. Sevmeyi ve sevilmeyi bilmeyen insan mutlu olamaz . Mutsuz insan güzel olan her şeye nefretle bakar. Doğa sevgisini sınıflarda, evlerde veremeyiz. Çocuk doğayla tanışmalı doğayı dinlemeli her ağacın, doğadaki her toprak parçasının, akan suyun Çanlılar için bir evren dünya olduğunu anlaması gerekir. Doğayı tüm bu Çanlılarla paylaştığımızı her canlının hayatın devamlılığı için bir görev üstlendiğini ancak çocuk doğada onu yaşayarak öğrenebilir. Bugün kapalı alanlarda büyüyen çocuklarımız ben duygusuyla bencilleşerek paylaşımcılıktan uzaklaşıyorlar. Doğadaki ortaklığı göremeyen insan onu koruyamaz. Çocuklarımız yapay oluşturulmuş çocuk parklarında doğanın seslerini dinleyemez onun mesajını anlayamaz. "İnsan türünün üyeleri olarak hepimizin dolaysız doğa deneyimlerine ihtiyacı vardır; yaşamı tam olarak hissedebilmek tamamen etkinleşmiş duyular gerektirir." Louv R. Doğadaki Son Çocuk. s.71  Bu deneyimi çocuk doğada kazanabilir. Moore'a göre birden fazla duyunun etkin olduğu doğa deneyimleri  "kesintisiz zihinsel gelişim için gerekli olan bilişsel yapıların" oluşmasına yardım eder ve çocuklara "yapım üretim" için gerekli serbest alanı ve malzemeleri sağlayarak hayal gücünü uyarır. Yaşadığımız bu cennet mekanları çöpten kurtarmanın yolunun her alana çöp kutuları koymak olmadığını yada ilgili kurumların oraları temizlemesiyle sağlanamayacağını anladık. Okullarda her eğitim basamağında çocuklara çevrelerini temiz tutmaları anlatılır fakat okul bahçelerinin atıklarla dolu olduğunu görürüz. Çocuğun bencillikten kurtulması için yaşadığımız hayatı diğer canlılarla birlikte inşa ettiğimizi anlamasını sağlamalıyız. Bunu da doğaya dokunarak onun sesini duyarak doğada kazanacağını biliyoruz.

              "İnsan içindeki benciliğin tutsaklığından kurtulduğunda doğanın bir parçası olur." O.Garip

 

Özkan ŞANAL

 
Toplam blog
: 29
: 495
Kayıt tarihi
: 11.08.16
 
 

Anadolu Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği ve Eğitim Bilimleri Enstitüsü Karekter ve Değerler Eğitim..