Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '11

 
Kategori
Futbol
 

Federasyonun suçu ne?

Federasyonun suçu ne?
 

Herhangi bir mağazada, bir şirkette bir eleman hata yaptığında önce o eleman, sonra o elemanı yöneten kişi (müdür, yönetici) ikaz edilir. Gözler önce hatayı yapana sonra yöneticisine çevrilir. 

İşte şike soruşturması ve dalgalar boyunca da böyle oldu. Önce ifade vermeye çağırılanları, tutuklananları, tutuklanacakları, onların ne yaptıklarını, ne yapacaklarını merak ettik. Daha sonra ise onları yönetenlerin yani Türkiye Futbol Federasyonu'nun ne yapacağını merakla bekledik. Peki federasyon bu soruşturma süreci boyunca ne yaptı? 

Öncelikle TFF Yönetimi'nin oluşumuna göz atalım. 11 Haziran'da şu anki Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, 29 Haziran'da yapılacak genel kurulda başkanlığa aday olduğunu açıkladı. 14 Haziran'da ise eski Federasyon Başkanı Mahmut Özgener, başkanlığa aday olmayacağını açıkladı. Daha sonra seçimlerin tek adayla olması beklenirken 22 Haziran'da İstanbul Büyükşehir Belediyespor başkanı Göksel Gümüşdağ başkanlığa aday olacağını açıklayarak tek aday düşüncelerini kısa süreliğine de olsa bitirdi. Ancak daha üç gün geçmeden Gümüşdağ adaylıktan çekildiğini ve diğer başkan adayı Mehmet Ali Aydınlar ile birlikte hareket edeceğini açıkladı. Aydınlar ile Gümüşdağ bu kararı vermelerinin nedeni olarak ' Türk Futbolu'nu yeni bir kaosa sürüklememe ' yi gösterdiler. 29 Haziran 2011 tarihinde seçimler yapıldı ve yeni Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mehmet Ali Aydınlar seçildi. 

Ve asıl meselemize geliyoruz. Tüm bunlar olduktan sadece 5 gün sonra, Türk Futbolu'na bir haber bomba gibi düştü. 3 Temmuz'da futbolda şike ve teşvik olaylarına karıştığı şüphesiyle 61 kişi gözaltına alındı. Tutuklanan kişiler ele avuca sığacak kişiler de değildi hem de. Yeni federasyonumuzun yapılanma süreci yeni yeni başlarken ve federasyonun neler yapacağı dikkatle beklenirken bu olay herkesi şok etti. Tabi ki federasyonu da. Birinci dalga boyunca federasyon da tüm spor kamuoyunun yaptığı gibi olayların şokunu üzerinden atmaya çalıştı ve bir hafta boyunca federasyondan elle tutulur bir açıklama gelmedi. Zaten o şok içerisinde çoğu kişinin de aklına federasyon değil de kendi takımlarına ne olacağı sorusu geldi. 

İşte 1 hafta sonra 11 Temmuz'da TFF olaylara somut bir açıklamayla müdahil oldu. Başkan Aydınlar objektif bir biçimde ellerinde delil olmadığı için federasyonun bir şey yapamayacağını, kendileri için en önemli delilin savcının hazırlayacağı iddianame olacağı ve iddianame hazırlanana kadar eskiden farklı olarak bir şey yapılamayacağını açıkça belirtti. Yani bu açıklamalarla beraber tescilli şampiyonun Fenerbahçe olduğu, Süper Kupa Finali'nin aynı tarihte Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanacağı ve Avrupa Kupaları için UEFA'ya verilen listenin değiştirilmeyeceği belli oldu. Bununla beraber federasyonun önemli açıklamalarından biri de liglerin planlandığı gibi 5 Ağustos'ta başlayacak olmasıydı. 

Daha sonra bu açıklamalara Kulüpler Birliği'nden ve UEFA'dan destek geldi. İki kurum da TFF'nin arkasında olacaklarını ve TFF'ye güvendiklerini belirttiler. 18 Temmuz'da ise UEFA ile TFF Cenevre'de buluştu ve TFF açısından olaylara son nokta koyuldu. UEFA federasyona sonuna kadar güvendiklerini ve şu ana kadar verdikleri tüm kararların arkasında olduklarını açıkladı. Ayrıca TFF ile beraber şikeye ve bunu yapanlara karşı sıfır tolerans politikası uygulayacaklarını belirttiler. 

