Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Döviz Kuru, doların yükselmesi, krizin nedenleri ve ülkemizdeki yansımaları

Döviz Kuru, doların yükselmesi, krizin nedenleri ve ülkemizdeki yansımaları
 

Krizin ülkemizdeki yansımalarının düzeyi henüz netleşmiş değildir, yaşanan süreçte ortaya konan paketler, telkin ve tavsiyelerin haddıhesabı yok. Batı'da ortaya çıkan, ipotek karşılığı menkulleştirilmişkredi sistemi uygulamalarının bir sonucu olarak, rekabet sınırlarınızorlayan bir anlayışla, bankaların faiz indirme yarışına girerek taleppatlaması oluşturması sonucu yaşanan finansal kriz dolayısıyla bu günbizde sorunun genel çerçevesini değerlendirmeye çalışalım.

KonutKredisi şeklinde Batı'da ortaya çıktığı şeklinde empoze edilensebeplerden biri olsa da bugün tüm ülkeleri etkisi altına alan finanskrizinin ABD'de, başta konut sektöründeki talep patlaması ilaoluştuğunu, ancak bu sorunun daha derininde küresel rekabetin ortayakoyduğu pazar daralması, maliyetlerdeki artış, savaşın ağır yaptırımıve cazibesini yitirmiş büyük bir ekonominin resesyona sürüklemiş olmasıbir başka neden veya nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yoğuntalebin oluşturduğu kredi patlaması, daha fazla kredi yaratmış, birmilyona yaklaşan konut batığı bankaları finansal krize düşürmüş ise de, %20 olarak civarlarında olduğu belirtilen bu sorunlu krediler, hacizlihale geldikten sonra bankalarca piyasaya arz edilmekte ancak, konutlargayrimenkul sektöründe arz fazlası oluşturarak, yeni konut arzındameydana gelen daralma ve inşaat piyasasındaki binlerce kalem malınüretim ve dağıtım sektörlerinde üretimsizliğe ve durgunluğa nedenolmuştur.

Konut, kredi şartlarının ve avantajlarının, talepedenler açısından iyi düzeylere geldiği ve faiz oranlarının minimumdüzeylere indiği ABD’de ihtiyaçtan ziyade konut, yatırım aracı olarakgörüldüğünden veya dönüştüğünden sıcak para, konut yapımcılarının–müteahhitlerin- kasalarına akmış, kredi dönme hızının düşmesi ilebirlikte, batık krediler ve bu kredilere ayrılan karşılıklar sonucundabankaların eline geçen milyarlarca dolar değerindeki konutlar, piyasadamaliyet artı kar prensibine göre alıcı bulamadığından meydana gelen arzfazlası, kredi taksitlerinin ödenememesi sonucunda, bankalarınblançolarda bozulmalara neden olmuş, dolayısıyla her bankabilançolarındaki ağırlığı veya büyüklüğü nispetinde nakit kriziniyaşamıştır.

Küresel ölçekte meydana gelen finansal kriz, Dünyaborsalarından kaçışı hızlandırmış, Küresel finans krizi böylelikleDünya’yı tehdit eder bir hal almıştır. Küresel oyuncu ülkelerinborsaların da ortaya çıkan ‘riskten kaçma eğilimi ve endeks düşüşlerisonucu kayıpların ortaya koyduğu tereddütler ve kan kaybından önemliölçüde etkilenmemek diğer taraftan, faize olan yönelimin önünü kesmek, çalkantıyı önlemek ve krizin yaşanmaması için, yine aynı ülkelerinmerkez bankaları birlikte ve ayrı ayrı hareket etme gereği duymuşlardır.

Bazıülke Merkez Bankaları para birimlerini desteklemek için çok küçükölçülerde faizlerini yükseltirken, bazı ülkelerde ortak hareketleborsadan kaçan sıcak paranın faize yöneliminin yaratacağı enflasyonistbaskılar ve resesyon gibi etkilerin, reel sektörde yaratacağı dominoetkisini absorbe edici enstrümanlar üzerinde yoğunlaşarak, oluşacakiflasların önüne geçmeyi yeğlemişlerdir.

ABD, AB, Rusya, Japonya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler, yukarıdaki uygulamayı benimsemişgörünürken, İngiltere'nin bankalara kısa vadeli likidite vererek, yenisermaye imkânı sağlamış olmak için, kısa vadeli likidite ve orta vadelikredilerin verilebilmesini teminen bankacılık sektörüne fon oluşturmakiçin en az 200 milyar sterlin gibi özel bir likidite paketininkullanıma sunduğunu öğrendik. Alınan bu kararlardan sonra, ABDHükümeti, Temsilciler Meclisi'nden geçen 850 milyar dolarlık kurtarmapaketi ile krizin etkileri ile mücaadelede kararlılık sergilenmiştir.

