İnternet aşklarının OUTlooktan silinmesi... Espresso yazılır EKSPRESSO okunur!!

IN-ternet aşklarının, beş geceden sonra OUT-look’ tan silinmesi mevzuu...
Ciddi ve sosyopatolojik bir mevzu bu mevzu...

Yalnız ve kırık kalpli prenseslerle, baltaları ellerindeki cücelerin sihirli kutusu şu inch inch ekranlar.

Dünyada neler olup bitiyorlara dalıp gidilmesi, bilinmedik diyarlarda kaybolunması amacı güdülerek güdümlenen şeytan icadı, nam-ı diğer internet, zaman içinde “ hayatımın kadını” ile “ hayatımın erkeği” arayışlarının son çaresi olmuş durumda.
Bu son çare, ya da tek çare sığınması ile başvurulan halka açık adreslerde de zaman içinde karşı cins arayışlarının bir raconu oluşmuş.

Elimizde bu akımın varoluşuna hizmet eden iki farklı yaş gurubu var.

Bunlardan ilki, yolu yarılamış, yolun sonuna ramağı kalmış, karısından/ kocasından usanmış, kısmet beğenememiş, kısmeti çıkmamış, boşanmış, boşanamamış, dulzeka, yetimakıl bir gurup....

Diğeri, trendyimsi gençliğimiz. 20 yaş civarı, babamsağolsun plakalı, mutlaka özel üniversite kimlikli, röfleli uzun düz saçlı, eyeliner ve fondöten takviyeli kızlarımızla, bunlara hayran” i-podumu takarım ama bir şartla, jöleli saçlarım bozulmasın, neme lazım” kıvamı delikanlılar.

Prosedür gereği, öncelikle online haberleşebileceğin bir internet adresine üye olup arkasına sığınacağın bir de kullanıcı adı- ki sektörde NICK ( NİK) olarak geçer- alman gerekir.

NİK seçerken dikkat edilecek en önemli husus orta yaş gurubu bayanlar için, “şehvetli ama edepli de aynı zamanda” yı çağrıştırabilmesidir. Misal: la luna... cazibe... cevher... ahuist... alara... kırmızı... desire... vs

Orta yaş erkekler için ise beyefendi, duygusal ve kesinlikle kadın ruhunu okşaması gerek bu NİKlerin : beymen... othello... evli ama mutsuz... gece güneşi... ikinci bahar...

Trendy gençliğin NİK seçimleri daha bir özgüven kokar ve unisexdir : Chilek.. Burcu... Best of Etiler... Dali... Shımarık...

Hayatın boyunca sahip olmak isteyip de bir türlü olamadığın kişilik yapısına uygun ne kadar sıfat varsa bunlardan birini NİK’ in yaptın mı? Yaptın. Şimdi sıra, kendini tanıtacak bilgileri, gerekli boşluklara yazmaya gelir.

Efendim işte yaşın, cinsin, cibilliyetinden sonra en önemli boşluk doldurma” interest” lerin- ilgi alanların- bölümüdür. Bu alan senin en kıymetli hazinendir. Kıyamet, buraya yazdıkların sayesinde kopacaktır çünkü.

Nedir bunlar:

Bir kere orta yaş gurubundaysan mutlaka marjinal birkaç film yönetmeni ve yazara hayransındır. David Lynch, Tarantino ya da Rezervuar Köpeklerini sevmeyen ölsündür. İllaki tenis oynuyorsun, yelken yapıyorsundur. Kadınsan edebiyatla, erkeksen teknoloji ile ilgileniyorsundur. Rakı ya da whisky tercih edersin. Hayata dair ne varsa çözmüş, Tibet rahibi kıvamına gelmişsindir. Mehtaplı gecelerde şair, güneşli sabahlarda sevgilinin yatağına tepsi ile kahvaltı getiren bir köle olursun hiç çekinmeden...

