Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '16

 
Kategori
Güncel
 

Gurbet; Almanya'nın Türkiye'ye getirdikleri ve götürdükleri

Gurbet; Almanya’nın Türkiye’ye getirdikleri, götürdükleri

Almanlar 2. Dünya Savaşından sonra çeşitli sebepleri de olan bir kalkınma hamlesine girişmişlerdi. Esasında Hitler’in Avrupa’da rolünü tamamlamasından sonra, Hitlerin silah şirketlerinin hızlı ve sihirli eller tarafından dönüştürülen başka bir hikâyesi hayata çok hızlı bir giriş yapmıştı. Yeniden kalkındırılan işletmeler, fabrikalar, sistemler..

Almanya nüfus açısından ciddi bir kıyım gerçekleştirirken kendisi de aynı şekilde kıyıma uğramış, binlerce üst düzey bilim adamını da kaybetmişti. Bunların önemli bir kısmı Türkiye’ye gelirken, seçilmiş başka bir sınıf ise Amerika yolunu tutmuştu. Albert Einstein gibi. Bu Suriye’de savaş çıkınca Türkiye’ye iltica eden yetenekli bilim adamı ve sporcuların özenle seçilerek Avrupa’nın çeşitli ülkelerine transfer olması ile eşdeğer bir durum olsa da konumuz başka. Almanya’nın tekrar ayağa kaldırılmasında beden işçisine ihtiyacı vardı ve bunu neden bir Orta Avrupa ülkesinden değil de Türkiye’den hem de en eğitimsiz kesimden özenle seçildiği de kayda değer bir konudur.

Avrupa’nın hangi ülkesine giderseniz gidin, Avrupa’da doğmuş olan Türklerin Türkçeyi en kötü konuşmasında Almanya kadar zirve yapan bir devlet bulamazsınız. Bunun bir nedeni olmalıdır. Fransa’da İngiltere’de İsveç’te doğan bir sürü daha başka devlet sayılabilir bu ülkelerin hiçbirisinde Almanya’da doğan büyüyenler kadar Türkçeyi unutmuş Türkiyeli bulamazsınız. Almanya’da doğan ve Türk olduğunu iddia eden ve İsveç’te doğan ve Kürt olduğunu iddia eden kişilerin Türkçeleri hakkında inanılmaz bir farklılık var. İsveç’te doğan ve Kürt olduğunu iddia eden birisi mükemmele yakın Türkçe konuşurken Almanya’da doğan ve Türk olduğunu iddia eden biri ile Türkçe anlaşmak çok daha zordur. Bu durum başkaları tarafından fark edildi mi bilemiyorum ama defalarca Avrupa’nın çeşitli ülkelerine giden ben, Almanya’daki Türkiyeliler kadar kötü Türkçe konuşanlara rastlamadım.

Almanların çekici bir üstünlüğü olmalı. Türkler Almanları farkında olmadan seviyor ve Alman markalarına ayrı bir yer ayırıyor. Hatta Almanya’da yaşayan Türklerin birçoğu, Almanların ebedi düşmanları Hollandalılar ve Polaklardan(Polonya halkı olan Lehler) nefret ederken, Alman dostlarını da Almanlardan farkında olmadan daha çok seviyorlar. Neden diye sorunca çünkü biz onlardan hoşlanmayız. Neden yok. Şartlanmışlık. (1),(2),(3)

Türkiye’den Almanya’ya giden birisi orada birden fazla grup görür ve bunların çoğu İslam’ın yorumları arasında yer alırken, son derece güçlü ve bilinçlendirilmiş veya dönüştürülmüş Alevi dernekleri, Türkiye’ye göre terör örgütü olarak kabul edilen, PKK, DHKPC, TİKKO gibi birçok örgütün güçlü yapıları da bu ülkenin bizzat içinde, göbeğindedir. Bir zamanlar Türkiye’de faaliyet gösteren silahlı gruplar nasıl ki, Lübnan’da BEKAA vadisinde eğitim alıp terör örgütlerinin iskeleti oluşturulduğu gibi, İslamcı ve ayrılıkçı grupların da merkezi Almanya olmuştur. Yıllar 1960’ı geçtiğinde Türkiye Cumhuriyeti ilk defa 1960 yılında askeri darbelerinin ilki ile karşılaştığında taşlar siyasetçilerin dahi kabul edemeyeceği bir şekilde oynatılmak istenmiş olmalıdır. Edemeyeceği eylemi burada; suçlama amacı gütmemekle birlikte siyasetçi, çoğunlukla kişisel ve toplumsal ilişkilerde negatif anlamıyla kullanıldığı için bu şekilde kullanılmıştır.

