Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

DTP'nin kapatılması demokratik midir, hukuki midir, yararlı mıdır?

Hukuk aslında iki anlamda siyasidir. Hukuksal normlar, siyasi iradenin ortaya koyduğu kurallardır. Belli bir toplumsal düzende, olguları tartmak mahkemenin işi, ama olgulara anlam yükmek siyasetin işidir. Bu birinci anlamda siyasallık.

İkinci anlamda siyasallaşma olumsuz bir kavram, hukuk siyasetin tanımladığı anlamda olguları olması gerektiği gibi tartmıyorsa ikinci anlamda siyasallaşmış olur. Varsayalım ki, kanunlara göre partiyi kapatmak bir sonuçsa, bunu yerine getirmemek hukukun siyasallaşmasıdır. Bunun tersi de aynı, eğer kanunlara göre partiyi kapatmak gerekmiyorsa, ama parti kapatılıyorsa bu da yine hukukun siyasallaşmasıdır.

Siyasi iradenin olguyu anlamlandırdığı birinci anlamda siyasallaşma ilkesel bir durum, ikinci anlamda ise hukuk hatası olması dışında gayri ahlaki bir durumdur. DTP'yi kapatmamak yararı açısından savunuluyorsa ya da DTP'yi kapatmak tutarlı olmadığı halde yapılıyorsa, bu ikisi de gayri ahlakidir.

Nitekim, belli kesimler, hukukun hangi anlamda siyasallaştığını ya da siyasallaşmadığına dikkat etmeden, DTP'nin kapatılmasını yararsız bir eylem olarak değerlendiriyor. Ancak bu tutum, hukukun bir kurum olarak varolmasına kökten aykırıdır. Çünkü, hukuku hukuk yapan, tekil olaylara tümdengelimsel bakış açısıdır. Yoksa, her tekil olay kendi yarar ve zararına göre değerlendirilecek olsa idi, hukuk diye bir şey varolamazdı.

Yaygın kanaate uyumlu olarak parti kapatıldığına göre, bundan sonraki süreç, bu kararı doğru ve yararlı kılacak diğer adımların neler olduğuna bakmaktır. Siyaset yapanlar açısından, bu kararı tek başına 'harika karar' ya da 'çok yanlış karar' diye yorumlamak sağlıklı değildir. Çünkü her şey süreçle oluşur. Aldığın bir kararın iyi doğru olması, alacağın başka kararlara bağlıdır. Yani tek bir kararın bir anlamı yoktur.

Türkiye'nin temel bir insanileşme ve bireyleşme sorunu vardır. Bunun adına ister Kürt açılımı ister demokratik açılım densin, bunun muhatapı ne DTP idi ne de PKK idi.

Bazı kesimler, 'tüh, ne güzel, T.C ile Kürt halkının temsilcisi olan DTP ve PKK uzlaşıya varmıştı, şu Tokat katliamı, bu sürece tokat gibi indi' diyebilir, (gayri ahlaki bir şekilde, pek çok olayda benzeri görüldüğü gibi, olgulara saptırarak, kullanarak) bu olayı PKK'nin üstlenmesine üzülebilir.

Ancak, gerçekten insanileşmek ve insanileştirmek isteyen irade, bütün bu faktörlerden bağımsız olarak hareket etmeliydi ve haraket etmelidir. Yoksa, bu olan ne insanileşme olur ne de demokratikleşme. O bambaşka birşey olur. Özünde AKP ve Erdoğan demokrat filan da değildir. Yapılmak istenen de demokratikleşme altında, ülkenin kurucu ideolojisinde fay hattı olacak yarıklar açmaktır. Kürtçülük bu yarıktan bir devlet, ama ondan daha önce AKP anti laik bir ülke peşindedir.

Ülkenin ideolojisi çok matah mıdır? Olabilir ya da olmayabilir, ama, ülkeyi tüm geçmişiyle homojen bir yapı gibi görmek, ve başka pek çok saptırma ile, aşırı siyasal sonuçlara ulaşmak ve onu bunun için payanda olarak kullanmak yanlış ve sahtekarcadır. Buna dur demek için, siyaseten taraf olmak gerekmez, olan bitene aydınca ve adamca bakabilmek yeter. Pek çok sorun bu noktadan kaynaklanıyor çünkü.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..