Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Futbol
 

İktidarın Futbolu'nda Davul ve Tokmak

İktidarın Futbolu'nda Davul ve Tokmak
 

Trabzon’un eniştesiyim. Eşim Trabzon’lu. Trabzonspor’u da Trabzon’u da çok iyi bilirim. Yetmişindeki dedeler, hatta nineler Trabzonspor’un ilk 11’ini her dönemde iyi bilirler. Trabzon’da herkes bir teknik direktördür. İyi oynayan, oynamayan futbolcuları, alınıp satılması gereken futbolcuları, hatta teknik direktörün takımı nasıl oynatması gerektiğini bile bilirler. Hakemlerin sözümona Trabzonspor’u nasıl sattığını (!...) da bilirler. 1974’lerdeki İstanbul dükalığına baş kaldıran Trabzonspor, halkıyla bütünleşmiştir. Üst üste gelen 3 yıllık şampiyonluk, renkli basının 3 büyüklerine dördüncüsünü zorunlu olarak ekletmiştir. En son şampiyonluk 1983-1984 futbol sezonunda yaşanmış olsa bile, Trabzonspor halâ 4 büyükler içindedir.

Trabzon’da iki önemli olgu vardır. Birincisi din, ikincisi futboldur. Dikkat buyurunuz spor değil, sadece futbol yani Trabzonspor.

Kentte Trabzonspor’un maçı varsa, bilin ki o zaman hayat durmuştur. Herkes bu maçın sonucunu bekler.

Trabzon kentinin siyasi olarak muhafazakâr olan yapısı, dinî değerlerin çok ön planda olmasındandır. Trabzonspor’lu olmak da bir tür siyasi tavırdır.

Üç büyük hoparlöre eşlik eden diğer cılız seslerden sıyrılmış, yirmibeş yıldır şampiyon olamasa bile artık kendisi de dördüncü büyük hoparlör olarak renkli basında yerini almıştır. Ama İstanbul’un büyüklerine karşı basında yeterli olarak yer alamadıklarını da her zaman dile getirmektedirler. Ezilen ve horlanan Anadolu takımlarının sözcülüğünü her devirde yapmaktadırlar.

Sermayenin takımlarına karşı, emeğin takımı olmayı her zaman ön planda tutmuşlardır. Futbolda bir Anadolu devrimi yapmışlar, taşranın kaderine razı takımlarının bir başkaldırı sözcülüğünü ele almışlardır. Zaman zaman da taşra takımlarıyla birlikte hareket etmiş ve ses getirmişlerdir.

Trabzon’luların Trabzonspor ile gösterdikleri bu siyasi tavır, ülkeyi yöneten siyasilerin gözünden hiç kaçmamıştır. Trabzon’dan alınacak her oy, Trabzonspor’dan geçmektedir. Bu yüzden, futbola ve Trabzonspor’a gösterilecek ilgi ve destek, kendilerine oy olarak geri döner. Bunu çok iyi bilirler.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın taa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde büyük ihaleler alan Albayrak Holding’in patronlarından Nuri Albayrak’ın 18 Aralık 2005’de Trabzonspor Başkanlığı’na seçtirilmesi tesadüf değildir.

28 Mart 2004 yerel seçimlerinde iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Trabzon’da oy kaybetmiştir. Oysa 2002 yılındaki genel seçimlerde Trabzon halkı AKP’ye oy vermiştir. Ama şimdi pişmandırlar.

Neden?

Sebebi gayet açıktır:

2003-2004 futbol sezonundaki (hani derbi dedikleri) ilk önemli maç 15 Ağustos 2003’de Trabzon’da Avni Aker Stadyumu’nda Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında oynanmıştır. Maçı Fenerbahçe 1-0 kazanmıştır ama televizyonlarda gösterilen Büşra adlı bir kız çocuğunun, çıkan olaylar nedeniyle başından aldığı yaralanma sahnesi, babasının çocuğuna sarılıp olayların içinden koruyarak kaçırması gözlerimizin önünden hiç çıkmamıştır. Başı kan içinde ve ağlayarak babasına sarılan küçük kız çocuğu, herkesin yüreklerini dağlamıştır.

Takımları 1-0 yenik oynayan Trabzonspor’lu taraftarlar, maç sırasında takımlarını centilmence destekleseler bile, renkli basın amigo yazarlarına göre olayların çıkma sebebi Trabzonspor’lu taraftarlardır.

“Oysa olayları gazetelerin maçtan önce ‘tehlikeli’ bulduğu Trabzonspor taraftarları değil, stada alınan Fenerbahçe taraftarları çıkarmıştı” (Kılıç, Ecevit., Politik Goller, Güncel Yayıncılık, sayfa: 78, İstanbul, 2006).

