Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '16

 
Kategori
İnançlar
 

Gökler ağlamasaydı, yeryüzü çöl olurdu

Gökler ağlamasaydı, yeryüzü çöl olurdu
 

Görsel alıntı


“Şarkı görmez, garbı bilmez, edepten yok payesi.

Bir utanmaz yüz, yaşarmaz göz, bütün sermayesi.

Anlayamayanlar, ağlayamazlar; hatta ağlanacak hallerine gülerler. İşte ondandır biz böyle olduk. 

Sayın, yazar; yüreği taştan da katı olanlar hüzünlü ezanı, hüzünlü duayı dinleyemezler.

Sizde hüzne dayanmayan yüreğinizi beyhude yere yormayın. Hüzünlü ezanı, hüzünlü duayı dinlemeyiniz ki moraliniz bozulmasın.

Hep bu dünyanın geçici zevkli, sefalı, etli, tenli konular ve sözlerle mutlu ve umutlu tuttuğunuz moralinizi, bilmediğiniz, aklınızın ermediği manevi konular yüzünden mutsuz etmeyiniz.   

Ezan sesinin ve dua şeklinin hüzünlü olduğu konusunu tatmin olmak için kirli düşünceli yazılarınıza malzeme yapmayınız. 

İşte böyle yazılar, böyle hadiseler, böyle sözler insanın gönül tellerine dokununca insanı hüzünlendirir ve derinden derine düşündürür hatta ağlatır.

Hal bu ki bunlar bu dünya da olup bitenlerdir.

Ya esas dünya ya göç başlayınca yaptıklarımızın karşılığında olacakları ciddiyetle düşünmeye başladığımızda hüzünlenmez miyiz? Yoksa siz hiç ağlamayan, hüzünlenmeyen hep gülenlerden misiniz?  

Güneşin yuvarlanıp devrileceği, yıldızların döküleceği, dağların yerinden kopup yürüyeceği, denizlerin kabaracağı, ruhların bedenlerle birleşeceği,

Defterlerin açılacağı gökyüzü perdelerinin kalkacağı, cehennemin alevleneceği, cennetin yaklaştırılacağı zamanı,

Peygamberimiz Hz. Muhammed “ Benim bildiğimi siz bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz ” sözlerini düşünürken, ( 81-Tekvir.1-14 ) 

“Siz Sayın,  yazar; neden bazen derya olur balıklara yurt, gemilere vatan, bazen de bilerek ve kasten kuruyan bir çöl olursunuz?

 İnsanlar hesaba çekilmeleri için âlemlerin Rabbinin huzurunda durdukları zamanı hatırladıklarında hüzünlenip ağlamalıdırlar.

 İslâm’da dinî his ve heyecanla ağlamak tavsiye edilmiş ve bu tür ağlamalar karşılığında büyük sevap vaad edilmiştir.

Hz. Peygamber “ Kur’an hüzünle nazil oldu onu okurken veya dinlerken de hüzünlenip ağlayın veya ağlamaklı olun. 

Eğer Peygamberimizin bildiğini bilseydik çok hüzünlenip, çok ağlayıp az gülerdik. O gazabı, kahrı, cehennemi yakından biliyordu. O, bu gerçeklerin Arif’iydi.

Biz de bunları “irfan” derecesinde bilseydik Onun gibi yapacak, çok ağlayacak, az gülecektik.

Evet, bilseydik göğsümüzde nükleer bir güç merkezi taşıdığımızı ve bunun her gün üzerine yağan günahlarla paslandığını, bu pası çözecek tek kimya olan gözyaşını bir umman gibi salacaktık gecelerin koynuna.

Eğer bilseydik günah hedeflerini on ikiden vuran istiğfar silâhının mermileri gözyaşıdır, gönlümüze gözümüzden bir ırmak bağlayacaktık.

Eğer bilseydik dualarımızı yüce makama tez ulaştırmanın en emin yolu, onlara gözyaşından kanatlar takmak olacaktı.  

Yunus gibi “ağla gözlerim ağla, gülmezem ayruk” diyecektik. Anlaşılıyor ki Sayın, Yazar Yunus’u hiç okumamış

Hz. Âdem’in cennetten ayrılması sonucu yıllarca ağlaması onun affedilmesini sağladı. Peygamberlerin ağladıklarına dair ayetler ( 19-Meryem 58 devamı ve öncesi )

Ne demek Ezan okununca, dua yapılınca hüzünden moralimiz bozuluyor ağlıyoruz. Ezanın okunması, duanın yapılması, Namaz kılmanın kural ve kaideleri vardır.

Namaz vakti geldi Allah için namaza gelin haberini ve duayı Belediye hoparlörü ile mi, kahkahalarla, gülerek mi okunmalı? 

Siz, amirin, müdürün korkusundan yazı yazmak için kimliğinizi gizliyorsun. Ve siz işyerinize, bir saat geç gitmekle amirinizden, müdürünüzden defalarca özür dileyip boynunuzu büküyorsunuz, bir daha olmaz diyorsunuz, ağlamaktan beter oluyorsunuz.

Sonra çıkıp Ezanın ve duanın hüzünlü okunduğunu yazınıza malzeme ediyorsunuz.

Canlı, cansız her şeyin sahibi Yüce Allah’a secde etmeye daveti ciddiyetle dinlemek, esas dünyadaki hesabı düşünerek yaptıklarından pişmanlık duyarak, boynunu bükmeyi, duygulanmayı gerektirir. 

Bebekler ağlayarak annelerinden süt isterler. Bitkiler büyümek, fidanlar ağaç olup meyve vermek için göklerin ağlamasına muhtaçtırlar. Gökler ağlamasaydı yeryüzü çöl olurdu.

Yüce Allah’ın sadece isimlerini düşünmek, hatırlamak insanı ağlamaya sevk eder. Ne hikmetler, ne manalar var o isimlerde.

Hüzünlenmek ve ağlamak irade dâhilinde değildir. İnsan istediği zaman hüzünlenmez ve ağlayamaz, İnsan yalandan, hileden dolayı güler lakin yalandan, hileden dolayı hüzünlenmez ve ağlayamaz.

Yürek yanmayınca gözlerden yaş akmaz. Günümüzde, dünyada, çevremizde ve içinde yaşadığımız ülkemizde meydana gelenleri duydukça, gördükçe hüzünlenmeyen, ağlamayan yürek taştır, yaş akmayan göz ise amadır.

Allah’a ibadet vaktinin geldiğini bildiren ezanın hüzünlü okunuşunda insan Allaha aczini ve fakrını hisseder gözyaşlarıyla Allahtan bir şeyler ister. Gülerek, sırıtarak, sitem ederek Allah’tan bir şey istenir mi?

” Yevme lâ yenfau mâlun ve lâ benûn”( O günde, ne malın, ne evlatların, hiçbir şeyin faydası olmaz )

İşte öyle bir günün hazırlığı için ezan okunmakta ve dua istenmektedir. Sayın yazar,  böyle konuları yazılarınızda malzeme yapmayınız

Biz aciz kul olarak hüzünlü ezanı dinler, hüzünlü secde eder dua ederiz, siz kendinizi günahsız, hissediyor ve esas dünyadaki sorgudan, sualden emin iseniz hüzünlü ezanı dinlemeyiniz, yarı şaka, yarı ciddi olarak dua etmeyiniz.

Sanki başka yazılacak hiçbir konu kalmamış Sayın yazar yine baltayı taşı vurmuş taş yarılmamış balta kırılmış. Biz hüzünlenerek, siz gülerek ezanı dinleyiniz.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..