Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Kafa göz yarmadan, Blogcu güzeli seçer miyiz?

Kafa göz yarmadan, Blogcu güzeli seçer miyiz?
 

& Bloglarda hem cici, hem de bici çocuk olmanın sırrına eremediğimizi, ‘Yapsak yapsak ne yapsak acaba? Biz de mi ciciliğe aday olsak diye iç geçirenlerin bulunduğunu, bunları yazdığımız için, bize içerleyenlerin bulunabileceğini bildiğimizi, Blog İdaremizin demokratlığından dolayı güven duyduğumuzu, fakat, amma, velakin, blakis, bilahare, badema ve bundan böyle ve lakin ikidir bu blog yazısının ipten döndüğünü, yazıyı kuşa çevirdiğimizi,

&Blogdan tamamen ayrılanların, dosyasının bir kenara kaldırılmasıyle birlikte, korumaya alındığını, ardından önünden laf edilmemesi için idarenin dikkatli davrandığını, böylesi muhabetin , değme sitelerde zerresinin bulunmadığını,

& Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek sopayı severse. Çöl, yağmuru. Çizme hamuru ve oklava nasıl ki hamuru severse, blogcu da böylelikle ‘Huzuru’sevdiğini, içteki huzurun çok önemli olup, diyalogla her şeyin çözümlendiği bir çağda yaşadığımızı, blog’da kepenk kapatma modasının bu sıralar tavsadığını,

& Yazın plajlarda Çek güzeli, mısırcı güzeli, polis güzeli, çıtı-pıtı güzellerini seçe seçe mevsimi kapattığımızı, son olarak da ‘Blogcu güzeli’ seçimi için yeşillamba yaktığımızı, kimsenin bu teklife yüz vermediğini, derken aynı konuyu budefa baterist arkadaşımızın konuyu tazelediğini, hiç de fena olmaz dediğimizi, kafa göz yarılma uğruna bu seçimin eğlenceli puanlama usulü ile yapılabileceğini, adayların, isimlerinin, arkadaşımıza bildirilnesini rica eylediğimizi,

&Zonguldaklı bir blogcumuzun, tastamam 12 satırlık yazı ile BLOG hanesine yerleşerek ‘Bu gün, sıradan bir gündü.Temizlik, yemek vesaire. Evde yalnızım. Kitap okuyayım dedim… İlk gün için, yeterli bu kadar yazı’ diyerek yazısını bitirdiğini, ‘Aman iyi ki bittiğine sevinerek derinden bir ‘Oh!’ çektiğimizi, Habur sınır kapısı gibi önemli olan bu kapıyı açık bulanların, ‘Pat’diye içeri daldığını, ” bloglarda onun için uzun tır kuyruklarının uzadığını,

& İkitık tık, bir şık şık…Tak takıştır. İçi taş, dışı taş, ha dolaş, ha dolaş diye diye bu günlere , Süleyman Ekim’le birlikte geldiğimizi, kendisini, hem sık, hem dolgun yazan biri olarak başyazarlığa terfi ettirdiğimizi, yakında ferah kahvelerini içeceğimizi,

&.Adalar’da, Moda’ larda, Fiesta’ larda gezen İstanbullu derdi yok, gezmesi çok, karınları tok, yazdıkları blok, iki okkalı kafadar bloggerimizin, birbirlerinde misafir kaldıkları gecede, ‘Yapsak yapsak ne yapsak?’ diye düşünen Sema Şener’in, bir gece yarısı ‘Evreka, Evreka!’diyerek semalara fırladığını,

& Uyku sersemi ile yatakta gözlerini oğuşturarak oturan Leyla’nın şaşkınlıkla ‘ Ne evrakıbe yau!’ diye onun da ayaklandığını, gece yarısı baş başa vererek fikirlerini projelendirdiklerini,

& Sema Şener’inyazdığı senaryoya göre ‘Bir simidin yeniden doğuşu’ nu Büyükada’da Leyla Önder’in önderliğinde filme alacaklarını, Leyla’nın hem yönetmen, hem de kameramanlık yapacağını, Semanın asistanlığa ve senaristliğe soyunduğunu,

& Bir simidin türlü çeşitli kılıklara girişinin hikaye edildiği ve ‘Simit isimli nazeninin , simit saraylarına nasıl gelin gittiğinin hikayesini içeren sinopsis’ den hareketle çekimlerin gelecek hafta sonu biteceğini, film vizyona girdiğinde, şimdiden kapalı gişe tık hasılat rekorunun kırılacağını, o semtteki ‘Tık’ Bankların iflas edeceğini,

& Dünya simitçileri ve Simit Sarayları Konfederasyonunca finanse edilecek bu yapıtın kurgusuna, Büyükada’da halen devam edilmekte olduğunu, bizlerin de , blog yazısı olacak bu yapıttan lezzetli ‘’Tost- simit tariflerinekavuşup, bol bol istifade edeceğimizi,

BİLİYOR MUYDUNUZ ?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..