Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '10

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

İzmir Fuarı, sinema ve çevre kirliliği

İzmir Fuarı, sinema ve çevre kirliliği
 

79. İzmir Fuarında kimbilir bu yıl kaç balon uçacak minik ellerden?


Bir misafiriniz olsa, çok kıymetlisinden ve ona İzmir'i gezdirecek olsanız, ilk neresinden başlardınız? Kordon geliyor ilk aklıma, Karşıyaka, Kemeraltı, Teleferik, Asansör... Hepsi de vazgeçilmezlerden ve hepsi de çevre kirliliğinden muzdarip. Bir günü planlayalım, hazır mısınız? Kemeraltı'nda bir su böreği yanında sıcak süt ile mi kahvaltı yapmalı, yoksa Boyozcu Avram'ın İzmir'de pek bir meşhur ettiği, kökleri 1492’lere İspanya’ya uzanan “Yahudi Böreği” ile mi güne başlamalı ne dersiniz? Bir ramazan gününde belki de sorulması gereken en son soruyu sordum, öyle değil mi? Hayır, İzmir’de değil. En başta Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği ve pek çoklarının son dönemde sıklıkla dile getirdiği üzere, mazereti olmayan bir kent İzmir. Sanayisi ile, turizmi ile, deniz, hava, kara ulaşımı ile, sahilleri ile, insanının engin hoş ve uz görüsü ile, gerçekten çok şeyi hak ediyor. Nereye giderseniz gidin İzmir’de, ne kadar göç almış olursa olsun bu kent, bir köşede sanki ulvi bir tatildeymişçesine dinlenirken tasasız, birden bire başka bir köşeye geçip bambaşka bir keyif içerisinde bulabilirsiniz kendinizi, zahmetsizce.

Geziye devam ederseniz kahvaltının ardından, Kızlar Ağası’nda bir kahve içip, soluğu serin sularda alabilirsiniz, işte Foça’dasınız. Ege’nin ılık meltemi olmadan olmaz, “hoş bir esinti gibi geldiniz” dercesine karşılar sizi... Yazın bu en güzel demlerinde, gün inerken ufuktan usulca, balıkçılar ağlarını temizlerken teknelerde, yanlarından sessizce geçip, bir masaya kıvrılmak vardı şimdi dersiniz bir anda denizden çıkınca... mütevazi bir tavırla gelen garsonun sormasına fırsat bile vermeden, evet işte tam istediğim gibi dedirtecek bir masada buluverirsiniz kendinizi. Ah, O Ege’nin bitmeyen güzel akşamlarına ne demeli? Yemek sonrası balkon sefasında iken Alsancak’lı güzeller, Karşıyaka’da alışverişin hayalini kurarlar inceden inceden. Kimileri de, Kemeraltı’nın ticaretin kalbinde olduğu zamanların, eski nadide parçaların özlemini çeker, fuar günlerinin yaklaşan tatlı telaşını yaşar eski bir alışkanlıkla. Genci, yaşlısı, İzmir’i sevmesin de ne yapsın...

Fuar demişken, bizler halen çocukluğumuzun İzmir Fuarı’nın anıları ile beslenirken, çocuklarımıza da o günleri bir nebze yaşatabilmek ne hoş olurdu. Duyduğumda çok sevindim ki bu yıl da tekrarlanacak olan bir etkinlik ile bu dileğim bir nebze de olsa gerçekleşiyor. “Gençler İçin Film Atölyesi” 79. İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) kapsamında, İZFAŞ ve 9 Eylül Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nün işbirliğiyle gerçekleştirilecek 10. Sinema Burada Festivalifestivali’nin en ilgi çekici etkinliklerinden biri ve bu yıl 6. kez gerçekleştiriliyor. İEF kapsamında kurulacak film atölyesinde, konunun uzmanı isimler tarafından sinema tutkunu gençlere senaryo, kamera kullanımı, çekim teknikleri, kurgu, ses ve müzik bilgisine ilişkin eğitim verilerek, kendilerine tahsis edilen teçhizatlarla ilk filmlerini çekme olanağı sağlanacak. Bence bu bir genç için efsanevi bir deneyimi çağrıştırıyor. Bu yıl bu festivale katılacak gençleri kıskanmamak elde değil, gerçekten de çok şanslılar.

Dünya’da eşi benzeri olmayan bu nadide kentin nostaljik, aynı zamanda da keyifli sanal gezisinde neyse ki sokaklarındaki çöpleri, nahoş manzaraları görmedik. Onun yerine, belki de ülkemizde çok ulusluluğun ilk sembollerinden olan bu fuarın, bugünün pek çok sosyo kültürel unsuruna ve hatta belki de geleceğin Uluslararası Genç Yetenekler Film Festivalleri’nden birine hazırlandığına şahit olduk. Pek yakında gençlerimiz, bu deneyimleri bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçirmekle kalmaz, ekrana da taşırlar. Belki de bu kenti ekrandan görünce, nasıl daha çekici bir görünüme kavuştururuz diye düşünenler artar da, bu güzelliklerin tadını tam olarak çıkarırız bir gün.

Esen kalınız.

sevalozbalci@gmail.com

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..