Hatip Dicle olayı, sadece yargı hatası mıdır? (1)

Söylediğimiz şu.. 

ABD, BOP planı çerçevesinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 22 ülkenin haritasını değiştirmek istiyor. 

Bu planın amacı, küçültülmüş ve güçsüzleştirilmiş ülkeleri kendi çıkarlarına ve bölgedeki hegemonyasına karşı koyamayacak hale getirmek. 

Bahane ne?. 

Bu ülkelere “demokrasiyi ve özgürlükleri” getirmek. 

Bu ülkelerde kendilerine en büyük destek ve yardım kimlerden gelir?. Yerli işbirlikçilerden ve Eşbaşkanlardan. 

Yaklaşık bir yıldır, bu haritası değiştirilmek istenen 22 ülkenin bazılarındaki olayları görüyoruz. 

Mısır, Libya, Tunus, Suriye, İran, Bahreyn, Türkiye, Irak vs.vs... Özellikle Irak bu planın Türkiye ayağı için özel bir önemde olduğundan oradaki tezgahın tarihi daha eski. 

Bu ülkelere “demokrasiyi ve özgürlükleri” getirmek için neler yapıldığı malumunuz. ABD’nin getirmek istediği “demokrasinin” ilk örneğini Irak’ta gördük. Irak şu anda fiilen üçe bölünmüş durumda ve senelerdir Iraklı kadınlar, ABD’li askerler tarafından tecavüze uğruyor. Öldürülüyor. 

Mısır’da Mübarek gitti, getirilmek istenen “Özgürlük ve Demokrasi” için Mısır’lı Generaller devreye sokuldu. Generaller nasıl özgürlük getirecekse?. 

İşte Libya bölünmek üzere. ABD destekli İngiliz ve Fransız ajanlarının “oluşturması” beklenilen “demokrasi ve özgürlükleri” orada da bekliyoruz, göreceğiz. 

Suriye’de yine halka rağmen, en azından halkın çoğunluğunun desteklediği Esat rejimine rağmen getirilmek istenen “demokrasiyi” bekliyoruz, göreceğiz. 

Lafı uzatmayalım. Türkiye’ye gelelim. 

ABD’nin ve Pensilvanya’daki ajanının, bu ajanın Türkiye’deki muridlerinin BOP ve Kuzey Afrika projelerinin gerçekleşmesi için yıllardır sabırla sürdürdükleri mücadele sonrası gelinen noktaya bakalım. 

Artık düğmeye basılmıştır. Türkiye’nin bölünmesi diğer 21 ülkeye örnek ve ibret olacak bir şekilde gerçekleştirilecektir. (ben yine de başaramayacaklarını düşünsem de) 

2011 seçimlerinin ülkemiz için hayati önemde olduğu (kimi düşüncelere göre farklı hallerde de olsa) biliniyordu. 

Biraz karışık mı oldu?. Açıklayayım. 

1. Ülkenin üniter yapısı, Kürt ve Türk halklarının kardeşliği, Demokrasi ve özgürlüklerden yana olanlar içinde hayati önemdeydi bu seçimler. 

2. ABD ve projeleri içinde hayati önemdeydi. 

1. gruptakiler için hayati önemdeydi, gittiler sandığa oylarını verdiler. Demokrasi anlayışlarına göre ellerinden gelen buydu (şimdilik) onu yaptılar. 

2. Gruptakilere göre hayati önemdeydi, çünkü bu seçimlerde AKP en az 367 ile gelecek ve bölünme AKP’nin dizayn ettiği yeni Anayasa ile daha “kansız ve sorunsuz” halledilecekti. Fakat evdeki hesabın çarşıya uymadığını gören ABD ve yerli işbirlikçileri, her türlü numaranın tutmadığını ve en çok korktukları ve en uyanık halk olarak bildikleri halkımız nezdinde Ulusalcı Cephenin hala ayakta olduğunu gördüler ve B Planını devreye soktular. 

Bu plana göre; 

a) Öncelikle ülkemiz kargaşa ve kaos ortamına sürüklenmeli. 

b) Bu ortamın yaratılması için haklı ve geçerli bir mazaret üretilmeli. 

c) Bu kargaşa ve kaos ortamından bunalan, bıkan halkımızın büyük çoğunluğunun “Yeter artık, bıktık bu Kürt’lerden verelimde kurtulalım” diyecek hale getirilmeleri. Ki son zamanlarda yandaş basın ve satılmış kalemlerden bu veya buna benzer bir çözümün yolunu açacak yorumları okuyoruz, görüyoruz. 

Bu bağlamda AKP’nin Eşbaşkanlık görevi olan 22. ülke olmamızın yolunun açılması da gerçekleşmiş olacak. 

İşte bu B Planının en can alıcı noktası Hatip Dicle olayı ve hapisteki diğer KCK’lı milletvekilleridir. Haberal, Balbay ve Alan’ın bırakılmamaları da bu plan içersinde bu planı hazırlayanların kamufle olmak istemesi, "Adaletin kestiği parmak acımaz" düşüncesinin yerleştirilmesi ve "haklılık payı" telaşlarıdır. 

“Hatip Dicle Olayı, sadece yargı hatasımıdır?” diye kısaca adlandırdığımız bu kumpasa ilişkin yazımıza devam edeceğiz. 

Saygılar.. 

26.06.2011