Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '10

 
Kategori
Deneme
 

Hayata inat gülümse 2 ( Roman)

Kuşların cıvıltısı şen şarkılar gibi ortalığı kaplamıştı. Yatağın içinde gözlerini yarım aralamış olan Buse, mutluktan gülümsüyordu. Mis gibi etrafa dolan çiçek kokularıyla beraber, şakıyan kuş sesleri, her yere dolmuştu.

Buse, dün ki konserde o kadar oynamıştı ki hala üzerinden onun yorgunluğunu atamamıştı. Yatağından zıplayarak yerinden kalktı ve ne yapacağını bilmez küçük çocuklar gibi bir süre bir sağa bir sola gidip geldi. Babası koltuğunda oturmuş bir yandan gazete okuyor bir yandan da kızını gözlük altından süzüyordu. Buse, bir müddet sonra babasının karşısındaki koltuğa oturdu. Dikkatle gazete okuyan babasına baktı. Buse’de her kız gibi babasına âşık bir çocuktu. Sedat Bey, uzun boylu, şakaklarına karlar düşmüş, sert bakışlı ama sevecen biriydi. Gözleri bu seferde annesine takılmıştı. Annesinin masayı toplamasını izliyordu, yavaşça mutfağa giden annesinin üzerinde de baharın verdiği bir yorgunluk vardı. Koltuktan miskin bir şekilde kalktıktan sonra yavaş adımlarla odasında gitti. Yarın ki yazılısı için arkadaşı Yağmur’u bekliyordu. Yatağa uzanıp bir süre dergilere baktı. Balkonun kapısı açıktı, içeriye usulca rüzgâr giriyordu. Yere uzanan perde ise rüzgârla birlikte dans ediyordu. Odasının duvarlarını, yağlı boya resimlerle süslemişti. Resim yapmayı çok seviyor ve boş vakitlerini resim yaparak değerlendiriyordu. Dergileri karıştırmaya devam ederken kapının zili sessizliği bozmuştu. Yatağından sıçrayarak kapıya doğru koşmaya başladı. Kapıdaki Yağmur’du, Buse ona sarılarak içeri aldı. Neşeli bir şekilde Yağmur’un koluna girmiş konuşuyordu.

— Yağmur, dün gece rahat uyuyabildin mi? Benim sabah katlığımda her yerim ağrıyordu. Konserde o kadar oynadım ki eee bir o kadar da yol yürüdük bu yüzden bütün vücudum hamladı. Senin yüzünden de belli sende benim kadar yorgunsun. Hadi hemen odama gidelim, orada daha rahat konuşuruz.

Buse odasının kapısını yavaşça kapadı ve radyoda her zaman dinlediği bir frekansı ayarladı. Yağmur, arkası dönük bir şekilde pencereden dışarıya bakıyor, etrafı seyrediyordu. Buse, arkadaşının bu sessizliğinden moralinin bozuk olduğunu anlamıştı. Yağmur’un yanına geldiğinde yanaklarından süzülen gözyaşlarını gördü. Yağmur, Buse’ye doğru döndü ona derin derin baktı, arkadaşından destek almak istercesine sarıldı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Buse ise son derece üzgündü ona destek olduğunu göstermek için onunla konuşuyor bir yandan da sırtını sıvazlıyordu.

— Yağmur, anlat bana, ne oldu?

Yatağın üzerinde yan yana oturmuşlar ve birbirlerine doğru dönmüşlerdi. Yağmur’un başı eğikti ve devamlı yere bakıyordu. Buse bir eliyle arkadaşının elini tutuyor diğer eliyle de yanağından süzülen gözyaşlarını siliyordu. Yağmur, içini çekerek konuşmaya başladı.

— Annem ve babam yine kavga ettiler, onların böyle kavga etmesine dayanamıyorum. Biliyorsun, babam, annemi öldüresiye dövüyor, bazen gözü, bizi bile görmüyor. Akşam yine zül zurna gelmiş, annemi kanlar içinde dövdü ve evden çıkıp dışarı gitti. Zavallı annem, öylece yerde yattı, hemen yanına koştum sarıldım ona. Sonra yavaşça yerinden kaldırdım, yüzünü yıkadık. Şişen yerlerine buz koyduk, yüzü çok fena şişmişti. Her yeri mosmor oldu, canım annemin yüzü aklıma geldikçe deli olacağım. Sabaha kadar annem, kardeşim korku ve acıyla ağladık. Babam alkol aldıkça hepimizi dövüyor, zavallı kardeşim ise korkudan bir yerlere sıkışıp kalıyordu. Annemin çalışıp ona baktığı yetmediği gibi benimde okuldan ayrılıp çalışmamı istiyor. Ben okulumdan ayrılırsam yaşayamam Buse, yaşayamam… Anlıyor musun, ölürüm… İki arkadaş birbirine sarılıp saatlerce ağlamıştı.

Yağmur, uzun boylu, lüle saçları omzuna dökülmüş, yeşil gözlü çok güzel bir kızdı. Okulda da kızlar arasında birinciliği kimseye bırakmıyordu. Tek ideali ilerde avukat olup annesini, zalim babasından kurtarmaktı.

 
Toplam blog
: 23
: 1205
Kayıt tarihi
: 30.04.09
 
 

Gündemi takip eden ve yazmayı seven birisiyim...  ..