Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Jane Austen'de bahtsızmış

Jane Austen'de bahtsızmış
 

Farkındamısınız bilmiyorum ama hayatımız boyunca herşey toz pembe olamıyor ne yazık ki. Hayat, zıtlıklardan oluşan bir mozaiktir bana kalırsa. Ayrıca kimi zaman acı çekmekten hoşlanan insanların mazoşist olduklarını düşünürüz, fakat ruhumuzun derinliklerinde her birimiz acı çekmekten hoşlanıyoruz.

Çoğu genç kızın severek okuduğu "Gurur ve Önyargı"kitabını hem ana dilinde hem de dilimizde sayısız kez okumuşumdur. Bu kitabı sevmemin en büyük nedeni Darcy karakteri olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum? Biliyorum ki aranızda bu satırları okuyan erkekler varsa, kızların duygusal olmaları konusunda dalga geçeceklerdir, hayatın yalnızca gerçeklerden ve mantıklardan oluştuğunu dile getireceklerdir. Zaten bu davranışları her zaman sergilememişlermidir?
Jane Austen'in hayatını ve Tom Lefroy'le yaşadığı düşünülen aşkı anlatan filmi bu akşam seyredebildim. Jane Austen'in kitaplarını okurken hissettiğim o heyecan dalgasını film boyunca da hissetmek tarifi zor olan bir duygudur. Satırlarımı yazdığım şu anlarda, amacım, filmin gerçeklik payını tartışmak değil, üzerimde kalan etkileri unutmamak üzere kaydetmektir.

Filmde anlatıldığına göre Jane, mantık ve duyguları arasında tercihini yapmış, ve sevgilisini bırakıp ailesinin yanına dönmeye karar vermiş... Düşünebiliyormusunuz, çok kısa bir zaman aralığında bizlere altı muhteşem aşk romanını hediye eden bu kadın, aşkı değil, mantığı seçerek hayatını sonsuza dek bekar kalmayı tercih ediyor. Filmde anlatılan hayatı gerçek olduğunu varsayacak olursak, romanlarında bizlere mutlu aşkı tattıran bu kadın, kısacık ömründe aşkı doya doya yaşayamadı. Austen'i okuyanlar çok iyi bilirler ki kendisinin romanlarında karakterleri hep mutlu sona ulaşıyorlar. Mutlu sona ulaşan hayatları okumak ise, biz okuyuculara daima zevk verir.

Peki hiç düşündünüz mü ömrü boyunca aşk acısı çekerek yaşayan bir kadının hep romanlarındaki aşklarını mutlu etmesi ne kadar zordur? Dikkat edecek olursanız, acı çeken sanatçılar, acılarından aldıkları ilhamla sanat eserlerini yaratıyorlar, ama genellikle bu sanat eserleri acıyı yansıtmaktadır. Aşk acısı çeken bu kadına hayran olmamak mümkün mü?

Peki, romanlarını zırvalık olarak kabul eden, aşkı da kaale almayan beyler, acaba onlar aşkı bu kadar güzel anlatan bir kadının mantıksal seçimi karşısında ne diyecekler çok merak ediyorum.

Merak ettiğim diğer bir konuysa, aşık olduğumuz zaman ayaklarımızı yerden kesen o duygular, yaşadığımız heycanlar; onları hepimiz seviyoruz, aşk acısı çektiğimiz zaman da aynı şekilde üzülüyoruz. Peki durum böyleyken neden yüzyıllardır aşk hafife alınıyor, aşkı anlatan yazarlar da yazar olarak değerlendirilirken yargılanıyor?

Jane ve Tom hakkında son bir şey daha... Mantıksal davranıp, Tom'un ailesini zor durumda bırakmamak için aşkından vazgeçen Jane 41 yaşında, bekar bir kadın olarak hayata gözlerini yumarken, Tom, 6 veya 7 çocuğu olan evli barklı bir adam olarak 93 yaşında kadar yaşamıştır. Bizlere kalan ise aşkına sadık kalan bir kadın ve ilk aşkının izlerini belkide ilk kızının isiminde yaşatmaya çalışan bir adam....
Sizce hangisi daha vefalıymış?

Satırlarıma son vermeden önce, sanırım neden Jane Austen'in de Bahtsız olduğunu anlamışsınızdır. Hayatta hepimizin bahtsız olduğu noktalar varmış, ama önemli olan bu Bahtsızlıklarımızın üztünü başarılarla örtmek ve gittikten sonra bu Dünya'ya bir şeyler bırakmaktır.

Bahtsız Juliet olarak yapmaya çalıştığım da tam anlamıyla bu işte...

Acaba başarabilecek miyim?

Peki ya siz?

Bahtsızlıklarınızı başarıyla örtmek için ne yapıyorsunuz?

 
Toplam blog
: 125
: 1808
Kayıt tarihi
: 24.05.07
 
 

Bir gün elle tutulabilen, mürekkep kokusu içine çekilebilen GERÇEK bir gazetede köşe yazıları yaz..