Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Dünyamızın çığlığı ‘’ Kimse yok mu? ‘’

Dünyamızın çığlığı ‘’ Kimse yok mu? ‘’
 

Dünyamızın sesine kulak verelim.


Dünyamız milyarlarca yıldır, milyonlarca canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır. Hiçbir canlıdan biz insanoğlundan çektiğini çekmemiştir herhalde. Dünyaya insanoğlunun yaptığı zulüm anlatmakla bitmez.

Acaba diyorum dünyanın yerinde biz olsa idik ne yapardık? Düşünüyorum da vücudumuza en ufak bir sivrisinek musallat olsa ondan kurtulmak için her yola başvurup onu yok ederiz.

Acaba dünyada bizim bu zulümlerimizden bıktı da bizden kurtulmak için mi? bu felaketleri başımıza yolluyor. Ozon tabakası delindi, küresel ısınma başladı, mevsimler değişiyor, buzullar eriyor ve dünya çığlık çığlığa durun ey insanoğlu yeter diyor artık…

Yeter benim çevrebilimle ilgili sistemimi bozdunuz, düzenim yıkıldı, içten içe çürüyorum ve siz bildiğinizi okumaya devam ediyorsunuz.

Dünyanın bu duruma gelme sebebi yine bizleriz. Enerji üreteceğiz dedik dünyaya ve atmosfere zarar verdik. Pilleri geliştirdik çöpümüzü doğaya bıraktık. Fabrikalar kurduk zehirli atıkları arıtmak yerine en yakın akarsu yataklarına bıraktık. Cep telefonunu icat ettik yaydığı radyasyonu engellemedik. Atomu parçaladık faydalı işlere kullanmak yerine bomba ürettik. Dünyayı batırdığımız yetmedi, uzaya çıktık, uydular yolladık atıklarımızı uzaya bırakıp orasını da kirletmeyi başardık.

Bütün bunlar neden oldu dersiniz? Düşünün; sadece biraz daha lüks ve bize bu lüksü sağlayanların para hırsı yüzünden.

Arabalar üretildi ticari amaçla, sigara üretildi ticari amaçla, parfüm üretildi ticari amaçla, piller üretildi ticari amaçla, zehirli atıkları bırakan fabrikalar kuruldu ticari amaçla. Hayatımıza giren yeni üretilen bütün malların üretim sebebi ticari amaca dayanmaktadır.

Bunlar icat edilirken zararları görülmedi mi? Elbette görüldü ama gizli Napolyonların para hırsı bu gerçekleri gözler önüne sermeyi engelledi. Çünkü bu gizli Napolyonlar için önemli olan tek şey para para para ve daha fazla para idi. Bu yüzden de bu icatlar daima insanlara faydalı gibi gösterildi. İnsanlar bunlara bağımlılık derecesinde alıştırıldı. Gizli Napolyonların paralarına paralar katıldıktan sonra şimdi zararları ortaya çıkınca herkes gözyaşı dökmeye başladı. Tabi gizli Napolyonların gözyaşları da bana göre timsah gözyaşı, yapacaklarını yaptılar şimdide bizler masumuz portresi çiziyorlar.

Şimdiden sonra artık şapkamızı önümüze koyup düşünmek lazım. Ne yapmalıyız da buna dur demeliyiz.

Bunun için başta dünyamıza, tüm canlılara ve onların yaşam haklarına saygılı olmayı öğrenmeliyiz. Çünkü bu dünya hepimizin… Doğayı korumalıyız, çevreyle ilgili sistemi etkileyen ürünleri kullanmaktan kaçınmalıyız, zehirli atıkları aman bana zararı yok diyerek doğaya bırakmaktan vazgeçmeliyiz, en önemlisi de dünyamızı çöplük gibi görmekten vazgeçmeliyiz. Önce kendimizi düzeltmeliyiz ki; çevremizdekileri de düzeltebilelim.

Bunu başaramazsak ne olur dersiniz? Onu da söyleyeyim; insanlar için geliştirilen teknoloji hemen yardıma koşar. Hava üreten makineler geliştirilir, yeni şehirler kurulur, ona göre yaşam şartları planlanır insanoğlu kurtarılır ama bu yeni şehirler yeryüzüne değil yer altına yapılır. Çünkü güneş insanları kavuracak şekle geleceğinden yeryüzünde hayat biter. Toprak altında yeşilliklere, şarıldayan derelere ve güneşe hasret bir hayat olur ki, adına hayat denirse…

İşte böyle bir duruma düşmemek için el ele vermeliyiz. Birlikte dünyamızın çığlığına kulak verip yardımına koşmalıyız. Bazıları daha lüks yaşayacak diye geleceğimizi karartmamalıyız.

Bunu sağlaması gereken sadece bizleriz. Çünkü dünya üzerinde yaşayan canlılar içerisinde düşünüp yorum yapabilme ve sorunlara çözüm bulma yeteneği sadece biz insanoğlunda var.

Bu yüzden uçurumun kenarına getirdiğimiz dünyamızı kurtarmakta biz insanoğluna düşer.

Ve unutmayalım ki;

Dünyamızın bize ihtiyacı yok, yaşamımızı sürdürmek için bizlerin dünyamıza ihtiyacı var…

BURÇAK YAZICI

 
Toplam blog
: 168
: 1098
Kayıt tarihi
: 02.07.10
 
 

4 kasım 1996 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Bu sene ilköğretimden mezun oldum. Okul hayatımd..