Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Her siyasetçinin okuması gereken kitap

Her siyasetçinin okuması gereken kitap
 

Dünyada ve Türkiye'de geçmiş dönemle ilgili siyasi hafızamızı tazeleyecek özel bir çalışma!


Siyasete vatandaş olarak oylarımızla ancak üç-beş yılda bir katkıda bulunuyoruz. Üç-beş yılda bir verilen oylarla ne kadar demokrasi olunacağını tahmin etmek de çok zor olmaz. Yine gündemde seçim varken sizlere Dr. Erol Çankaya'nın "İktidar Bu Kapağn Altındadır" isimli kitabından söz etmek istiyorum. Kitap 'gösteri demokrasisinde siyasal reklamcılık' alanındaki çalışması ile iletişim alanında önemli bir boşluğu doldurmuş, kapsamlı bir araştırma... Dünyada ve Türkiye'de geçmiş dönemle ilgili siyasi hafızamızı tazeleyecek, aslında biraz da hafızalarda yanlış kalmış kirleri de temizleyecek özel bir çalışma... 

Ekşi Sözlük'te "Tüm siyasetçilerin okuması gerekir tabii ki ama özellikle Deniz Baykal'a burdan selam ederim" şeklinde bir yorum yer alsa da siyasette yer alanların, yeni siyasete gireceklerin ve siyasete yön veren "seçmen vatandaş" olarak herkesin okuması gereken bir kitaptan söz ediyorum. 

Propagandadan siyasal reklamcılığa siyasal iletişimin evrimini ele alan kitap, pek çok kavramı irdelerken Türkiye ve dünyadan çarpıcı örneklerle siyasal reklam tarihine ışık tutuyor. İktidarların elinde kimi zaman güçlü kimi zaman tehlikeli bir silah olabilen iletişim araçlarının demokrasiyle ilişkisini sorguluyor. İktidarların reklam yolculuğunu dört ana başlıkta ele alan "İktidar Bu Kapağın Altındadır", Türkiye’nin yakın tarihine de farklı açılardan bakma ve anlama olanağını sağlıyor. Uzun yıllar metin yazarlığının yanı sıra üniversitelerde siyasal iletişim alanında dersler veren Erol Çankaya’nın kitabı, aynı zamanda zengin bir arşiv çalışması... 

Dr. Erol Çankaya’nın “İktidar Bu Kapağın Altındadır” adlı çalışması, gerçek anlamda bir siyasal reklamcılık el kitabı. Boyut Yayınlarından çıkan 487 sayfalık kitapta, tarih boyunca propagandanın siyasal reklamcılık şekline nasıl dönüştüğü ele alınıyor. 

Kitapta “Propaganda Sanatı” "ABD deneyimi", "Avrupa'da siyasal reklamcılık", "Türkiye'de siyasal reklamcılık" ve "Reklam kültürü ve siyasal söylem" ana başlıkları altında çeşitli konular irdeleniyor. Giriş bölümünde Propagandanın doğuşu, gelişimi ve propaganda sanatının 20. yüzyıldaki evrimi anlatılırken modern kitle toplumunda kitle manipülasyonu sorunu da irdeleniyor. 

Siyasal reklamcılığın beşiği kabul edilen ABD’deki uygulamalar ve seçim kampanyaları, 1950’lerden 2002’ye örnekleriyle sergilenirken, özelikle 1960’larla birlikte televizyonun siyasal iletişim ve demokrasi kültürüne etkileri inceleniyor. Avrupa’da siyasal reklamcılık konusu da İngiltere ve Fransa’daki seçim savaşları bağlamında ele alınıyor. "İngiltere: Majestelerinin hizmetinde" bölümünde İngiltere’deki seçim savaşları ve Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi arasındaki mücadele kampanyalardan örneklerle yansıtılırken Fransa’daki gelişimi ve Mitterand-Seguela işbirliğinin sonuçları irdeleniyor. 

Dr. Erol Çankaya’nın hacimli araştırmasında hiç şüphesiz Türkiye’deki kitle manipülasyonu ve 1946’da başlayan çok partili siyasal yaşamda tanık olunan propaganda ve siyasal reklamcılık uygulamaları ağırlıklı bir yer tutuyor. DP’nin ünlü 'Yeter! Söz Milletindir!’ sloganlı kampanyasından bu yana Türkiye’de siyasal iletişim süreci, 1970’lerden günümüze, siyasal parti ve reklam ajansı beraberlikleri, siyasal kampanyaların başarı ve başarısızlık nedenleri, siyasal sistem ve demokratik kültüre etkileri araştırılıyor. Bu bağlamda siyasal katılım ve demokrasi, birey-yurttaşları geriye iterek bir figüran konumuna, siyasal süreçlerin dışına iten sistem ve iletişim araçları sorunu irdeleniyor. Sol partilere bile hakim olduğu görülen 'lider kültürü'nün kaynakları, televizyonun etkileri, kamuoyu ve seçim özgürlüğü gibi kavramlar irdeleniyor. 

Siyasal demokrasiyi korumanın yolunun, siyasal katılımı, seçimlerden seçime oy vermeyle sınırlı tutmamak olduğunu söyleyen Dr. Erol Çankaya, gerçek demokrasiyi korumanın yolunun, bir eylem olarak etkin katılımı mümkün kılabilmek ve bunu -partilerden sendikalara, yerel örgütlerden tüm demokratik kitle örgütlerine- toplumun bütün katmanlarına ve kentlerden köylere kadar yayabilmekten geçtiği tespitini yapıyor. Erol Çankaya’nın şu saptamasının altını çizelim: “Siyaset soyut sorunların tartışıldığı bir etkinlik alanı, bizzat aktör olması gereken seçmen yurttaşların seyirci/figüran olduğu bir oyun alanı olmaktan çıkacak; halkın, "führer"lere muhtaç olmadan - aktör olduğu gerçek bir forum niteliğini kazanacaktır.” 

Doğan Hızlan, Hürriyet Gazetesi'ndeki yazısında, Turgut Özal'ın seçim kampanyasındaki kalemleriyle ilgili bölümün dikkatini çektiğini belirterek kitaptaki şu satırları ekliyor; 

"...Özal'ın ekrandan halka uzattığı, sözlerinin altını çizdiği, nokta koyduğu kalem, bu işlevleri kadar, prestij niteliğiyle de önemlidir. Özal'ın elindeki Cross, herhangi bir kalem değildir; o dönem Türkiye'sinde 'executive' kesimin, yönetici elitin statü simgelerinin başlıcaları arasında yer almaktadır." 

 
Toplam blog
: 64
: 968
Kayıt tarihi
: 28.10.07
 
 

Mülkiye İşletme mezunuyum ve aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Maliye Bömlümünde doktora öğrencis..