Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '09

 
Kategori
Resim
 

Hale Asaf, kendi sürgününde bir kadın ressam

Hale Asaf, kendi sürgününde bir kadın ressam
 

HALE ASAF-oto portre


Bir şeye gönül vermek, bir anlamda onun tutsağı olmaktır. Aşk böyle bir şeydir. Aşıksanız gönüllü bir tutsaklık yaşıyorsunuz demektir. Sanat aşkı ise bir başka tutsaklık biçimidir. Siz farkında olmadan tüm hayatınızı kuşatıverir. Ama keyifli bir tutsaklıktır bu.

Kimi insanlar tehlikeli olsa da hayatın oylumlarında dolaşmayı severler. İşte Hale Asaf’ın yaşamına baktığımızda da yeteneğinin tutsağı bir kadınla karşılaşıyoruz. Oradan oraya savrulan, ama resmin çekiciliğinden kendini kurtaramayan bir kadın ressamdır o. Üstelik Osmanlı’nın son yılarında, Cumhuriyetin ise kuruluş yıllarında yaşamış bir kadın olduğunu düşününce, durumun ağırlığını ve Hale Asaf’ın cesaretini bir daha takdir etmek gerekir.

Bu cesaretin koşullarla çok ilgisi yoktur. Düşünsenize binlerce paşa çocuğu refah içinde, bulunduğu koşulların keyfini çıkarırken, aralarından bir tek Hale Asaf çıkıyor resimin peşinden giden. Bu tutkusu yüzünden sefil bir yaşam sürüp, sonrada kimsesizler mezarlığına gömülüyor. Hale Asaf’ı böyle cesaretli davranışının, ülkeden ülkeye savruluşunun itkisi, sanat-resim aşkından başka ne olabilir ki?

1905 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Hem varlıklı hem de kültürlü bir ailede yetişir. Baba tarafından Sadrazam Halil Hamid Paşanın torunudur. Anne tarafından Çerkez Mehmet Rasim Paşanın torunudur. Annesi Enise hanım ve babası Salih beyin gözdesi bir çocukluk dönemi geçirir.

Küçük yaşlardan itibaren İngilizce dersleri alan Hale Asaf, evdeki Rum hizmetçiden de günlük konuşmalar düzeyinde Rumca öğrenmişti. Dile karşı yatkınlığı vardır Hale Asaf’ın. Orta öğrenim için Notre Dame de Sion’a gönderilir. Burada da Fransızca öğrenir.

1919 yılında İtalya’da yaşayan teyzesi ressam Mihri Müşfik hanımın yanına ailesiyle birlikte gezmeye giden Hale Asaf, burada ressam teyzesi Mihri Müşfik hanımdan teknik resim dersleri alır. Algısı yüksek olan Hale Asaf, yetenekli olduğu resim konusunda epey yol kat eder. Bunun üzerine ailesi Paris’e göndererek ressam Namık İsmail’den resim dersleri aldırmaya başlar.

Teyzesi Mihri Müşfik ilk kadın ressamımızdır. (http://blog.milliyet.com.tr/Ilk_kadin_ressamimiz!____Mihri_Musfik/Blog/?BlogNo=211345) Yeğeni Hale Asaf’ın ressam olmasını hiç istemez. Vazgeçirmek için epey uğraşır. Hatta bir defasında yeğeni Hale Asaf’ı yirmili yaşlarını sürdüğü dönemlerde azarlamış, resimden vazgeçirmeye çalışmıştır. Mihri Hanım: “ Ben resim yaptım da ne oldu? Sanat karın doyurmuyor. Parasızım. Senelerce çalıştım, üstelik sıhhatimi kaybettim. Hele gözlerim hiç görmüyor.” diye yakınır.

Bir başka zaman yine yeğenini vazgeçirmeye çalışır. “…ben güzelim, başımın çaresine bakarım, sende o da yok. Bizim ailenin yegane özelliği, inadıdır. Ben her şeyde olduğu gibi sanat hayatım boyunca, inadımla yaşadım. Bugün, buna, bin kere pişmanım.”der. Ancak yeğenini resimden vazgeçirmekte başarılı olamaz.

16 yaşına geldiğinde Berlin Güzel Sanatlar Akademisi sınavlarını kazanarak Akademiye kaydoldu Hale Asaf. Burada Prof. Arthur Kampf’ın öğrencisi oldu. Aynı okulda bir Türk öğrenci daha vardır, Fikret Mualla. Akademide aynı atölyelerde eğitim aldılar. Hatta aralarında duygusal bir bağ gelişir. Fikret Mualla bir Türk kızının o çağda Avrupa’da sanat eğitimi almaya gelmesine hayranlık duyar. Ancak Fikret Mualla’nın kendisine olan duygularını tam anlamıyla yaşamasına izin vermez. Hale Asaf, bağlanmaktan korkar. (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=156617). Bu arada sürekli sağlık sorunlarıyla boğuşmaktadır.(1923)

Başarılı bir öğrencilik dönemi geçirirken, sağlık sorunları arttı Hale Asaf’ın. Zaten çocukluğundan beri devam eden sağlık sorunları hiç rahat bırakmıyordu; bir de maddi olanaksızlıklar eklenince okulu yarım bırakıp, 1924 yılında yurda döndü. Ancak onun için resimden uzak kalmak olanaksızdı. Hemen aynı yıl Sanayi-i Nefise Mektebine (Güzel Sanatlar Akademisine) kaydoldu. Burada İbrahim Çallı ve Feyhaman Duran’ın öğrencisi oldu. Yeteneğiyle hocalarının dikkatini çeken bir öğrenciydi. Yaptığı resimler hem teknik olarak hem de kendine özgü yorumuyla dikkat çekiciydi.1925 yılında Maarif Vekaletinden burs kazanarak Almanya’ya gitti. Münih’te Lovis Corinth’in öğrencisi oldu.