İngiltereMerkez Bankası, ta ki piyasalar istikrara kavuşuncaya kadar borç vermeihalelerini sürdüreceğini açıklamış. Bu arada verilen borçlara karşılıkteminat gösteriminde ise, daha geniş araçların kabulü yönündeaçıklamalarda bulunulmuştur.

Küresel mali krizin daha genişboyutlarda artış göstermesi ihtimaline binaen, talep daralmasıoluşacağından, bu krizin reel sektöre de taşınması durumunda resesyonagirileceği negatif büyüme oranlarının ortaya çıkacağı, resesyonun bazıülkelerde sert, bazı ülkelerde de hafif atlatılacağı anlaşılmıştır.

Buradaşöyle bir soru akla gelmektedir: Küresel mali kriz ABD, AB, Çin veJaponya ve diğer gelişmiş ülkelerden hangisinde ağır sonuçlargetireceği konusudur. Avrupa’da ki gelirlerini satıp dolara geçen ABD‘lilerin alımları ile dolar kuru artacak diğer taraftan petrol gelirinesahip Ortadoğu ülkeleri Çin ve Japonya gibi ülkelerin dolardan kaçışıile bu kaçışların, küresel resesyondaki paylarına paralel olarak, etkileri artacaktır. Bu durumda, diğer ülkelere nazaran, krizsonuçlarının ABD’ de daha sert görüleceği yönünde değerlendirmelerinbir haylı fazla olduğu görülmektedir.

Avrupa’ya göre ABD’ninhazine kurumuna sahip olması diğer yandan Avrupa’daki her ülkeninkendidevlet bütçesine sahip olması Avrupa’da resesyonun daha yumuşakgeçeceği anlamına geleceği ifade edilmektedir.

Ekonomik krizinetkilerinin 2009 yılı başından itibaren başlayarak artan bir trendizleyerek iyileşmelerin görülebileceği tahmin edilmekle birlikte bugörüş aynı zamanda bir temenniden ibaret görülmektedir.

Resesyon dönemlerinde iç talebe nazaran dış talep yaratılması, daha bir mümkün gözükmektedir.

Hükümetinenflasyonla mücadele programının bir gereği olarak, krizlerin anidenortaya çıkması halinde meydana getireceği etkilerin reel sektörleri deetkileyeceği anlamına geleceğinden, panik ortamının hiçbir kesiminişine gelmeyeceği muhakkaktır.

Başta uluslar arası Kurumlar olmaküzere, hükümet ve Reel sektör Kurum ve Organizasyonlarının krizkarşısındaki tutum ve davranışları, mücadele ve önlem paketlerikrizlerin sosyal ve ekonomik etkilerini belirlerler.

Sonuçolarak; İhracatın kısa bir süre duraksaması ihtimalinin yanı sıra, doğal gaz ve elektrik zamlarının devam etmesi, kurun belirsizliğinekarşın kiraların düşmesi, petrolün varil fiyatının düşme eğiliminegirmiş olması, emtia fiyatlarının azalması gibi sonuçlar birliktedeğerlendirildiğinde, 2001 krizinden sonra 22 bankanın Fon’adevredilmesi sonucunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, BankacılıkDüzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu gibi Kurumlarınetkin denetiminin ortaya çıkması ile yürürlükte olan Bankacılık Kanunuile bankaların sermayeleri güçlendirildiğinden ve banka sayıları daazaldığından, denetim daha kolay hale gelmiştir.

Diğer taraftanABD ve AB ülkelerinde olduğu gibi ipotek kredisi -mortgage- ülkemizdeyeterli düzeyde gelişmediğinden küresel mali krizin bankalar açısındanülkemizi esaslı düzeyde etkileyeceği yolunda kesin emarelerbulunmamakla birlikte olumlu görüş ve değerlendirmelerin toplumun herkesiminden büyük bir destek gördüğüne dair olumlu bir atmosfer demevcut bulunmaktadır.

 
Toplam blog
: 135
: 1323
Kayıt tarihi
: 29.09.07
 
 

Ali Emir KARAALİ, Rize Doğumlu, 1978 Rize Lisesi Mezunu, (1988)T.C. Anodolu Üniversitesi   'İşlet..