Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Fay Hatları Üzerinden Gelecek İnşaa Etmek

Fay Hatları Üzerinden Gelecek İnşaa Etmek
 

 “Fay hatları üzerine inşaa edilmiş bir devletin gün yüzü görmesi pek de olası değildir” diyordu Prof. Baskın Oran.

Fay hattı üzerine inşaa edilmiş bir bina nasıl ki ilk depremde yerle bir olursa, tarihini yalan üzerine inşaa etmiş olan devletlerde aynen o fay hattı üzerindeki bina gibi gün gelir, çöker.  

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu anlamda hayli sorunlu olduğunu biliyoruz.

“Ermeni Olayları 1915” dendiğinde, yıllardan beri verilen cevaplar ortadadır. “Onlarda bize yaptılar”,  “Herkes kendi tarihine baksın” veya “Savaş koşullarıydı” gibi bir takım cingözlüğe kaçan cevaplar verilmesi durumu daha da açmaza sokuyor.

Her sene mutlaka “Ermeni Olayları 1915” üzerine gündeme bir tartışma konusu düşüyor. Ve Türkiye bütün bir enerjisini “Ermeni Soykırımı Yoktur” söylemini ispata harcıyor. Hadisenin tartışılması sürecinde Türkiye’nin yırtmış olduğu tek bir husus olduğunu görüyoruz. O da, büyük bir ekonomiye sahip olması, bir tüketim toplumu olması ve stratejik konumu… Pek tabii ki bu özellikleri dolayısıyla böyle bir müttefiki kimse kaybetmek istemiyor. Sorunu parlamentoya getiriyorlar ve orada tartışmaya açarak Türkiye’yi belli noktalarda kıskaca alıyorlar.

Yani, “Ne öldürmek, ne süründürmek” babından bir tutum…

Oysa dünyada birçok devletin Ermeni Soykırımını tanıdığını biliyoruz. Sorunlu olan nokta tam da burası…

Bu ülkenin insanları olarak bizler, Ermenilerin, bu ülkenin asli unsuru bir millet olduğunu bile geride bıraktığımız son yirmi yılda öğrendik. Maalesef ki ortada ciddi anlamda hazin bir durum var. Kendi tarihi, bizzat, kendi ülkesinin kurucu kadroları tarafından halkından gizlenmiş hazin bir durum… Bunu yapanların mutlaka ileriye sürecekleri, iddia edecekleri birkaç şey olacaktır. Ama en nihayetinde bu ülke insanı resmi tarih söylemi zemininde kandırılmıştır. Bu durum sadece Ermeni olayları ile ilgili de değil. Birçok örnek vermek mümkün… Daha birkaç hafta önce Dersim Katliamını tartışıyorduk. Bu toplumda birçok insan Dersim’de neler olduğunu halen bilmiyor ve sadece resmi söylemler üzerinden bir bilinç oluşturmaya çalışıyor. Ve yapılan açıklama da gayet net ve kendine güvenli bir iddia, “Dersim de isyan vardı ve devlet isyanı bastırmak için gereğini yaptı”. Böyle bir katliam başka hangi gerekçeler üzerinden meşru hale getirilebilir ki? Bu katliamı yapanlar, gerekçelerini de bir şekilde ileriye süreceklerdi.

Ermeni Tehcirini de meşru gösterecek türlü gerekçeler ileri sürülmesini ben pek de tuhaf karşılamıyorum. Benim tuhaf karşıladığım, “Neden Ermeni Tehciri bu toplumdan gizlenmiştir?” sorusunun devlet tarafından cevaplandırılmasıdır.

Aslında sorunun yanıtını Prof. Baskın Oran’ın ilk paragrafta kullanmış olduğumuz cümlesinde bulabiliriz. “Fay hatları üzerinden gelecek inşaa etme çabasına girişmek”. Ve sonuç ortada… Ermeni Sorunu, Kürt Sorunu, Alevi Sorunu, Azınlıklar Sorunu ve saireler. Tamamı yok sayılarak, üstü örtülerek halledilmeye çalışılmış sorunlar. Bu doğrultudan baktığımızda, ulus devlet yaratabilmenin yöntemini, sorunların üstünü örtmek, çözümsüz bırakmak ve sorunlu olan çevreleri asimilasyona tabii tutmak, asimile edemediğini de yok etmek üzerinden yapma çabası olarak görüyoruz… Bu kadar basit bir denklem…

Tek tipleştirme çabalarının doğal sonuçlarını ve sancılarını bu gün yaşıyoruz.   

Fransa Parlamentosunda bu gün Ermeni Soykırımını inkâr edenlerin cezalandırılması yönünde bir yasa tasarısı oylanacak. Türkiye, siyasal iktidarıyla, devletiyle bir hayli huzursuz bir şekilde bu yasa tasarısının oylamasını izleyecek. Ama korkmalarına gerek yok, zira Türkiye büyük bir ekonomiye sahip ve böyle bir tüketim toplumunu kimse kaybetmek istemeyecektir. Fransa’nın bile bu durumu göze alabileceğini sanmıyorum. Kaldı ki, yasa tasarısı içerik babından hayli sorunlu bir yasa tasarısı. Bir anlamda düşünce özgürlüğüne ket vurma yönünde bir tasarı. Böyle bir tasarının Fransız parlamentosundan geçeceğine ben pek ihtimal vermiyorum. Gerek içerik babından olsun ve gerekse de Türkiye’nin ekonomik kapasitesi babından olsun, Türkiye’nin, yasa tasarısına taraf olan Ermeni Diasporası ve Sarkozy’nin tutumundan daha güçlü bir pozisyonda olduğu malum.  Peki sorun çözülecek mi? Yani Ermeni Sorunu…

Resmi tarihini yalanlara bezemiş bir devletiz aslında. Kabul edilse de, edilmese de vaziyet bu… Bu durum da ne denli hazin bir noktada olduğumuzun işaretidir aslında.

 

 

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..