Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Güzel bir gelecek

Güzel bir gelecek
 

Kamyon İçinde Kamyon


Geçmiş Yazılardan İzler

Susurluk’tan sonra bu ülkede artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Daha güzel bir gelecek için bir dakika karanlık çığ gibi büyüyerek on milyonlarca iyinin gücünü kötülere gösterecek, onları karanlığın derinliğine gömecekti...

Bu beklenti gerçekleşti mi? Gelecekte tüm kara örtüler kalkabilir mi?

GÜZEL BİR GELECEK

İçinde yaşadığımız dünyada, ülkede, şehirde, evde yaşadıklarımızı niçin yeterince anlayamıyoruz?

Bir ayna olmadan göremediğimiz için mi, hızlı bir akışın içerisinde önemli ve önemsizi ayıramamaktan mı, kendini ve geleceğini etkileyen konularda nesnel ve önyargılardan uzak kalmanın güçlüğünden mi, bilmiyorum.

Anladıklarımızı da yeterince anlatamıyoruz.

Belki insanların yüzüne karşı konuşmanın güçlüğündendir. Söylediğiniz karşıdakinin hoşuna gitmiyorsa beklenmedik tepkilerle karşılaşabilirsiniz. Kimse eleştirilmekten hoşlanmaz, kimse sevdikleriyle ilgili olumsuzlukları duymayı sevmez, herkesin tepkisi de aynı olmaz. Kimi olgun, kimi küskün, kimi öfkeli yaklaşır. Hele güçlü birilerine söz sözlüyorsanız başınıza gelmedik kalmaz.

Bir de yaşadığınız ülkede neler olduğunu anlatmaya kalkarsanız bazı tepkilerle karşılaşmanız işten bile değildir. Ne yazık ki bunlar genellikle "Beyefendi, hanımefendi, söylediğiniz şu sözlere katılmıyorum, bakın böyle gerçekler de var" biçiminde olmaz. Nereden, nasıl bir darbe geleceğini kimse kestiremez.

Van Gogh'un, “Düşüncelerimle tuval arasındaki uçurum beni çılgına çeviriyor” gibi bir sözü vardı.

Susurluk'taki kamyon kazasından sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı söylenmişti. Daha güzel, daha özgür bir yaşama gerçekten yaklaştık mı? Yoksa özlediğimizle gözlediklerimiz arasındaki uçurum derinleşiyor mu?

Kentlerde belirli bir gelir düzeyini yakalayanlar iyi kötü yaşamlarını sürdürüyor. İşi olanlar, ya da işini uyduranlar ayakta kalmanın bir yolunu buluyorlar. Ama çizginin altında kalanların yaşamları iyi sürünebilmeye, yardımlara ve şansa bağlı kalıyor.

Politika insanların sorunlarını çözmek ve ülkeyi geliştirip herkesin daha iyi yaşamasını sağlamak için yapılmalı. Ama bu zor. Düşünmeyi ve planlamayı gerektiriyor. Gerçekten yeterli olan, eğitimli, işini bilen ve gizli gündem taşımadan yapacak nitelikli insanlardan yararlanmayı zorunlu kılıyor. Risk üstlenmeyi, sorunları gerçekten çözmek için doğru kararlar alıp doğru yatırımlar yapmayı, kendi ve kendine yakın olanların çıkarlarını değil, tüm toplumun çıkarlarını olabildiğince gözetmeyi gerektiriyor.

Bunu yapabilecek kapasiteye ulaşmak kolay olmayabilir. Ama hepsinden önce bunu gerçekten istemek, özgürlüğe, insana ve yaşama saygı temelinde bir araya gelebilmek gerek.

İnternet Türkiye'ye geldiğinde umutlanmıştım. Bunun paylaşmanın, olumluyu yüceltmenin, kötüyü herkese duyurup köşesine sıkıştırmanın etkin bir yolu olabileceğini düşünmüştüm. Tüm çabalara karşın pek de öyle olamıyor galiba. Daha çok bir dertleşme köşesine, ya da ağlama duvarına benziyor. Galiba henüz sanal olanla gerçek olan arasındaki dengeler tam oturmadığı için böyle. Bu tanımların yapılıp yeni bir dinamizm yaratılabilmesi içinse henüz epey zaman var gibi görünüyor.

Ama güzel bir gelecek olabilir. Umut hep vardır. Olmalı.


 

 
Toplam blog
: 72
: 274
Kayıt tarihi
: 08.01.12
 
 

1958 doğumlu. Mühendislik eğitimi aldı. Teknik alanda çalışırken kültürel konulara ilgisini sürdü..