Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '07

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

İktisat ve psikoloji (Eko-psike II)

İktisat ve psikoloji (Eko-psike II)
 

David Ricardo ( 1772 - 1823 )


Gerçek İhtiyaçlar ve Yanılsamalar Üzerine Değinmeler (2)
 

Başlangıçta daha kısa olmasını planladığım bu makale maalesef konunun genişliği ve derinliği sebebiyle ikinci bir yazının daha gerekliliğini ortaya çıkarttı.Fakat İktisat-psikoloji ilişkisi bağlamında biraz ayrıntılı olarak söz edemeden geçemeyeceğimiz bir düşünür daha var. O da, eski önselci ve tümdengelimli mantığın yerine, deneysel ve tümevarımlı bir mantığın konmasının yolunu açan, ”Denemeler” i ve “Novum Organum” adlı eserleri ile meşhur İngiliz filozof, yazar ve hukukçusu Francis Bacon’dur (1561-1626). Ona göre “…doğaya boyun eğmeden ona hükmedemeyiz…” İnsanı ”doğanın yorumcusu” durumuna getirecek olan deneyleme, sabır ve ölçüyle yapılmalıdır. Her türlü idola ya ya da yanılmaya açık bulunan duyulur deneylerimizi sıkı bir denetimden geçirmeliyiz. Bacon’a göre insan aklı “saf” değil, bazı “idol”lerden kaynaklanan yanılsamalar ile malul. Burada dört çeşit “idol”den bahsedilmekte;

-İdola Tribus, Soy idolleri (idol of the tribe) : İnsan soyunun kendini dünyanın merkezinde görmesiyle, çevresindeki her şeyi kendisiyle ilgiliymiş, kendisine yönelikmiş gibi yorumlamasıyla ilgili yanılsamalardır. Örneğin deprem veya sel gibi doğal afetlerin yıkıcı sonuçlarının tanrıtanımazlığın cezası olarak yorumlanması durumunda olduğu gibi.

-İdola specus, Mağara idolleri ( idols of the den ) : Binlerce yıllık davranış biçimi ve alışkanlıkların birikimli bir tortusu olarak aklımızın önyargılarıdır. Her insanda kendi kişisel özelliklerine bağlı olarak değişiklikler gösterebilir. Acele karar vermek, kolay genellemelere gitmek, dikkatsizlik gibi psikolojik özellikler bunların örneklerindendir.

-İdola theatri, Tiyatro idolleri ( idols of the theatre) : Öğretisel önyargı ve yanılgılardır. Bu tür yanılgılar çoğunlukla belirli dini inançlara veya felsefi sistemlere bağlılık nedeniyle doğarlar.

-İdola fori, Toplumsal idoller (idols of the social):Bacon’un silkip atılmasının en güç olduğunu söylediği bu tür yanılsanmalar, insan ilişkilerinden kaynaklanıyorlar. Dil ve dilin içerdiği kavramların düşünce yapıları üzerindeki etkileri, bu tür yanılgıların en önemlileri olarak belirtilmektedir.(Değerli iktisatçı Prof. Ayşe Buğra bu “idol”ü “Çarşı idolleri(İdols of the market place) olarak tanımlamaktadır. Uzmanı olduğu “Piyasa-toplum-devlet ilişkileri” bağlamında “piyasa”ya tanıdığı özel ve kritik önem nedeniyle olsa gerek. İ. E.K.).

Yazının ilk bölümü için bkz.:  http://blog.milliyet.com.tr/iktisat-ve-psikoloji--1-/Blog/?BlogNo=82309  

Bacon’a göre amprizm tüm bu yanılsamalardan arınarak gerçek hakkında bilimsel bilgiye ulaşmanın temel yoludur. Yani insan, yanılsama ve önyargılara değil, duyularıyla algıladıklarına güvenerek, duyduğu, gördüğü şeylerden hareketle, bunlardan sürekli bir şekilde, derece derece yükselen önermeler çıkararak gerçeği anlamaya çalışmalıdır.