Kadınsan, mutlaka çok hoşsundur. Erkeklerin ilgisini çekebilecek bilumum erkek hobilerine sahipsindir; tavla oynar, lig maçlarını deli gibi takip eder, harbi kadın gibi rakı-balık üzerine başka bir tat tanımazsın. Ve acil durumlar için de, bilgisayarında mutlaka beş sene öce Bodrum’da bir şezlongda uzanırken çekilmiş bronz ve neşeli fotoğrafın hazır bulunur. Sen hep öylesindir zaten. Bronz ve neşeli. Sen aslında nitrojen tüpünde uyuyorsundur. Hiç uçuk çıkarmazsın, saçların yağlanmaz, buzdolabındaki şişeyi kimse görmeden kafana dikip su içmezsin.
Erkeksen, bir minik (!) göbeğin vardır ama olsundur; göbek, olgun erkek şanıdır. Ya bir galerinin önündeki Harley motorun yanında, ya da arkadaşının teknesinde dümen tutarken resmin vardır arşivinde senin de. Karın seni hiç anlamıyordur, ortak paylaştığınız hiçbir hobiniz yoktur. Zaten sen mükemmelsindir, ama bugüne kadar karşına yanlış kadınlar çıkmıştır.

Ne kadar “kendine ait olmayan” detay bilgi varsa hepsini girdikten sonra sıra, yine aynı karın ağrısıyla kendine bir NİK edinmiş karşı cinsi bu parametrelerle aramaya sıra gelir.

Tut ki, bir NİK, senin NİK’inin merhabasına merhaba dedi. Önce içini bir heyecan kaplar ve başlarsın ( ya da başlarlar) : Nasılsın? Sıkıntılı gibisin? Bana açılabilirisin..... Oooldu. Hatta apandistimi bile alabilirsin hemen şimdi, acıtmayacağına söz verirsen.

Aman da bu iki NİK bir dost olur iki saat içinde, birbirlerini bir severler aynı gece içinde. Hangi ayak parmağında kaç nasır var a kadar öğrenirler.

Pek memnun kalınmıştır sohbetten. Ertesi gece saat 21.00’ a ekran başı randevusu verilir.

Giy pazen pijamanı, suratına sür kırışık maskeni, otur klavyenin başına, hatta ayak tırnaklarını bile kes o sana cevap yazarken ki boşlukta. İlk randevunun heyecanına bak!

Ama bronz, neşeli, dümen turarkenki hallerin var nasılsa stokta....Yollarsın bir tane, zanneder ki sen hep o bikiniyle dolaşıyorsun evde!!! İşin tuhafı, zannediyorlar da!

Ayakların altında, ruh eşimi buldum sonunda duygulanmaları ile başlarsın şehvetli ama aynı zamanda da mazbut ve fakat acar bir iş kadını/ iş adamı alfabesiyle yoğun geçen gününü anlatmaya.

- Kimse beni anlamıyor; beni tek anlayan sensin.
- Ben kadın ruhundan iyi anlarım...şimdi kadınlar şöyle......
diye cümlesine başlayan karşı cinsimiz de, ne kadar” kadınruhcu” olduğunu yazarken, Karaköy-Sirkeci trafiği ve tozuyla o gün dolan burun deliklerini temizliyordur bir eliyle de.
- Neden bana geç cevap yazıyorsun?
- Beni şoke ettin, hayatımın kadını ile konuşurken dilim tutuldu. (bir elim burnumda tek elimle yazıyorum)
Bir dost, bir arkadaş, bir bilmem ne, sorma herbişeyleri olunuverilir birbirlerinin.
İlerleyen günler içinde OUTlooklara düşen mesajlar :
- Şimdi yemek yedim işyerinde, keşke sen de olsaydın......öptüm.... Cazibe
- Aynı şeyi düşünüyordum; iş çıkışı seninle vapurla karşıya geçerken martılara simit atmayı hayal ediyordum. Bir gün jeepimi almadan geçeyim karşıya böyle bir gün yaşayalım...öptüm....Othello

Netekim bu dost sohbetlerinin 3.gecesinde sıkıcı geçen cinsel hayat ve ruh eşi bulamamazlıktan şikayete gelir dayanır sohbet.

- Özel değilse bir soru sorabilir miyim?....le başlar
- Tabi ki sen benim dostumsun.....la devam eder.

Bu, mutlak ve kaçınılmaz sondur. Çünkü bir erkek ve bir kadının eninde sonunda paylaşabileceği yegane şey vardır.” Dost arıyorum” sanrısı sadece bu amacı kamufledir.

NİK ler artık birbirlerini görmek için atağa geçerler. “Harleyci Othello” ve “Bodrumdan bronz Cazibe” beklentisi içinde halka AÇIK bir mekanda buluşurlar. Dişi NİK hezeyanı- noolmaz noolmaz, etrafımda çığlığımı duyacak birileri olsun-.
Ancak nasıl olmuşsa olmuş, Bronz Cazibe beş günlük sohbet sırasında 30 kilo almış, Harleyci Othello da değil motor, bisiklete binmeyi bile unutmuştur.
Hayalleri kırıp kırıp o HALKA AÇIK MEKAN’ da bırakırlar ve eve gidip birbirlerinin yazışma adreslerini bir çırpıda siliverirler.