DOĞRULAR - YANLIŞLAR 

Şimdi ise federasyonun yaptıklarını irdeleyelim. İlk olarak Türkiye Futbol Federasyonu'nun yeni dönemi ve yöneticiler daha bu görevde çok yeniler. Bu yüzden onlara karşı biraz daha hoşgörülü davranmalıyız. Çünkü belki de futbol tarihimizde hiçbir federasyon dönemi, seçildikten 5 gün sonra böyle bir olayla karşılaşmamıştır. Bu yüzden federasyonu eleştirirken bunu da biraz göz önünde bulundurmamız gerekir. 

İlk dalgada herkes gibi federasyonun da şaşkınlık içerisinde olması ve olaylara pek bir açıklık getirememesi normaldir. Bunu federasyonun olaylara yeterince müdahele etmediği ve geri planda kaldığı olarak yorumlamak yanlıştır. Hatta federasyonun açıklama yapmak için olayların ve kamuoyunun durulmasını beklemesi de doğru bir davranıştır. Ben federasyonun bu amaçla 1 hafta beklediğini düşünüyorum. 

11 Temmuz açıklamaları da tamamen olmasa bile federasyonun doğru davranışlarından biridir. Özellikle bu açıklama şike soruşturmasında federasyonu yorumlamamız ve eleştirmemiz açısından önemlidir. Açıkça federasyon kimsenin suçu kanıtlanmadan cezalandırılmayacağını belirtmiş ve ' suçu ispatlanmadığı sürece herkes masumdur ' ilkesine uymuştur. Bu olaylara karışan karışmayan tüm kulüplere eşit mesafede duruşunu korumuş ve kimseyi suçlamayarak eşitlik ilkesini de bozmamıştır. Suç ispatlanmadığı için kimsenin kupasını veya başarısını elinden almayarak da hiçbir takımın emeğine ve alın terine saygısızlık yapmamıştır. Ayrıca bu açıklamalarla da olaylar ile ne kadar iç içe olduğunu göstermiş ve savcılığa da güvenini belirtmiştir. 

Tüm bunlarla beraber federasyon elinde hiçbir delil bulunmadığını ve bu yüzden herhangi bir işlem başlatamayacağını belirtmiştir. Bunu da federasyonun olaylara önem vermemesi veya geri planda kalması olarak değerlendirmek yine yanlıştır. Hatta aksine yine federasyon doğru olanı yapmış ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirmiştir. Ancak bir de açık kapı bırakmıştır. Bizim için delil, savcının hazırlayacağı iddianame olacak demiştir. Bu da ileride federasyonun yaptırımlar uygulayabileceğinin göstergesidir. Ayrıca federasyon bunu belirtmekle kendisini de bir belgeye bağlamıştır ve bu da ortadaki belirsizliği kaldırmıştır. Yani federasyon savcının hazırlayacağı iddianameye göre hareket edecektir. 

Şu ana kadar yukarıda belirttiklerim federasyonun doğru davranışlarıdır ancak her doğrunun bulunduğu yerde bazı yanlışlar da vardır. Öncelikle bana göre tek ve en büyük yanlıştan başlamak istiyorum. Liglerin başlama tarihi. 11 Temmuz'da federasyon, liglerin başlayacağı tarihin değişmediğini ve 5 Ağustos olarak kalacağını açıkladı. Daha sonraki söylemlerde de federasyon bunu tekrar tekrar belirtti. Bu en büyük yanlıştır çünkü bu Türk Futbolu'un kaosa sürükleyecek asıl şeydir. Liglerin hiçbir şey olmamış gibi başlaması Türk Futbolu'nu karmaşaya ve bunun sonucu felakete götürecektir. Neden mi? 

Çünkü federasyonun da belirttiği gibi savcılık bir iddianame hazırlayacaktır ve bu iddianame mahkeme tarafından ya kabul edilecektir ya da reddedilecektir. Ortalama tahminlere göre bu iddianame 2-3 aya kadar hazırlanacaktır. Bu da demek oluyor ki şu anki kararlara göre iddianame hazırlandığında ligler başlamış olacaktır. Ve eğer mahkeme kulüpleri suçlu bulursa ki bu ihtimal mevcut, ligler yarım kalacak. Çünkü cezalardan biri de kulüplerin küme düşürülmesi. Ve bu cezalar verildikten sonra lig ne kadar devam edebilir bu da tartışma konusu. Bir başka ihtimal de tüm kulüplerin aklanması. Bu bir şeyi değiştirmez çünkü iddianame hazırlanıp kabul edilene kadar şu ana kadar şüpheli bulunan takımların futbolcuları liglere başlamış olacak ve bu futbolcular tutuklu bulunan yöneticileri ve teknik direktörleri düşünerek haklı bir şekilde ' Ya küme düşürülürsek ' diye düşünecek. Böyle bir düşünce ile böyle bir ortamda bu futbolcular nasıl futbol oynarlar bilinmez. 

