Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '14

 
Kategori
Blog
 

İdare, kalite kontrolü ile öne çıkaracağı yazılarımızı, Milliyet'te yayınlayamaz mı?

İdare, kalite kontrolü ile öne çıkaracağı yazılarımızı, Milliyet'te yayınlayamaz mı?
 

İzmir'de yaşayan arkadaşımız Cengiz Keskiner'ın suluboyası


         Eee,  durup dururken bir yorum almak, güzel bir şey. Mesela misafirliğe gitmişsiniz. Kolonya dökerler,  kağıtlar içinde şeker tutarlar. Israrla bir daha şeker almamız üstelenir. Kırmaz alırsınız. Ve bu  size duyulan sevgi olarak algılarsınız bu şeker alışverişinizi ve de mutlanırsınız. Sevgili Kurşunkalem, yazınız öyle etki yaptı bende.

         Kurduğunuz cümlelere bakarak bundan bunu çıkardım. Biraz da kıtlığa girdik yorum hususunda. Neydi eski yorumlar. Yaza yaza bitiremezdik cevapları. Bu gün değişik bir gün benim için. Yorum gözüküyor kutucuğumda, Açıncaya, görünceye kadar eliniz titriyor bayağı. Acaba kimden? Acaba ne demiş? İyi mi kötü mü demiş diye. Neredeyse yorum görebilmek için, gündüzleyin de fener yakacağız Diyojen gibi. ( Ay laflarım uzadıkça uzadı. Dur ben bu yorumu, BLOG hanesine taşıyayım. Olsun bir BLOG yazısı. Sağ olasın

         Kurşunkalem, denilen arkadaşımız, “vesile oldun “ valla. İşte böyle böyle. Size teşekkür ederim. Eğlence gecelerini görsel işlememi öne çıkararak beni methediyorsunuz. Mutlandım doğrusu.)

Editorya için şimdiye kadar çok laflar edindi. Hiçbiri, bizim hiç birimizle muhatap olmadı. Polemiğe girmek istemiyorlar. Onların kökeni gazetecilik. Blog uğruna gazeteciliklerini ayağa mı düşürsünler. Neyse.

         Esas demek istediğim, okunma oranlarına paralel olarak, yorumlar da düştü. Yorumlar, mumla aranır hale geldi. Bu niye böyle oldu? Bir kırıklıklar manzumesi yaşandı blogdaş’lar arasında.  İdarenin ketum davranması, cevap alınamaması cevap bulamaması, insanları başka kanallara itti. Şu Facebook, traj düşürdü bütün seksiyonlarda. Milliyet Blog, hata mı etti acaba oraya bağlanmakla.

        Face’e bir resim koyuyorsun, uçup gidiyor. Ara ki bulasın. Blog öyle mi ya. Silinmedikçe yıllardır aynı yerinde duruyor.

         Milliyet Blog, dünyada 3 ncü sırada. Birincisi Amerika, İngiltere ve Türkiye’de Milliyet ve Hürriyet böyle sıralanıyor okuyucu kitlesinin büyüklüğü itibariyle. Az-buz şey değil bu.

        Dokuz yıldır yazan var. İçlerinde istikrarlı yazanlar çok az. Dokuz yıl önce ilk yazısı çıkmış birinin. Sonra bir de geçen yıl yazmış.  Hepsi bu. On binleri geçtik. Bir yerde on bin yazar olur mu? Olmaz. Ama idare, kimin ne olduğunu biliyor artık. Başta tek seçici gibi, baş blogger var. Hiç değişmedi. O da kendisinden istenileni on kat daha fazlalaştırıp, ketumiyetini koruyor ve bu ketumiyet de blogcular arasında sürtüşmeye sebep oluyor. Bir blog, bu yüzden uzun ömürlü. Fre vermeden bu günlere geldi.

         Bilmiyoruz. El frenini ne zaman çekeriz. Bakarsınız idaremiz, kalite kontrolüne başlar. Dişe dokunan yazı yazdın mı, tutar ödül verir. (Bültenlerde bu işi yapıyor) Günün, ayın öne çıkan yazılarını öne çıkarır. Neden olmasın sanki? İçlerinden önemli gördüğünü, gazetelerinde yayınlar. Onları onore eder. Eder oğlu eder. Daha neler olur neler.

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..