Tarih yazacak

Tarih yalnız dün ve bugün değil yarınla birlikte üç boyutlu bir kavramdır. Tarih dün olanları bugün yazdığı gibi, bugün olanları da yarın mutlaka yazacaktır.

Millet ; aynı topraklar üzerinde yaşayan ortak kültüre, tarihe, dile ve de örfe sahip halklar topluluğundan oluşur.

Acaba biz millet olmaktan uzaklaşıyor muyuz ? Daha tarihimize sahip çıkamıyoruz. Bir tarafta 10.000 yıllık geçmişe sahip HASANKEYF öbür tarafta masa başında oturan bir avuç bürokratın hazırladığı bir baraj projesi , yapılan açıklama basit. Enerji üretilecek, topraklar suya kavuşacak, orada yaşayan halkın refahı sağlanacak.

Bu da güzel en azından orada yaşayan halka fayda sağlamak düşüncesindesin ama bunu yaparken 10.000 yıllık bir tarihi katlediyorsun. Enerji için oradaki yüksek alanlara rüzgar jeneratörleri kurabilirsin, maliyetinin baraj maliyetinden ucuz olacağından eminim ayrıca halka tarım sulaması için Dicle nehrinden yapılacak kanaletlerle Dicle suyunu istediğin alana taşıyabilirsin.Ama bunu yapmak için önce toprak reformu yapmak lazım.Asıl sorun da bu zaten sen o reformu yapamadığın için , o bölgedeki toprak ağalarının isteğine boyun eğdiğin için bu barajı yapman gerekiyor.Çünkü baraj yapılıp Hasankeyf sular altında kalınca baraj gölü çevresindeki araziler altın değerinde olacak.Üç beş ağayı daha da zengin etmiş olacaksınız. Önemli olan bu, varsın 10.000 yıllık tarih yok olsun, ne olmuş yani !...

Sivil toplum kuruluşları ayaklanıyor, açıklamalar yapılıyor, paneller düzenleniyor bu tarih katliamını engellemek için çabalar sarf ediliyor. Sonuç ne olur dersiniz ?

Şöyle bir düşünüyorum ve gözümde canlanıyor, yıllar geçmiş sene 2025 televizyonda akşam haberleri geçiyor…

- Açılan dava sonucu Hasankeyf katliamından yargılanan dönemin kültür bakanı suçlu bulundu. Suçlu bulunan eski kültür bakanı yaptığı açıklamada ‘’ o zamanın şartları gereği Ilısu barajının yapılması gerekiyordu, yaptık.’’ Dedi.

Evet tarih bugün yapılan yanlışı da yazmıştı.Fakat artık olan olmuş yapılacak bir şey kalmamıştı. Çünkü Hasankeyf ve Dicle vadisi artık Ilısu baraj gölünün suları altında kalmıştı.

Ve…

Yeni bir kampanya başlatılıyordu. Sene 2030 baraj suları altında gömülü Hasankeyf turizme açılsın. Bu çerçevede yapılacak çalışmalar planlanıyor ve hayata geçiriliyordu.

Aradan uzun yıllar geçmişti sene 2065 68 yaşındayım torunlarımla tatile çıkmışız, kültür turları çerçevesinde geziyoruz. Camdan yapılmış 5 metre genişliğinde tünellerde ilerlerken rehberimiz anlatıyor.

- Tünelin sağ tarafında görülen kalıntılar Hasankeyf kale kalıntılarıdır.

- Az ileride görülen türbe kalıntıları Zeynel Bey türbesine aittir.

- Görülen köprü açıklığı 40 metre olup üstün tasarım türünün tek örneğidir. Meşhur Malabadi köprüsüdür.

Ve… Torunum elimi çekeleyerek soruyor…

- Anneanne buralar bu kadar değerli ise neden sular altında bırakıldı ?

Yutkunuyorum ve sadece susuyorum…

Oradan çıkıyoruz otelimize geliyoruz ve akşam yemeğinden

sonra gazetelere göz atıyorum. Üçüncü sayfada küçük bir haber gözüme çarpıyor. Böyle haberler günümüzde o kadar önemsiz oldu ki, ancak üçüncü sayfada veriliyor. Haber şöyle ‘’ Dolmabahçe Saray’ının olduğu alana İstanbul Boğazına nazır süper rezidans yapılması için karar alındı. İnşaatın en kısa zamanda başlayacağı bildirildi.’’ Yanında başka bir haber daha ‘’ Çamlıca Tepesi’ne nükleer santral kurulması kararı mecliste oy birliği ile kabul edildi.’’

Bakıyorum ve düşünüyorum biz nerede hata yaptık ?

Ve…

Ben bu hatayı kabul etmemek için Ilısu Barajını durdurun diyorum.Tarihimize sahip çıkarak bir şeyi yapmadan önce iyi düşünelim diyorum.

Enerji için gerekli barajları daha uygun yerlere yapalım. Gerekirse daha çok çalışalım. Tarım için gereken suyu daha değişik yerlerden bulalım.Ama lütfen tarihimizi ve kültürel varlıklarımızı torunlarımıza bırakalım.

Lütfen ben demeden önce biz demeyi öğrenelim diyorum…

Çünkü; TARİH BİZİM GELECEK İSE TORUNLARIMIZIN…

BURÇAK YAZICI