Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '17

 
Kategori
Deneme
 

Her Birimiz Kendi Matruşkalarımızın İçindeyiz

Her Birimiz Kendi Matruşkalarımızın İçindeyiz
 

Her birimiz matruşkalar kuşanmış canlarız.


Nasıl ki, her ipekböceği kendi kozasının içindeyse, biz insanlar da her birimiz kendi matruşkalarımızın içindeyiz.

Yaşadığımız yıllar boyunca edindiğimiz inançlara, alışkanlıklara, korkulara, arzulara, bilgi ve becerilerle başka şeylere bağlı olarak bizim içine saklanmış olduğumuz matruşkalara yenileri ekleniyor.

Bize ulaşmaya çalışanlar o bebekleri birer birer açmak, onları öğrenmek ve bir sonrakine el uzatmak durumunda kalıyor. Yani yaşımız ilerledikçe, ömrümüz uzadıkça matruşkalarımız genellikle artıyor.

Elbette bu hiç eksilen matruşkamız olmuyor demek değil. Kimilerimiz ipekböceğinin örüp içine saklandığı kozalar gibi edinip içine girdiği matruşkalardan kurtulmayı, onları azaltmayı da hem biliyor, hem beceriyor.

Durun bakalım, şimdi siz Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Özellikle Rusya'dan dünyaya yayılan, tahtadan yapılmış iç içe bebeklerden oluşan süs eşyası” ile aramızda nasıl bir bağ olabilir ki diye sormaya mı başladınız?

Söyleyeyim.

Hepimiz biliyoruz ki, her bir insan çok genel anlamda birbirinin benzeri fiziksel ve fiziksel olmayan özellikler taşısa da ötekilerden farklıdır. Her bir insan kelimenin tam anlamıyla ayrı bir âlemdir.

Diğer insanlarla ilk karşılaştığımızda doğrudan doğruya onların fiziksel görünüşleriyle ve kılık kıyafetleriyle yüzleşiriz. Boylarını, kilolarını, ten renklerini ve diğer göz önündeki fiziksel özellikleri ile giydiklerini öğreniriz.

Onların bu görünüşleri bizim farklı dünyalarımızda belli ölçüler içinde farklı algılanır. Birimizin hoşuna giden ötekininkine gitmez, Birimize ilginç / komik / önemli vs gelen ötekine gelmez. Bu başka bir ayrıntı ve konumuzun dışında.

O yeni tanışılanlarla birlikte oldukça, yakınlık derecemiz arttıkça, ona güven verdikçe, ilgili olduğumuzu belli ettikçe ve tabii ustaca onun anlatmadıklarını, hatta anlatmaktan kaçındıklarını, gereksiz gördüklerini anlatmasını sağladıkça kendisinin duygularıyla, düşünceleriyle, alışkanlıklarıyla, inançlarıyla daha iyi tanımaya başlarız ki, bu sayılanların her biri gerçekte açılmayı bekleyen birer matruşkadır.

Çoğu insanın bütün matruşkalarını açmak mümkün olmaz. O bir birey olarak tıpkı sizin, bizim yaptığımız gibi kimi şeyleri hep kendinde tutmayı, dışarıya göstermemeyi yeğler.

Yani bir yere kadar gelir, oradan öteye geçemeyiz. Aslında çoğu zaman geçmemiz de gerekmez.

Onu açabildiğimiz matruşkalar ölçüsünde tanırız. O da bizi açabildiği bizim matruşkalar kadar tanır.

Dünyaya geldiğimiz gün her şeyimizle saf, temiz ve matruşkasız iken gün geçtikçe büyürüz. Büyür ve matruşkalar kuşanırız.

İnançlarımız olur, meraklarımız olur, alışkanlıklarımız olur. Göstermediğimiz yaralarımız, hazinelerimiz olur.

Matruşkalarımız çoğalır, azalır.

Ama onlarla birlikte yaşarız.

Evde, sokakta, işyerinde hep onlarla var oluruz.

Matruşkalarımızı açtığımız ölçüde doğru biliniriz. Matruşkalarını çözdüğümüz ölçüde doğru tanırız.

Şimdi dilerseniz bu düşünceler içinde bakın çevrenize, işyerinize, sokaktaki, caddedeki kalabalığa.

Her birimiz matruşkalar kuşanmış canlarız.

 

10.11.2017

17:47

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..