Almanya Türklerin en eğitimsiz, en fakir kesimlerinin koşarcasına ülkeyi terk ettiği bir ülkeydi. Hemen hepsinin gerekli parayı toplayıp zengin olarak Türkiye’ye dönme hayali, öncelikle ev, arsa, nakit para birikimleri aynı zamanda onları mükemmel bir ava dönüştürdü. Birçok insan yabancı bir yere gittiğinde kendinden bir ses, nefes arar.  Bu son derece normaldir. Birlikte bir arada yaşama, birbirine tutunma mecburiyeti, örf adet ve dini değerleri unutmama isteği onları çeşitli yapılar şeklinde örgütlenmeye, dernekleşmeye itti. Türkiye’de dini cemaatlerin, dini grupların da bu dönemlerde hızlı bir büyümeye başlaması, çok farklı nedenlerden ötürü olabilir. Türkiye Cumhuriyeti devleti uzun bir zamandır ne yazık ki, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’daki, Alman işgali altındaki Yahudileri kurtarmak için kullandığı enerjiyi kullanmış, kullanabilmiş, kullanmak istemiş olsaydı, mükemmel bir dengeleri değiştirme kapasitesine sahip bir güç teşkil edebilirlerdi. Bu fırsat gerek yeşil kuşak projesinin türevleri projeler kaynaklı olsun, Avrupa’daki Türkiyeler Türkiye ve anavatan sevdası yerine birden çok ve birbirine rakip, dernek, vakıf tarafından paylaşılmışlardı. Almanya’da sadece Sünni gruplar Süleymancılar, Nurcular, Nakşibendiler, Kadiriler, Milli görüşçüler, Kürtler, burada adı zikredilmeyen Diyanet Vakfı olmak üzere paylaşılmışlardır. Hemen hemen neredeyse hiçbiri diğerinin camisine zorunlu kalmadığında girmez. Bir bakıma evrimleşme aşamasını tamamlayan grupların bazılarının Türkiye’deki devlet yapısını tehdit etmeleri tesadüf eseri olmasa gerek. Kaplanlar, Kürt ve Alevi grupların birçok protestosuna diğer gruplara baskı uyguladığı sıla bir süre sonra bazı grupların daha da kenetlenmesine neden olmuş, dini bilgisinin standardı sorgulanmayan, sorgulama imkânı olmayanların biat ettikleri ana merkez olmuştur. Bundan on yıl kadar önce Kaplancılar her ne kadar silaha sarılmasalar da kilisenin gölgesinden Türkiye’de hilafet ilan etme cüretine girişmişlerdi. Hatırlayınız…

Biz Türkler, Türkiyeliler Almanları sever ve çok takdir ederiz. Hatta onlara aşığızdır. Aşk ise aşık olunan kişideki hataların görülmesine engel olur. Aşk tecrübesi olmayan duygusallarda ise bu ölümcül etkilere sahip olabilir ve de oldu. Uzmanlar, birçok araştırmacı yazar Türkiye’deki en güçlü istihbarat servisinin Alman istihbarat servisi olduğu konusunda hemfikir. Dünyadaki modern istihbaratı kuran ve bu konuda en önemli otorite kabul edilen bir Almandır ve dünya üzerindeki hemen tüm Batı gizli servisleri bu prensipler çerçevesinde birleşmiş hatta söz konusu servislerin kurucuları da söz konusu Alman uzmanın öğrencileridir. Almanya’daki dini milli bölünmüşlüğe paralel bölünmüşlük aşağı yukarı benzer şekillerde Türkiye’de de devam etmektedir. Almanya’da ideal bölünme sebepleriyle Türkiye’deki akademisyenler ve uzmanlarca araştırma konusu olmalıdır. Belki bir gün Almanya’da tüm Türkiyeliler güçlü ve aynı Türkiye idealinde birleşebilir ve aynı camide namaz kılarlarsa veya aynı duygularla uyanırlarsa hem Türkiye’ye hem de kendilerine doğrudan dolaylı sınırsız faydası olacaktır. Türkiye’de en güçlü gizli servis Alman gizli servisidir iddiası doğruya yakın dahi olsa şüphesiz Alman gizli servisi Almanya’da Türkiye’dekinden son derece güçlü ve etkindir. Geçmiş yıllarda ihmal edilen Türk varlığı mutlak surette tek çatı altında toplanmalı, kaybedilen güvenler tekrar kazanılmalıdır. Tek camide tüm Sünniler namaz kılabilir. Hatta Anadolu Alevilerinin özü, kökü, kökeni de saf Türk’tür. Türklere, Türkiyelilere yapılam operasyonların denek olarak kullanıldıkları ve Türkiyelilere operasyonların odak merkezi Almanya'dır. Çünkü orada Türkiye mozaiği var. Daha mükemmel ve zengin bir mozaik ne Avrupa'da ne de dünyada başka bir ülkede yok. Sıradan Alman vatandaşı ile Türkler arasında sorun var demek yanlıştır. Neticede Almanya da esasında halen Amerikan işgalinde olan büyük! ülke...  

1’e 1 ilave edilirse 2 olur, 100 olur. 1, 1’den çıkarılırsa her halükarda 0 olur ve sıfır sadece biri olanların 1’ini 2, 10, 100, 1000 yapmak için işe yarar. Birleştirelim, ekleyelim, artıralım, azaltmayalım ki var olabilelim.

(1)    https://www.youtube.com/watch?v=pNqr58ta8iA

(2)    https://www.youtube.com/watch?v=MVxFcOrdTfE

(3)    https://tr.wikipedia.org/wiki/Holokost

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..