Fatura hemen Trabzonspor’a kesilmiştir, ama Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu böyle dememiştir. Fenerbahçe’ye bir maç saha kapatma cezası vermiştir. Hemen devreye Fenerbahçe’li olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan girmiştir:

“Fenerbahçe, misafir takımdı, verilen ceza fazla” diyen Başbakan’ın sözlerini talimat kabul eden ve AKP’nin desteğiyle Futbol Federasyonu Başkanı seçilen Levent Bıçakçı hemen gerekeni yapmıştır. Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’nca da Fenerbahçe’nin bu cezası kaldırılmıştır.

İşte Trabzon halkı bu olayı hiç unutmamıştır, 2002 genel seçimlerinde AKP’ye oy verdiği halde, 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde AKP’ye oy vermemiş, Belediye Başkanlığı’nı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Atay Aktuğ’a kaptırmıştır.

Atay Aktuğ ise bir zamanlar; Türkiye’nin ender yetiştirdiği onurlu ve demokrasi aşığı, siyaset, devlet ve bilim adamı rahmetli Erdal İnönü’nün Genel Başkanlığı’nı yaptığı Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) üyesiydi. Ilımlı bir insandı, dürüsttü.

Fenerbahçe’nin bir maçlık saha kapatma cezasının kaldırılması üzerine, o zaman kulüp Başkanı olan Özkan Sümer, “kulübümün hakkını koruyamadım” diyerek istifa etmiştir. Trabzonspor, Başbakan’ı karşısına almış bir kulüp hüviyetine bürününce, Özkan Sümer’den boşalan Başkanlık koltuğuna tam 10 ay süreyle hiç kimse aday olmamıştır. “Olamadı” desek daha doğru olur. Çünkü hiç kimse bir zamanlar İstanbulspor Başkanı olan ve daha sonra şirketlerine el konulan Cem Uzan’ın durumuna düşmek istememiştir.

Trabzonspor Kulübü’nün Başkan seçmek için aldığı Kongre kararı tam 10 ay sonra 26 Ekim 2004’de yapılmıştır. Trabzon halkının sevdiği Atay Aktuğ Başkan seçilmiştir. “Seçtirildi” desek de ayıp olmaz herhalde. Çünkü gelişmeleri ve siyasi baskıyı daha fazla dillendirmenin anlamı yok. Madem Trabzon halkı Atay Aktuğ’u seviyor, madem oy almak için damardan girmek lazım, o zaman karşı partiden bile olsa Atay Aktuğ Trabzonspor Başkanı olmalıdır.

Başkan da olmuştur. Ancak futbolcuları Gökdeniz Karadeniz’in, “iddaa” oyunundaki şike söylentilerinin gerçeğe dönüşerek ve de futbolcu Gökdeniz Karadeniz’in “pişmanım” diyerek itiraf etmesinden sonra, önce 10 ay, daha sonra da bu cezasının 6 aya indirilmesi ile sonlanan olaydan sonra Başkan Atay Aktuğ’un ömrü de sonlanmıştır. 18 Aralık 2005’de yapılan Trabzonspor Kongresi’nde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın desteklediği ve kendisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde önemli ihaleleri alan Albayraklar Holding’in patronlarından Nuri Albayrak, Trabzonspor Kulübü Başkanı seçilmiştir.

Seçildi mi, seçtirildi mi?

Bunu açık açık yazmanın bir anlamı var mı sizce?

Trabzon halkı, takımından memnun olmadığı için ve Trabzonspor’un şampiyon olamamasından dolayı, hele de Trabzonspor’un hakemler tarafından hakkının yenilmesine engel olamayan Nuri Albayrak’ı da silmiştir. Zaten AKP de Albayrak’ı gözden çıkarmıştır. Yeni Başkan arayışları ve adaylar bir bir çıkmaktadır.

Yeni Başkan, seçilecek mi, seçtirilecek mi?

Bir yerlerden icazet ve olur almadan, alınmadan ve vermeden Başkan olunur mu?

Yukarıda anlatılan sadece küçük bir örnek. Daha niceleri var. Hele Futbol Federasyonu Başkanlığı seçimlerinde neler dönüyor neler? Hiç bilenimiz var mı? Biliyorsak dile getirenimiz var mı?

Devlet elini hiçbir zaman sporun üzerinden, hele de futboldan hiçbir zaman çekmemiştir. “Bu iktidara kadar, böylesini görmemiştik” sözlerini her devirde söylemişizdir. “Bir sonraki iktidarda da yine aynı sözleri söyleyecek miyiz” diye hep bekleriz.

Ey siyaset, ey futbol.

Sen nelere muktedirsin?

Davul sahibi olmak ne güzeldir. Hele bir de tokmak elde olursa.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..