Başta çizdiğimiz sınırlar bağlamında İngiliz klasik iktisat okulu’nun diğer önemli düşünürlerinden, Örneğin; fayda, haz ve özgürlük kavramlarını ele alırken birey kadar toplumu ve toplumun ağırlığı kadar da bireyi göz önünde bulunduran çok güç bir uyum ve denge arayışının ip uçlarını veren J.Stuart Mill’den (1806-1873), malların bir fiyatı olduğu gibi emeğin de bir fiyatı olduğunu açıklayan, “mukayeseli üstünlükler teorisi”ni ortaya atan David Ricardo’dan(1772-1823), fakir halk kesimlerine yapılan kamusal yardımlara karşı çıkışı ile sempatik gelmese de nüfus artışı ile kaynakların durumu konusunda getirdiği dramatik açıklama ile Thomas Robert Malthus’ dan (1766-1834) ve “mahreçler yasası “ile ünlü marjinal fayda teorisine çok yaklaşan, girişimci ile kapitalist arasındaki farkı ilk olarak ortaya koyan Jean Baptiste Say’dan (1767-1832) da bu şekilde kısaca bahsetmek de fayda var. Aslında klasik iktisat okulunun biri J.B.Say ve Bastiat tarafından temsil edilen ve "iyimser"diye nitelenen, diğeri ise Malthus ve Ricardo'nun temsil ettiği bu işleyişin halk sınıflarını sefil bir yaşama sürükleyeceği kaygısını taşıyan "kötümser"diye tanımlanabilecek iki akım halinde geliştiğini de bu vesile ile belirtmeliyiz.

Klasik okul dışında, Klasik liberal iktisatçıları "insanın maddi refahı"nı sağlayacak yerde, bir servetler bilimi kurmakla suçlayan Sismondi'nin "eleştirici okul"unu da zikretmek gerekir. İktisadi düşüncenin XIX.yy.sonundan, Keynesci devrime kadar geçtiği evrim, piyasaya egemen olmaya çalışan önemli üretim gruplarının ortaya çıkıp gelişmesiyle birlikte iktisat biliminin yöntemleri de temel değişikliklere uğrar. Bu dönemde çeşitli okullar ortaya çıkar. Bunlar arasında ağırlığını duyuranlar, sosyal hristiyanlık, Marksçılık, tarihçi okul, marjinalistler ve yeni klasiklerdir.Tüm bu okul ve yaklaşımlara hakkıyla yer verebilmek takdir edersiniz ki bu yazının sınırlarını çok aşan bir durum olacaktır.Konumuz ile ilgili yaklaşımları açısından Emile Durkheim ile birlikte ayrı ve bağımsız bir bilim olarak Sosyoloji’nin kurucularından sayılan, Protestan ahlakı ile kapitalizm arasındaki tüm sorunları bir nakış ustası titizliği, bir çilingir ustası mahareti ile çözerek kapitalizmin önündeki etik bariyerleri birer, birer indiren Marx Weber’ den (1864-1920) de söz açmamız ise haliyle mümkün olamadı.

Sınırlarını daraltmakta güçlük çektiğim bu makalede Radikal Politik İktisat Birliği'nden (Union for Radical Political Economics, URPE ) bahsetmeden geçemeyiz.1970'lerin başlarında başlayan, ortalarında hızlanan, büyümenin yeniden tehlikeye girmesi, stagflasyon, petrol krizi gibi derin iktisadi sorunlar, ekonominin artık denetimden çıktığı izlenimiyle iktisadi düşüncenin klasik şemalarının iyiden iyiye tartışılır olduğu yeni bir dönemi gündeme getirmiştir.Yeni Amerikan solundan üreyen ve 60'ların sonlarında Vietnam savaşı'nın siyasi çalkantıları sırasında ortaya çıkan ve güçlü marksist esintiler taşıyan bu hareket, P.A.Baran, P.M.Sweezy, J.K.Galbraith ve H.Marcuse'ün çalışmalarına esin kaynağı olmuştur.Radikal ekonomi, kendisini herşeyden önce bir tür "anti ekonomi" olarak nitelimiş ve sözkonusu iktisatçılar, "geleneksel", "burjuva" ya da "yeni klasik" iktisadın sözde bilimsel niteliği, aşırı kantitatif metod düşkünlüğü, mesleki kapalılığı, gerçek insan-toplum ihtiyaçlarından uzak oluşu ve ardında bir ideoloji gizlemesi gibi temel eleştirilerde bulunarak onunla bağlarını kesip atma yoluna gitmişlerdir.Bu akım, iktisat biliminin yeniden politik iktisat olması yani üretim ilişkilerinin doğrudan incelenmesine dayanan eylemci bir sosyal bilim durumuna gelmesi gerektiğini düşünüyordu.Sosyal ağırlıklı diğer bilim dalları arasındaki sinerjik araştırmalardan yana idiler ve kuram ile uygulamanın ayrılmasına, yabancılaşmasına karşı duruş sergilemişlerdir.Radikal iktisatçılar, kapitalizmi, en başta da Amerikan kapitalizmini sosyal maliyetler, iktisadi büyümeye eşlik eden savurganlık, çevre kirlenmesi ve tahribatı , ırkçı, cinsiyetçi, aşırı milliyetçi tutumlar, iktidarın yapısı, gelir ve servet dağılımındaki uçurum, yabancılaşma, sömürü ve emperyalizm gibi en can alıcı noktalarından eleştirerek vurmuşlardır.Bu bağlamda merkeziyetçiolmayan bir iktisadi planlamaya başvurulması temel önerileri arasında yer almaktaydı.

