Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İmdattt*

İmdattt*
 

İşte bu!.. Çok mu zor "tanımak"


Biber!!! Bildiğiniz biber. Böyle dedim ama aklınıza ne geldi bilemem. Ve sinirim tepemdeyken de aklınıza ne geldiğini hiç mi hiç bilemem! Dolmalık, çarliston, toz biber, pul biber… hatta beni bir daha çileden çıkarırcasına çile biberi bile aklınıza gelmiş olabilir. Ne geldiyse geldi de benim başıma gelen sizin başınıza geldi mi acaba?.. Eve geldiniz, baktınız ki hiç biber kalmamış, oysa canınız şöyle karışık kızartma çekmişti, hani bol domates soslu ve de üzerine ezilmiş kese yoğurtlu, ille de sarımsaklı. İşte bir akşamüzeri bu duygularla dolabımı açtığımda baktım ki birkaç tane biber kalmış. Tam o anda zil çalıverince nasıl sevindim bilemezsiniz. Servis için kapıcımızın geleceğini unutmuşum. Çünkü genellikle alışverişlerimi kendim yapar, darda kalırsam ona söylerim hatta “akşamüzeri zile basmasa mı” diye düşündüğüm bile olmuştur. Ama bu kez Hızır gibi yetişmişti. Hemen biber istediğimi söyledim ve “Uzun, yeşil biberlerden, çarliston olmasın ama.” dedim. Ve gele gele ne geldi dersiniz? Çarlistonnnn. İster istemez baktım uzattığı poşete, “Bu değildi” dedim, “değiştireyim” dedi hemen ama değer mi koskoca adamı sırf biraz daha tombiş ve açık renkli biber geldi diye yormak, yapmadım tabi. Aradan birkaç hafta geçti ki yine aynı durumdayım, biberim bitmiş. Yok bu sefer kızartma yapmayacağım ama gerekli işte, tekrar istedim ama bu kez dayanamayıp, sadece “çarliston değil” demekle yetinmeyip, aklıma gelen başıma gelmesin diye, evde kalanlardan, tabi ki kendimin aldığı biberlerden birini gösterdim. Bu yüzden yarım saat sonra zil çalıp da poşeti uzattığında bakmadım bile. Ama ya sonra? Baktım veee aklıma gelmeyen başıma geldi yine çarliston! O kadar sinirlendim ki anlatamam. Gittim evladın odasına, sinirim tepemde “nasıl olur bu, nasıl olur, o kadar biberi de gösterdim” deyip anlatıyorum, o bir şey anlamadan bakıyor ki anlayınca da bişi demedi. Ne de olsa dizisini seyrediyordu. Neyse, yapacak bişi yok!.. Ve üçüncüsünde de bütün tembihlerime rağmen çarliston gelince artık ona biber ısmarlamaya tövbe ettim ama neden böyle olduğunu bir türlü aklım almıyor çünkü son derece “normal” bir adam. Ama bu üçüncüsünden sonra iş edindim ve alış veriş yaptığı manava gittim ve öğrendim. Kapıcımız sadece “biber” diyormuş, onlar da çarliston veriyormuş, iyi mi? Oysa siparişleri alırken elindeki minik kağıda her seferinde ciddi ciddi not alıyordu. Ve böylece ben istediğim biberi aldırtamadan kilolarca(!) biber tükettim iyi mi?

Ve tatil dönüşü bütün bu yaşadıklarımı unutup, tekrar biber ısmarlama gafletinde bulundum. Niye gaflet olsun değil mi, dolmalık biber değil, evdeki yeşil biberi de göstermiştim herhalde istediğim biber gelirdi artık ama yine de “çarliston değil” demeden edemedim ve gelen pakete yine bakmadan aldım. İnanılmaz ama gerçek, yine istediğim biber değil. Evet yeşil olmasına yeşil, uzun olmasına uzun, çarliston olmamasına çarliston değil ama yine de istediğim değil!!! Değil, değil, değil!!! İnce, uzun, yeşil ama acı mı acı olan biberler var ya işte ondan. Bu kez manava özellikle uğramam gerekmedi çünkü kapıcımız da artık, benim her zaman uğrayıp alışveriş yaptığım ve “Güzel bayan”, “Güzel manavım” diyecek kadar ahbap olduğumuz manavdan yapıyor alışverişleri ve belki istediğim biberlerden yoktur diye göz attım ki, aaaa vardı. Biri bir köşede öbürü iki kasa yanında altta. Anlattım olanı ve Bahriyem manavım, “Sıkma canını, biberi senin istediğini söylesin, biz veririz” dedi. İşte bu akşamüzeri, kapıcımıza, bu güvenle sipariş verdim. Yarın kendim de alabilirdim ama sanırım şeytan dürttü, ısmarladım işte! Ve kendimden emin bir şekilde “Geçen gün aldığın biberlerden olmayacak, sen manava git benim istediğimi söyle yeter.” dedim. Dedim ve sonunda biber geldiiii. Baktım mı poşete? HAYIR!.. Peki biber istediğim biber mi; HAYIR, çarliston mu HAYIR, bir öncekinden mi, HAYIR, dolmalık mı, HAYIR!.. Eeee? Dolmalıkla sivri biber arası bir çeşit biber işte; çakma biber. Ne dolma olur ne salataya doğranır, eh okuması yanlış gelmez elbet bişi yapılır ama!!! Ama bu kadar mı olur??? Yarın ilk işim manavım Bahriyeme saygılarımı(!) sunup, sonra da tezgahlardaki bütün biber çeşitlerinden alıp geleceğim ve kapıcımıza tek tek gösterip, benim hangisini istediğimi, inşallah öğretebileceğim. Ve; imdatttttt!!!

*Anlattıklarımın hepsi gerçektir.

Not: Biber şart değil tabi, insan öyle olur ki “kuru ekmekle soğan yer” değil mi? :)

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..