Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '10

 
Kategori
Haber
 

FLÂŞ...FLÂŞ...FLÂŞ...Kanserin üremesi durduruldu!

FLÂŞ...FLÂŞ...FLÂŞ...Kanserin üremesi durduruldu!
 

İşte o meyve. Avrupa'da, marketlerde satılıyor.


Türkiye, yeni bir meyve ile tanışıyor: PAPAYA.... Yani "kavun ağacı.” Meyvesinin kanserli hücreleri durdurduğu ispatlanmış. Bu haber, şimdi her yerde var. Neden? İşin içinde “kanser” var da ondan!

Verilen bilgiye göre bu meyvenin görünümü armut. Kesince, içi kavuna benzer. Ortasında, minik siyah çekirdekleri var. Tadı, kabağımsıdır. Uzakdoğu’luların ağaçta yetiştirdiği, bir nevi bal kabaklarıdır. (Denizli’de yetişen, olgunlaştıktan sonra da su tası gibi kullanılan su kabakları gibi)

Haber şöyle devam ediyor “ Japon ve Amerikalı Profesörlerinin yürüttüğü ortak çalışma sonucu, “Papaya” meyvesinin; rahim, meme, karaciğer, akciğer ve pankreas kanseri hücreleri üzerinde doğrudan “antitümör” etkisi olduğu ve bağışıklık sistemini de güçlendirdiği açıkladı. Tedavide “Sağlıklı hücrelere zarar vermemesi” de, araştırmacıları çok şaşırtmış!

Yeryüzünde bu gibi haberlerin peşinden binlerce kanser hastası ve o kadar da yakınları koşmaktadır. Bu iş, ciddiyete ister. Sansasyonu asla kaldırmaz!

Memleketimizde bir “Tevatür” Bakanlığı” kurulmalı. Neşredilen ne kadar olumlu ve olumsuz haberler varsa, bu bakanlıkta toplanmalı. Meselelere el koyup, Hızır gibi de yetişerek aslını ortaya koymalı , doğruluğunu, eğriliğini onamalı, ve insanları boş yere heyecanlara, ümitlere kaptırmamalı.

Niye böyle dedik? İzah edelim. TV’de görüyoruz. “Bir tutam kantaron otunu, kaynatın için, kansere iyi gelir” diyorlar. Kantaronun pek çok çeşidi var. Hangisi, hangi renkten olanı? Belli değil. Hasta ile köprü kuruyorlar. Malı ilkten pek çok ucuza satıyorlar. Sonraki günler istismarlar diz boyu. Kanserlinin üzerinden para kazanma furyasıdır gidiyor. Hastanın zaten ciğeri yanık. Ve de boynu bükük. Ne denirse yerine getiriyor.

Marmaris’te bir “Otçu Rasih” vardı. Kendisinden eczacı bile, gözümün önünden ilaç aldı. Başı ağrıyormuş, geçmemiş. Bu adamla röportaj yaptım. Resimleriyle Güneş Gazetesinde 3 gün müddetle yayınlandı. Ve adama o kadar istek geldi ki, adam soluğu Rize’de aldı. O gittikten sonra, yanlışlıkla, zarf içinde bana da para yollayıp, o ilaçtan 3 poşet isteyenler oldu. ( Beni, Otçu Rasih sanmışlar. “Güneş Gazetesi, Marmaris” dendi mi, mektuplar beni buluyordu.) İyi gelmiş otçunun seçtiği ot. Otçuya parayı yollarken, cevabı geldi. “ Abi benim adresimi verme. Otlar bitti” dedi. Rize’de, yeni otların keşfindeymiş, anlattığına göre. "Kanser dahil, her derde deva otlarım var" diyordu. Başağrısı niyetine biz de ottan aldık. İyi gelmediydi.

Milliyette bir zamanlar bir manşet vardı, hatırlayacaksınız “ Papayı, papaya kurtardı” diye. Sayfa sekreterleri demek ki, “Papaya’yı” biliyorlarmış. Eh, kafiyesi de kıvamındaysa, başlık da öyle atılır hani. ( O zamanlar, editör yoktu. Yazı işleri müdürleri vardı.)

Sahi, nedir “Papaya”?

Marmaris’te “Avokado” yetişmez dendi. Yetiştirildi, çağırıp gösterdiler. Dalından koparıp yedim. Bu meyve, tropikal bir ürün. Uzakdoğu ülkesi köylülerinin bahçelerinden eksik olmaz.

Araştırmamız neticesi, bu meyve, kavun gibi dilimlenip yeniyormuş. Meyvesinin yeşil kabuğu, afyonda olduğu gibi çizilerek sütü ve suyu toplanıyor. Kurutularak kavanozlarda satılıyor. Zayıflama ve diyet için. ( Şimdi ismi lazım değil. Sorana söylerim)

Ağacı narin. 20 yıl yaşıyor, uzun müddet meyve veriyor. Meyvenin ağırlığı 500 gram. Kabuğu sarı-yeşil, içinin rengi, portakal. Siyah çekirdekleri yenebiliyor. Tadı ise bildiğimiz “tere” tadında. Türkiye’deki bir adı da “kavun ağacı”

Bu meyve, vücuttaki yağları eritiyormuş. Sindirimi kolaylaştırıyormuş. Avrupa’da da marketlerde satılıyormuş. Ismarlamalı birkaç kilo. Kargoyla ayağımıza kadar gelir nasıl olsa. Denemekte fayda var. Siz ne dersiniz? Türkiye’de her yılana sarılıyoruz. Buna da sarılalım. Suya düşsek de düşmesek de.

Ya Rabbi, ne günlere kaldık!

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..