En çok portre yapmayı sever Hale Asaf. Oto portre ve Bursa peyzajları dikkat çekici güzellikteydi. Çevresinden takdir görüyordu. Bunun üzerine1926 da Galatasaray sergileri adı altında portre resimlerini sergiledi.

Resim teknikleri anlamında Avrupa'da neler yapıldığını yakından takip ediyordu. Yeni açılımları merak eden Hale Asaf, sürekli Avrupa kentlerine giderek çağdaş resimlerden haberdar oluyordu. Bu teknikleri öğrenmek için dersler alıyordu.1927'de Paris’e gitti. Akademie de la Grande Chaumiere kaydolarak, Andre Lhote’un öğrencisi oldu.

Hale Asaf 1928'de ülkeye döndü. Bursa Necatibey Kız Sanat Enstitüsünde Fransızca öğretmenliği yaptı. Bir süre sonra İstanbul’a dönerek hocası Namık İsmail'in yardımcısı olarak Güzel Sanatlarda çalışmaya başlar.

Hale Asaf’ın da aralarında bulunduğu Şeref Akdik, Cevat Dereli, Turgut Zaim, Avni Çelebi, Zeki Kocamemi ve bir grup ressam yaptıkları resimleri Avrupa sanat akımlarının Türkiye’deki uzantısı olduğunu dile getiriyorlardı. İlk büyük resim sergilerini Ankara’da bir grup ressam arkadaşıyla beraber "1. Genç Ressamlar Sergisi" adı altında açtılar. Burada 6 tablosu sergilendi. H. Asaf’la birlikte diğer ressamlar 1929 yılında da Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliğinin kurucuları arasında yer aldı. Böylece modern resmin temellerini atmış oldular.

Çağdaşı olan pek çok ressam klasik resim ve empresyonist çalışmalar yaparken, Hale Asaf kübist çalışmalar yapmıştır. Çağdaş Avrupa resmine paralel çalışmalardır bunlar. Özellikle oto portre, portre ve natürmortlarda sıklıkla bu kübist akımın etkilerini görürüz.

Hale Asaf kendini geliştirmek için sürekli çabalayan bir ressamdı. Paris’te kaldığı dönemlerde ressam- heykeltıraş A. Giacometti, F. Leger, G. Chirico gibi Avrupa çağdaş sanatının temsilcileri olan entelektüellerle sanat sohbetleri yapardı.

1931 sağlık problemleri için yeniden Paris’e gider. Bu defa gözünden ameliyat olacaktır. Sağlık sorunlarıyla boğuşurken İtalyan edebiyatçı Antonio Aniante ile tanıştı. Birbirlerine ilgi duydular. A. Aniente Paris’te kalmasını istedi. Hale Asaf da kabul etti.

A. Aniante Avrupa gençlik kütüphanesi müdürlüğünü yapmaktadır. Sınırlı bir geliri vardır. Önce bir otel odasına yerleştiler. Daha sonra Hale Asaf’ta aynı galeride çalışmaya başlar. Maddi durumları biraz daha iyileşir. Küçük bir daireye taşınırlar. Aniente, Mussolini aleyhine yazdığı kitaplar yüzünden yasaklı yazar ilan edilmiştir. Bu arada 1934 yılında galeri de kapanır. Sıkıntılı günler geçirirler. Maddi olanaksızlıklar hat safhadadır. Bu dönemde Hale Asaf Arnavutluk kralı Zogo’nun bir portresini yapıp, kendisine gönderir. Birkaç ay sonra 5000 franklık bir çek ile övgü dolu bir mektup gelir. Bu sürpriz gelişme onları oldukça rahatlatır.

31 mayıs 1938, hastanede sağlık problemleriyle boğuştuğu bir gündü. Acılarını, sorunlarını unutmanın en kolay yoluydu resim yapmak. Boş bir kağıda çiçekler çizdi, üzerinde uçuşan kuşlar yaptı. Bunların arasına da bir kadın ve çocuk resmi yaptı. Üstünde de kadına doğru uzanan bir el. Belkide ömrünün sonunda tüm beklentileri bir yardım eliydi, bu ölüm bile olsa onun için yardımdı artık. Bu son yaptığı resimdir Hale Asaf’ın.

Yaptığı valizler dolusu resimlerden çok azı günümüze ulaşmıştır Hale Asaf’ın. Ölümünden sonra büyük bir kısmı Aniente’de kalan resimlerin akıbeti belirsizdir. Aniante’nin bir arkadaşına emanet olarak bıraktığı içi resimlerle dolu valiz, 2. dünya savaşı yıllarında kaybolur. Kendine kalan resimlerden bir kısmını Türk koleksiyonerlere satar. Bugün ortada olan resimler de bunlardan ibarettir.

İşte kayıp bir hayattan bize kalanlar. Çoğu kaybolmuş resimler ve içimizde hüzünlü bir burukluk bırakan yaşam öyküsü…

KAYNAKLAR:

Sanat yazıları -M.Zahit Büyükişleyen

Wikipedia

 
Toplam blog
: 36
: 9117
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

İzmirliyim. İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi mezunuyum. Serbest çalışan diş hekimiyim. M..