Ancak bu öyle bir madde bağımlılığıdır ki; şoku atlattıktan sonra bir bakarsın bir gece ekran başında yaş, eğitim ıvır zıvır parametrelerinde başka bir NİK arıyorsundur.

Abla ve abileri böyle bir duygu denizlerinde boğuladursun, genç gurup da kendi sohbet tarzını geliştirmiş, farklı bir dünyadan ve bilmediğimiz bir lisanla bu sanal alemin içindeler...

Onların kendilerini ifade ediş biçimlerini, ilgi alanlarını ve en vehameti, ilgi alanlarının birbiri ile ilgisizliklerini çözebilmek için çabalamanın fayda getirmeyeceği kanısındayım; zira kendileri de bilmiyor.

Buyrun:
Armanı, uhu, parishilton, ikizlerburcu, Bebek Balıkçısı, algida, TheOne, rcr, göz, stgeorge, bouzouiki, manastre, güneşlenmek, boğma rakı, tesvikiyecafe, patika, hızzzz, cafewien, antonisremos, denizhan, Kızkalesi, plakalar, naregatsi, kanatçı haydar, stüdyolar, defile, swiss hotel, plaka, fotograf çektirmek, stand, melange, splendit, nokıa, ınter, hosta, yatağımm, boğazda yemek, aşık olmamak, zayıf, mordogan, kaşıbeyaz, elbise, yabancı, cıcekler, Hal Hal, tablo, NickWarren, kıyı, telefonu actıgımda gelen ilk mesaj, msj okumak, banyoda şarkı sölemek, fransız sokağında şarap, politics, bailey's, feraye, dürüm, sufle, karpuz, opeth, Versace, sezen aksu, Ritz Carlton, motor sporları, topshop, bebek, bebek, etiler, etiler, sex on the beach, yat, starbucks, 51, justin, florya, tozmak, heyecan, prada,Erdek, alsancak, solaryum, olmeca, pembe pufidik terliklerim, cannes, ortam, sunbathing, solarium, my hair, piknik, künefe, tantuni, hair, dolce vita, simit, köpek, uzun telefon geyikleri....( orjinal dil ve usluba dokunulmadan alıntı yapılmıştır)

.......diyerek ilgi alanlarını, sohbet odalarında belirten bir alacakaranlık kuşağı var ve ürküyoruz biz bu gidişattan; hep beraber.

Ayrıca enteresan bir detay, bu gençlerin hepsi nasıl oluyorsa F1 tutkunu. Bu arada, daha düne kadar F1’ in, F16’ ların ilk modeli ya da, kolejlere giriş sınavı kitapçığı olduğunu zanneden mutlu azınlığın bu önlenemez tutkularına hastayım.

Bir de yaptığınız sporlar bölümüne “ yüzme” yazanlar vardır ki, onlara da ayrı bir sempati (!) beslerim. Suda batmadan kalabilen herkesin “yüzme sporu” ile ilgileniyor olması, memleketimiz adına olimpik bir gururdur.

Kendi yalan ve adını bile daha önce duymadıkları pekçok kelimeye özenti dünyalarına, önlenemez bir süratte üye katmakta; “aslında olmadıkları kendilerine”, “ kendileri gibi olmayan” dostlar, sevgililer aramaktalar sanal sanal...
Çok hazindir ki; ilgi alan karmaşası bu genç topluluk, copy paste hayatlarından gerçek dünyaya ışınlandıklarında, hayatın uzay gemisindeki yerçekimsiz ortam olmadığını farkedip abileri ve ablaları gibi kırık hayal depolamaya başlayacaklar.
Bir nesil espresso ile büyüyor. Ama gel gör ki, EKSPRESSO diyor.

Velhasıl kelam, sanal alem dostluklarının sonunda ya bir sürü single albüm çıkarıyorsun piyasaya ama hiçbiri de hit olamıyor, ya da e-dostunun bıçak darbeleriyle evinde ölü bulunuyorsun.

Cümlemize acil şifalar, tez kendimizi olduğumuz gibi kabul edişler ve hayatın pembe pufidik terliksiz ve kapüçinosuz(!) da geçebileceğine vakıf olunuşlar diliyorum.

Esen kalın. Kalın giyinin hava soğuk.