Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanın kendisiyle dalga geçebilmesi…

İnsanın kendisiyle dalga geçebilmesi…
 

Görsel kaynak: www.teknobeyin.com


Yaşam, aslında bin bir veçhesi olan dev bir olanaklar deryasıdır.  O deryanın içinde yüzerken, nefesimizin daraldığını hissettiğimiz derinlikler(in)de, rastlantı ve zorunlulukların ağırlığına rağmen yüzeye çıkmaya çalışırken, zaman içinde hayata birkaç kez yenik düşebilir insan! İçinde bulunduğumuz şu günlerde yurt sathında yaşadığımız türden keder, umutsuzluk, yenilgi vb. duyguların girdabında da savrulabilir insan... Sabırlı, onurlu, yılmayan, çoğu zaman da tekil bir yalnızlıkla dayanma süreci ve direnci artsın diye de çeşitli yollara başvurabilir insan bazen…

Bu eylemlerden biri de insanın kendi kendiyle dalga geçebilmesidir. Ancak bu, kendini iyi tanıyan ve kendisiyle olabildiğince barışık insanların yapabileceği bir eylem… Kişinin olgunluk düzeyi ile doğru orantılı bir eylem… Karşı tarafın ya da içinde bulunduğunuz çevrenin samimiyetinden emin olduğunuzda ve dozu iyi ayarlandığı müddetçe, belki de bir erdem. Çevre yeni ve niyetlerinden, kişiliklerinden emin olmadığımız bir çevre ise ve eylemde doz aşımı yapılıyorsa istenilmeyen yanlış izlenimlere ve sonuçlara da yol açabilir.

Daha az olgun ve bir ölçüde de kuşkucu kişilerce başkalarına dalga geçecek alan bırakmamak için de yapılır. Bu anlamda bir nev'i “ben sizin yerinize de söylüyorum, senin söylemene gerek kalmadı bak” demektir. Bunun bir ileri adımı da başkalarıyla dalga geçebilmek için gerekli ön şart olmasıdır. Bu ise genel nezaket kuralları açısından pek de hoş sayılabilecek bir durum değil!

Ben bu özellik ve durumlardan hangisine girdiğini tam olarak kestiremesem de oyalanmalı (oyalanmacı, oysal) yönümle sık sık dalga geçerim. Sevgili yeğenim Burçe henüz beş, beş buçuk yaşlarındaydı. Demek ki 2000 yılı falan… Ailesiyle Ankara’ya gelmişlerdi ve birlikte Anıt-Kabir’i gezdik. Dönüşte arabayı evin önüne park ettim eve doğru yöneldik ki “uff amca yaaa! Tam 17 dakika oldu sen arabayı yeni park edebildin. Bak böyle yaparsan hiçbir kız seninle evlenmez, benden söylemesi…” deyişiyle bu yönümü acı bir şekilde ilk kez o zaman fark ettim. Sonraları sevgililerim, kız arkadaşlarım, eşim bu park sırasında harcadığım zamanı Burçe’yi haklı çıkarırcasına hep yüzüme vurdular! Arabanın çevresini en az iki kez dolanmalar, lastikleri gözle, kapıları elle kontrol etmeler, iki tur, bir tur daha –fazla tur göz çıkartmaz diyerek- dolanmalar şeklinde mutat oyalanmalar…

Ne oluyordu, neden böyleydi? Aslında, rahmetli babam da çok oyalanırdı diyerek genetik bir açıklamayla işin içinden sıyrılmak en kolay yol olurdu… Ama işin tarihsel geçmişine göz attığımda; henüz ilkokul birinci sınıfta öğretmen 10 satır yazın getirin dediğinde -"ya sayfa dediyse" diye- 10 sayfa yazıp götürüşüm, Lise son sınıfa kadar derste aldığım notları eve gelince sabırla temize çekişim aklıma geliyor. Durumun tarihsel kilometre taşları bunlar olsa gerek! Ayrıca, belki de Oğuz Atay’ın kült romanı ‘Tutunamayanlar’da Süleyman için söylediği “Hayatta hep acele etti, o yüzden de hep geç kaldı” sözünün gümüş bir hançerle saplandığı zihnimin bana oynadığı bir oyundu bu? Yoksa hayatta birçok uğraşının kumdan kaleler yapıp yıkmak olduğuna dair şiddetli gözlemlerimin frekans sıklığı mıydı beni hayatta bu denli oyalayan... Aslında ben o aralar ya daha sonra yapacağım işleri ya da okuyup yazacağım şeyleri düşünüyor oluyorum o kadar!

En son geçenlerde kız kardeşime yemeğe gittim. Gerçekten leziz bir sofraydı. Ama sitenin parkına girmemle o hazır sofrayla tanışmam arasında yine bir 15-20 dakika geçince pencereden beni gözleyen kız kardeşim de aynı eleştiriyi getirmekten kendini alıkoyamadı.

Evet, benim arabayı park edip eve çıkmam asgari 15-20 dakika…  Oysaki bir roket fırlatıldıktan 5 dakika 47 saniye sonra uydu (fırlatıcı roketin kapsülünden çıkarak) uzayla tanışmakta…

Peki ya aynı şey sizden istense, hangi yönünüzle dalga geçerdiniz?

İ. Ersin KABAOĞLU,

20 Mayıs 2014, Ankara 

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..