Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '07

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Hamurumuzu yoğuranlara...

Hamurumuzu yoğuranlara...
 

İkisi de güzel insanlardı.

Kimlerden mi bahsediyorum ?
Akrabam olan iki öğretmenden.

Çocukluğumda, okula gitmeden önce bana okulu sevdiren ama aynı zamanda öğretmene saygı duymayı öğreten halam ve eniştem, dünya tatlısı insanlardı.

Hayalimde canlanan çocukluk anılarımda onları güleç yüzlü, tatlı dilli, şefkatli olarak hatırlarım ama çok saygı duyduğumu, hafiften korkup çekindiğimi de anımsarım.

Bu nasıl bir duygudur ki hem çok seversiniz hem de bir yanlış yaparsam belki beni sevmekten vazgeçerler diye için için korkarsınız?

Ne zaman bize gelseler veya ne zaman biz onlara gitsek hareketlerime, sözlerime olağanüstü dikkat ettiğim gelir aklıma, aynı zamanda yanlarında olmaya, orada kalmaya can attığım da…

İstanbul İdealtepe’de kocaman bahçesi olan güzel bir evleri vardı.

Bahçelerindeki taflanlar o kadar güzel dikilmişti ki küçük bir çocuk için eşi bulunmaz bir oyun alanıydı adeta...

Zira taflanların dikilme biçimi labirenti andırıyordu.

Dolaşırken dikkat etmeniz, hangi yolu takip edeceğinize iyi karar vermeniz gerekirdi.

Taflanların içinde yürürken hem mis gibi çam ağaçlarının kokusunu duyardınız hem taflanların sıklığında doğru yolu bulmak için düşünmeniz gerekirdi.

Elbette o zamanlar bunun bir labirent olduğunu , labirentin de ne demek olduğunu bilmiyordum aslında.

Başlangıçtan çıkışı bulana dek geçen sürede kaybolacağım korkusunu duyar, sanki hiç bilinmeyen bir ülkede geziniyormuşum gibime gelir, çıkış noktasına vardığımdaysa sanki çok büyük bir işi başarmışım duygusunu hissederdim.

Ne işe yaradığı hakkında da en ufak bir fikrim yoktu ama o taflanların dehlizlerinde kaybolmak ve sonra çıkış yolunu bulup, halamın bir köşesinde oturduğu, çiçekler içindeki balkonunun merdivenlerine ulaşmak bana anlatılmaz bir keyif verirdi.

Her seferinde dünyayı yeniden keşfediyorum sanırdım.

Balkon, mis gibi kokan ve bir eşini başka yerlerde görmediğim çeşitli çiçeklerde dolu olduğu için dünyanın en güzel ve en özel balkonu gibi gelirdi bana.

O devirde evlerde pek olmayan özel hasır koltuklara oturup, ikram edilen limonata ve keki yerken halamı dinlemek bambaşka bir zevkti.
Halam dünyanın en güzel kadını gibi görünürdü gözüme. Bir an önce büyüsem de onun sınıfında öğrenci olsam diye hayal kurardım.

Rasim enişteme ise hem saygı duyardım hem de çok çekinirdim.

Görünüşü çelik gibi sertti ama sohbete başladı mı Onu dinlerken kendimden geçerdim. Kendine özgü ses tonu, konulara hakimiyeti, derin bilgisi, insanın içine işleyen bakışları bugün bile aklımdadır.

Evlerinin tavana kadar kitaplarla dolu olan odasına girmek, oradaki kitap kokusunu ciğerime çekmek de en büyük zevklerimden biriydi. Hayran hayran bakardım dizili kitaplara.

Kim bilir, ilkokula başlama yaşıma kadar geçen sürede, bir an önce büyümeyi, okula gidip okumayı, yazmayı öğrenmeyi belki de bu kitaplara duyduğum hayranlık yüzünden çok istemişimdir…

Halam ilkokul öğretmeniydi. Eniştem ise Lise.

Benim yaşımda olup da yolu İstanbul Haydarpaşa Lisesinden geçmiş olanlar eniştemi muhakkak hatırlayacaklardır.

Zira eniştem Haydarpaşa Lisesinde görev yaparken ona bir isim takmıştı öğrencileri.
Çok çekindikleri bu öğretmene "RAMSES" diyorlardı.

Halbuki o çok korktukları, çekindikleri, derste titiz olan, öğrencilerinin konuları iyi öğrenmeleri için asla taviz vermeyen, çelik bakışlı bu insanın, iş dünyasından uzaktaki dünyası ve iç dünyası nasıl da bambaşkaydı…
Bunu bilebilselerdi eminim Ona bu ismi takmazlardı…

Kendisine "Ramses" dendiğini bilirdi ama bildiğini öğrencilerine asla belli etmezdi.
Aile sohbetlerinde bunu anlatırken attığı keyifli kahkahalar hâlâ kulağımda sanki.

Şimdi ne halam, ne de eniştem var. İkisi de çoktan Hakkın rahmetine kavuştular.

Ama şu bir gerçek ki çocukluğumda bana kazandırdıkları okuma, öğrenme sevgisiyle, öğretmenlere olan saygım, muhabbetim hiç bitmedi.

Bu güzel insanlara Allah’tan rahmet dilerken, Onların bana sevdirdiği o kutsal mesleğin değerli mensuplarının "Öğretmenler günü"nü kutluyorum…

Öğretmen demek sadece kitaplardaki bilgileri bizlere öğreten insan demek değil…
İstiyorum ki bu özel insanlar senede bir gün değil her gün anımsansın ve değerleri bilinsin.

Sözü öğretmenler için söylenmiş birkaç sözle bağlayalım.

"Öğretmen bir sanatkârdır, yarının temelini o attığı gibi, değerli kişilik hamuruna da biçim verir."

"Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir. "(Eflatun)

"Dünyada her şeye kıymet biçilebilir. Ama öğretmenin eserine kıymet biçilemez. "(Socrates)

Gerek emekliye ayrılmış, gerekse görevde olan tüm öğretmenlerimize en içten sevgi ve saygılarımla...

 
Toplam blog
: 79
: 1982
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Salyangozları bilirsiniz... Onları görmeseniz bile geçtikleri yerde bıraktıkları izlerden anlarsı..