Bir de işin Avrupa Kupaları boyutu var. Şu anki kararlara göre hiçbir şey olmamış gibi geçen sene bu kupalara katılma hakkını kazanan takımlar kupalara katılacak ve oynayacaklar. Ve eğer bu takımlar suçlu bulunursa anında turnuvadan ihraç edilecekler. Bu konuda UEFA'nın ne kadar hassas olduğunu biliyoruz. Peki o zamana kadar maçları oynamış ve alın teri akıtmış futbolcuların emeklerine ne olacak? Herhangi bir şekilde bir Türk Takımı'nın gruplardan çıkması veya eleme turlarını geçmesi durumunda tam o sırada suçlu bulunursa elenen takıma yazık olmayacak mı? O takım belki de eleme turundan çıkıp gruplara katılacaktı. Senaryoları arttırmak çok kolay ve bu da kaosun boyutunun ne kadar büyük olduğunu bize gösteriyor. 

Tüm bunlar bir sonuç olarak toplandığında en büyük yanlışın liglerin başlangıç tarihi olduğu açıkça belli. 

Federasyon Bundan Sonra Ne Yapmalı? 

Öncelikle yanlışı düzeltmekle başlayalım. Liglerin başlama tarihi acilen ertelenmeli.( Açıkçası dün ben UEFA'nın da bu yönde görüş bildireceğini bekliyordum ancak TFF'nin tüm kararlarını destekleyen nitelikte bir açıklama yaptılar. ) Hatta gerekiyorsa bu sene ligler oynanmamalı. Böylece Türk Futbolu olası bir kaostan kurtulacaktır. Ve felaket senaryoları da son bulacaktır. Ayrıca Avrupa Kupaları'na da bu sene takım gönderilmemelidir. Tüm bunlar bir kayıp olmayacaktır çünkü eğer olur da senaryolar gerçekleşirse yani Türk takımları tam ligin ve turnuvaların ortasındayken suçlu bulunursa ikisinden de ihriaç edilecektir. Bu hem emeklerini boşa çıkartacak hem de ulusal ve uluslararası platformda isimlerini daha çok zedeleyecektir. Asıl kayıp hatta rezillik bu olur. Federasyonun asıl görevi ligleri tam anlamıyla temizleyip öyle başlatmaktır ve bu göreve sadık kalınması gerekir. Tüm spor kamuoyunun istediği Temiz Bir Ligdir. 

İkinci ve son olarak TFF'nin bazı açıklamalarında gereksiz polemiklere girmemesi gerekir. Özellikle son günlerde iddialara karışmayan takımların TFF aleyhine açıklamalar yapması sonucu, TFF'ye de cevap hakkı doğmuştur ancak federasyonun böyle boş açıklamalara kulak asmaması ve görevine ciddiyetle devam etmesi gerekir. Şayet böyle tartışmalar olayların ciddiyetini ve akışını bozmaktadır. 

Son olarak da şunu belirtmek istiyorum. Tüm bu olaylar kapsamında ve sürecinde spor kamuoyu olarak Türkiye Futbol Federasyonu'na ve Bağımsız Yüce Yargı'ya güvenmemiz olayların çözülmesinde bir anahtar niteliğindedir. Bunun bilincinde olarak, verilen doğru kararları desteklemeli, yanlış kararları ise düzgün bir şekilde eleştirmemiz gerekir. Tersi yarardan çok zarar getirir. Ve unutmayalım ki birlik olmak her zaman bu tip sorunları atlatma da birincil rol oynar ve biz de birlik olarak Temiz Bir Lig için elele vermeliyiz. 

 
Toplam blog
: 5
: 573
Kayıt tarihi
: 09.07.11
 
 

17 yaşındayım. Öğrenciyim. Mersin Fen Lisesi'nde öğrenim görüyorum. Mersin'de yaşıyorum. Yıllardır h..