Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '13

 
Kategori
Eğitim
 

Hayat uzun, herşeyi öğrenebiliriz; ama bunu niye yapalım ki; bilmemiz gereken şeylerin sınırı olmalı

Hayat uzun, herşeyi öğrenebiliriz; ama bunu niye yapalım ki; bilmemiz gereken şeylerin sınırı olmalı
 

Beynimiz niye böyle sonsuz bilgileri alacak kapasitede ki? Ne kadar yanlış. Hâşâ yaratan eleştirilmez ama ben bunda bir hikmet görmüyorum. Elin yapacağı belli, dilin yapacağı belli, gözümüz şu kadar görüyor, kulağımız şu kadar işitiyor ve üstelik bize de bu kadar gerekli ve yeterli iken beynimiz maşallah mega işlemci. Allahül azim senin kulunun kapasitesi ne ki beynini öyle geniş yarattın? Ayı Kazım’ın sepet kafasına uzay bilgisayarı taksan nolur.  Sevgili yaradanım bunların hayatı ne ki öyle beynelmilel, evrensel, mega piksel düşünme yetisi veriyorsun. Konuşsa dinlemezsin, dinlesen anlamazsın. Hikmetinden tek işaret var, o da bazılarının adı Hikmet.

Hayatta neleri bilmemiz gerektiği konusunda bir ölçü yok. İşimize yarayacak şeyleri öğrenmeliyiz deniyor ama Grönland dağlarında yetişen nebileyimben ağacının meyvesi de işimize yarar; onu da öğrenmeli miyiz? Bu konuda sorun görmeyen akademik platformlar insanların eline durmadan ansiklopedi tutuşturuyorlar.

Bilgili ve kültürlü olmanın insanı değerli kıldığı tartışılır. Cankurtaran yokuşunun cühelası nerede kravatlı görse üstat deyip önünde eğiliyor olabilir ama ben ne bilenden ne de bilmeyenden pek etkilenmiyorum. Biliyorum ki üstat bildiği için değil, cühela bilmediği için böyle.

Çok bilmek, çok öğrenmek, her şeyi bilmek, bilgisini görgüsünü artırmak, okuyup yazmak, kendini geliştirmek… Bütün bunlar yüzyıllar boyu insanlığa adeta Tanrısal buyruk gibi sunulan hayatın ve dünyanın en önemli değerleri. Okumaktan daha önemli bir şey yok. Okumuş adam daha değerli. Bütün olumsuzlukların nedeni cehalete bağlanıyor. Dünyanın bu hale gelmesinde okuyan insanların hiç hatası yok. Dünyayı cahiller batırdı, okumuşlar kurtardı. Yani böyle bir anlayış var. E siz okumayı öğrenmeyi böylesine kutsarsanız adam kıçındaki kılın bile kerametini merak eder.

İnsanlar her söyleneni yapıyorlar mı? Madem öyle okuma/öğrenme konusunda neden böyle bir salgın var? Yani salgın dediysek kimsenin okuduğu, öğrendiği yok da moda gibi yalakalık karışımı okumayı öne çıkarma var. Bir adamın elinde kitap varsa otomatikman iyi adam oluyor. Okumak hayatın olmazsa olmazı. Tamam, bilmemiz gerekenleri zaten öğreneceğiz; ama bu işin böyle hayat memat meselesi yapılması bana doğru gibi gelmiyor. Cahil de öldürüyor, okumuş da. Ama biri baltayla öldürüyor, diğeri silahla. Yani okumanın kötülükleri önlediği ispat edilmemiş ki. Okumak kötülükleri önler dediğiniz zaman şu soruya da cevap vermeniz lazım: Neden dünya savaşlarını başlatanların hepsi okumuş?

Okumanın/öğrenmenin iyiliği kötülüğü bir yana ne kadar okuyacağımız ya da öğreneceğimiz konusunda bir ölçü bir sınır olmadığı için hayatımızın üçte bir muhabbeti okumak, bilgi, kültür üzerine. Neyi bilmemiz gerektiği ya da neleri öğreneceğimiz akademik platformlarda konuşulup tartışılmalı. Neden her şeyi öğrenmemiz gerekiyor (ya da daha iyi olur) öğreneceğimiz şeylerin bir sınırı olsun.

Prof okumayı öğebilir, öğrenmenin faziletlerinden bahsedebilir; çünkü okumak onun mesleği, ekmeğini okumakla kazanıyor. Sen Arif’in dükkânında kaynakçısın her şeyi öğrenip de ne yapacaksın? Okumak ve öğrenmek konusunda ciddi bir abartı var. Ama aslında ortada okunan ve öğrenilen fazla bir şey yok, sadece muhabbeti yapılıyor. Bitli sakallı filozof artıkları, dedebabalar, mirim enteller ve bilumum hoca-üstat takımının yüzyıllardır kutsamasıyla okuma o hale geldi ki TC devletinin sumen altı 3000 maşlı memur kıyağı ile okullar-üniversiteler en popüler ekmek kapısı oldu. Okuyanlar her çağda bir eli balda, bir eli yağda. Fakat işte yanlış yolda bu kadar gidilir, düşünce iflas etti, okuyanlar aç.Aslıunda okumayı bu kadar abartarak övenleri aç bırakacaksın.

Bunlar bir yana ama hani biz okuyan, yazan, düşünen, öğrenmek isteyen, öğrenmeye ihtiyacı olan insanlar ne kadar okuyacağız, ne kadar öğreneceğiz, neleri öğreneceğiz? Okumak iyi, okumak iyi… Tembellik vadilerinde Dickens ciltleri üretimsiz insanları doyurmuyor. Artı bu abartılı okuma/öğrenme manyaklığı bizi sanki hayattan da koparıyor. Okuyup hayal kuruyoruz, çocuklarımıza umut çorbası yediriyoruz. Bir insanın yaşadığı bu hayatta öğrenmesi gereken şeyler nedir? Neyi öğrenmemiz gerektiğini biliyorsak fazlası için niye uğraşıyoruz? (Bu arada söyleyeyim fazla mal göz çıkarır) Dağarcığınıza koyduğunuz bilgiler sanıyor musunuz sizi rahatsız etmeden dursun. Türkiye’de 1000 doğumda 35 çocuk doğum sırasında ölüyor. Bu bilgi sizi rahatsız etmeden beyninizde durabilir mi?Öğrendiği bilgiler aslında vicdanlı insanları hasta eder.

Kerim Korkut diyor ki: Bir insan sadece yapmak istediklerini öğrenecek ve öğrendiklerini yapacak. Ben çok kitap okudum, gezdim, gördüm, herşeyi öğrendim; bilgili ve kültürlü bir insanım; ama asgari ücretli bir işçiyim. Bana göre sen hiçbir şey değilsin.  Öğrendiklerin hayatını değiştirmemişse ya da değiştiremiyorsa sen bilgi hamalı, kültür eşeğisin.

Ne kadar okuması, gezip araştırması ve neleri öğrenmesi gerektiği kişiye bildirilmelidir. Balıkçıysanız sadece balık tutmayı öğreneceksiniz. Esas işiniz dışında öğrendikleriniz esas işinize konsantre olmanızı engeller. On parmağında on hüner, hiç gerekli değil;  biz bir parmağında adam gibi bir hüner istiyoruz.

Unutma, Kerim Korkut’u anladığın gün hayatın değişecek.

 

 

 

  

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..