Radikal iktisadın karşı kutbunda ise 1960'lı yıllarda ortaya çıkan ve 1974 bunalımı ile etkinliğini artırarak diğer ülkelerce de tanınma, yayılma ve uygulama olanağı bulan, ortodoks Keynesciliğe karşı bir tepki hareketi mahiyetinde güçlenen "Yeni iktisatçılar" akımı yer almaktadır.Özellikle M.Friedman önderliğindeki Chicago Okulu, Virginia Okulu ( James Buchanan, Gordon Tullock), Fransız yeni iktisatçıları (H.Lapage, Pascal Salin) ve Los Angeles okulu (Arthur Laffer) hep bu kapsam içinde yer almaktadırlar.Martin Feldstein 'ın öncülüğündeki "pragmatik akım" ve ve devrimci olduklarını öne süren Friedrich von Hayek'den esinlenen "özgürlükçüler"(Libertaryenler) ise topluca üç temel-alt akımdan oluşan "yeni iktisatçılar akımı"nın diğer iki ayağını oluşturmaktadırlar.Bu üç dala ayrımış yeni akım, iktisadı, insan etkinliğinin en temel ve çeşitli alanlarına (Örneğin evlenme, suçluluk gibi ) uygulanması olanaklı gerçek bir bilim saymaktadırlar.Görüldüğü gibi iktisat derken iş, birey ve sosyal psikoloji ile birebir ilgili evlenme ve suçluluk vb. gibi ortak konu alanlarına gelip dayanmakta.

Görüldüğü üzere, iktisat-psikoloji ilişkisi gibi derin ve geniş bir ilişki alanı bağlamında söze girip kısa değinmelerle de olsa bir eskrimci kıvraklığı ile işin içinden sıyrılabilmek pek de olanaklı değilmiş.Fakat sanırım yine de hepimizin zaman, zaman zihnimizi yoran bazı gözlem, düşünce ve davranışlarımıza da bir ölçüde açıklama getirmeye çalıştık.

Tüm dünya genelinde, reklâm harcamaları yoluyla devasa medya endüstrisini besleyen bilinçli “İdol” (Yanılsama) fetişizmi bu bağlamda bir yönüyle ayrı bir yazı konusudur. Diğer taraftan ise, bu alandaki bilimsel yeni gelişmeler; özellikle de 2002 Nobel İktisat Ödülü’nü Vernon L. Smith ile paylaşan Prof. Daniel Kahneman ın “Beklenti teorisi”ni kuran iki deneysel psikologdan biri oluşu, keza 2005 Nobel iktisat Ödülü’nü Robert J. Aumann ile birlikte paylaşan Prof. Thomas C. Schelling in bireylerin psikolojik tutumları, bireyleri teşvik eden hususlar ve karşılıklı etkileşimleri ile sosyal tercihler ve olaylar arasındaki ilişkileri irdeleyen yaklaşımları, ayrıca İktisat Nobel’ inde sürekli gözde bir konu olan Oyun teorisi nin içerdiği psikolojik tercih öncelikleri, bu alanda yukarıda değindiğim eksikleri de içerecek şekilde ayrı bir ek yazının daha konusunu oluşturabilecek zenginlikte görünmektedir.

Günümüzdeki konumunu hep birlikte yaşayarak bildiğimiz insanın bu esrarengiz sayılabilecek fakat büyük bir ölçüde de kendi suçu olan öğrenilmiş çaresizliği içerisinde iktisat biliminin yeni süreçlerle geçireceği evrimin bazı ipuçlarını da yakalayabilme olanağı sunabilmek bu yazının başlangıçta düşünülen mütavizi sınırlarını hiç kuşkusuz çok aşan bir iddia olacaktır. Ama bu yeni alana bir isim gerekiyorsa önerim 'Ekopsike'dir.

İ.Ersin KABAOĞLU,

25 / Aralık / 2007

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..