Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '07

 
Kategori
Anılar
 

Işık zerreleri!

Yıldızları bilirsiniz. Herkes bilir. Sanki dünyayı aydınlatma gayretlerinin sonuçsuzluğunu bilmez gibi ışıl, ışıl bakarlar yeryüzüne. Gayretleri sonuçsuzdur çünkü tek başlarına ne kadar ışık saçarlar siz zaten tanıksınız. Ama olsun her akşam aynı yerde hiç sektirmeden göz kırpmaya devam ederler. Biz onlara isim verir, türküler bile yakarız. Yalnız insanların ruh hali ile konuşuruz onlarla. Yıldızlar yaşar ve ölürler, tıpkı siz gibi, ben gibi. Bu yüzden her yıldız kayışında ona karşılık biri can verir dünyada öyle derler. Çocukken bir yaşlı dedeme bakar, bir yandan da gökyüzüne dua ederdim kaymasınlar diye. Bir gün güpegündüz ölüverdi dedem. Bakamadım gökyüzüne yıldız kaydımı diye. Hoş baksam da göremezdim zaten. Şimdi başka bir yalanla avutuyorum kendimi yıldız kaydımı artık birileri ölmüyor. Kaymakla yıldız tükenmiyor tam aksine ayrı birer yıldız olup dünyamızı ayrı, ayrı ışıtıyorlar.

Bir akşam, evrende binlercesi yaşanan bir akşam, bir yıldız kaydı. Kocaman bir ateş topu iken zerrelere bölündü. Her zerre binlerce zerre oldu sonra. Önce içlerine ayrı yönlere parçalanmanın acısı çöktü. Bir bütünken ayrı yönlere düşmenin acısı… Sonra her biri ayrı yönde, ayrı yerde ayrı ışıttılar etraflarını. Bir nokta iken ışıkları, ateş böceği misali bir nokta… Işığı gören geldi, gören geldi. Bir ateş böceği bin oldu. İlk anda içlerini kaplayan umutsuzluk umuda, ayrılık acısı vuslat sevincine verdi yerini. Akşam olunca uzanın yeşil otlar üzerine, gözleriniz ateş böceklerini arasın gecenin kör karanlığında. Yâda kayıp giden bir yıldızı takip edin. Belki bir zerre ışık önce gözlerinizi oradan da tüm ruhunuzu ışıtmaya başlar.

 
Toplam blog
: 405
: 914
Kayıt tarihi
: 19.04.07
 
 

Okumayı ve kendimce yazmayı severim. Samimi eleştirilere açık biriyimdir. ..