Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kadınlar

Kadınlar
 

Bazen bir kadın olmak yetmiyor. Dişiliğini bilen bir kadın olmak da yetmiyor. Bazen sadece kadın olabilmenin farkında olarak insan olduğumuz gerçeğini unutmamak gerekiyor. Kadınlara bakıyorum. Sadece bakıyorum. Ne nereden geldiklerini sorguluyorlar, ne de nereye gittiklerini. Ne, niçin dünyaya geldiklerini biliyorlar. Ne de niçin yaşadıklarını?

Bütün yaşam alanları, kendi koydukları sınırlar içinde. Bu ülkede, bir zamanlar feminizm vardı. Yanlış anlaşılan, aydın takımının bile yanlış anlattığı, içine itildiğimiz şu günlerde anlıyor olmamız gerekir. Dün –ben de dahil- feminizm hareketiyle dalga geçerken, ya da sistemin bizden istediği gibi onlara destek vermezken, bugün gelinen nokta bize gösterdi ki, bu gün kadın hareketinde geriye doğru bir adım varsa ilk adımları o yıllarda atıldı.

Varsa demek biraz yanlış oluyor. Var. Hem de öyle böyle değil. Belki feminizm olmak tamamen cinsel özgürlük olarak anlatıldı bize. Feminizm aslında biraz orospulukla aynı olduğu gerçeği birebir verilmediyse de biraz hissettirildi. Erkek arkadaşların ile basketbol oynayabilirsin, ama elele tutuşma, onlarla deniz girersin ama dikkat et 'sen kızsın'. E! ben kızım, ama bu önce insan olduğum gerçeğini değiştirmiyor ki. O yüzden önceliklerim insan olarak hissettiklerim. Kız olarak değil. Böyle söylenince de feminizm ile cinsel özgürlük aynı kategoride yer aldı ve eğreti durdu öğretilenlere. Halbuki en büyük devrim bu olmalıydı. Radikal di. Kötüydü. Ama doğru yolun bu olduğunu bugün kişiliksizleştirilen kadınlara bakınca böyle olmalıydı diyorum. Kadınlar ahlaki olarak yaşamaları gereken ne varsa yaşayacaklardı. Yanlış şeyler yaşalarsa bile geç de olsa doğru yolu göreceklerdi. Ve bunun doğru olduğunu biliyorum. Feminizmin, ne kelime anlamı önemli benim için, ne de hangi dil kökenine ait olduğu, neyi ifade ettiği önemli, ve bundan böyle nasıl anlatılmalı.

Ya da başka bir isim mi verilmeli? Ya da bu ülke kızlarını uyandırmak için başka bir şeyler mi yapmalı bilmiyorum. Ama cinsel devrim, ve feminizm gibi kavramlar ile kafamımızı karıştırmak yerine şunları düşünsek daha iyi olur gibime geliyor. Bizler insanız. Bu yüzyıllar önce atalarımızın bize bıraktığı genetik bir miras olarak algılanmalı, biz insanız.

Çok basıt ihtiyaçlarımız var, yemek yemek, sevişmek, fikir üretmek, saygı görmek, istediğimiz gibi kavga etmek.Gülmek, belki biraz sarhoş olmak. Biraz hafif meşrep davranmak. Hayatın yükünü kaldırırken, bize hafif gelmesi için yapmamız gereken her şeyi yapmak. Ne farkımız var ki diğer canlılardan. Diğer hayvanlardan. Doğa da yaşayan tek eşli bütün hayvanlar bile dişilerine böyle davranmıyorlar. Daha eşitsel ve daha doğallar. Bir de bizim kendimizi nasıl ifade ettiğimiz önemli. Bizler önce insanız. Kötülüğü ne kadar önce öğrenirsek, iyi olan bütün alternatifleri daha çabuk öğreniriz. Bunu niye yazdım. İşim gereği bir sürü kadın görüyorum. Ve onlara bakınca kendime kızıyorum. Kadınların kendi çaresizleri içinde çare üretmeye çalıştıklarını görünce sadece üzülüyorum. Bilmiyorlar niçin zevk almadıklarını. Zevk almanın günah olduğunu düşünüyorlar. Halbuki kendini inkar etmenin tanrıyı inkar etmek ile aynı olduğunu bilmiyorlar. İbadet etmenin başta türlüsü öğretilmemiş.

Sevgilerimle AYRIK OTUM

 
Toplam blog
: 16
: 542
Kayıt tarihi
: 18.08.09
 
 

1971 Kars doğumluyum. Ama karadeniz kızıyım. Babamın mesleğinden dolayı eğitim hayatım farklı yerler..