Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '14

 
Kategori
Güncel
 

Kaptan-ı Derya Kayserili Ahmet Paşa'dan Kayahan'a

Kaptan-ı Derya Kayserili Ahmet Paşa'dan Kayahan'a
 

Bütün eller havaya, paşalar Silivri'ye.


Hani şimdilerde 'uyduruk' sebepler yaratarak koskoca, anlı şanlı amirallere 'er' muamelesi yapıyorlar ya, işte bir asırdan biraz fazla bir süre öncesinde de bunun tam tersi bir durum gerçekleşmiş Osmanlı'da.

Rütbesiz bir 'er', zirveye giden basamakları atlaya atlaya tırmanarak kısa zamanda Paşa oluvermiş.

Kayserili Ahmet Paşa, eh hadi 'cahil' demeyelim ama pek de öyle okuması yazması dışında bir eğitimi de yokken, ucundan kıyısından er olarak girdiği Bahriye'de kısa sürede önce, riyale (tuğamiral) (1840) ardından patrona (tümamiral) (1845) ve en sonunda da kapudane (oramiral) (1850) olma başarısını (!) göstermiş.

Şimdilerde Ukrayna ile Rusya arasında yaşananlar ve yaşanabileceklerden dolayı sürekli gündemimizde olan 'Kırım' için 1853-1856 yıllarında yapılan Osmanlı-Rus Savaşı'na da Karadeniz Filosu Komutanı sıfatıyla katılıp, 1855'de Sivastopol alınınca da 'katkılarından dolayı' vezir yapılmış.

1873 yılında Bahriye Nazırı olmasının ardından 30 Mayıs 1876 tarihinde Abdülaziz'in tahttan indirilmesi olayında, Dolmabahçe Sarayı'nı ablukaya almak için gelen gemilerden birinin içinde o da varmış.

Sonra görevden azil ve çeşitli valilikler derken 5. Murat Döneminde bir kez daha Bahriye Nazırı ve Kaptan-ı Derya olmasına karşın, 2. Abdülhamit başa geçince kendisini görevden alıp İstanbul'dan da uzaklaştırmak için bu kez de Tuna Nehri kıyılarında bir yere Vali yapmış.

Ömrünün son zamanlarına gelen yine bir Osmanlı-Rus Savaşı'nda (1877-1878) bu kez de Rusçuk Valisi iken kalp rahatsızlığı artıp da son günlerini yaşamakta olduğu anlaşılınca Padişah tarafından İstanbul'a dönmesine izin verilmiş ve zaten kısa bir süre sonra da hayata gözlerini kapamış.

Mezarı, bir kaç yıl önce restore edilmiş konağının da bulunduğu İstanbul'un Süleymaniye semtindeki Süleymaniye Camii Kabristanı'ndadır.

1806 Kayseri doğumlu Paşa, 1865 yılında memleketine, Kayseri Adliyesi'nin hemen yanına, 'Rüştiye Mektebi' - günümüzün ortaokul muadili- inşa ettirir. 1939 yılında Nuri Has bu okulun yanına ek binalar inşa eder ancak 2005 yılına gelindiğinde okul için yıkım kararı alınır ve tüm binalar yıkılarak yerine otopark yapılır...

Bizim kendisini Kayahan diye tanıdığımız Kayahan Açar'ın, bir ropörtajında nasıl gitar çalmaya başladığı sorusuna verdiği yanıttan kendisinin de Ahmet Paşa İlkokulu mezunu olduğunu tesadüfen öğreniriz.

''11 yaşında Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu'ndan mezun olurken, bağlama çalıyordum. Daha sonraları bir eğlence yerine gittiğimde, orada gitar çalan insanları gördüm ve işte ondan sonra da ...''

Elimde tuttuğum, yine sahaflardan alınmış eski bir fotoğraf, muhtemelen 60'lı yıllardan kalmış.

O anı siyah beyaz kağıda hapseden tuşa dokunulan açı bize, en üstte yer alan Ahmet Paşa İlkokulu yazısından başka fotoğrafı çözümleyebilmek için hiçbir ipucu vermiyor.

İşte bu yüzden bundan sonra her şey biraz da hayal dünyamızın nasıl çalıştığına bağlı olarak gelişiyor.

Kayahan 1949 doğumlu. 1960'da 11 yaşında ve o günlerde de kendi söylediğine göre bağlama çalıyor.

Fotoğraftaki onlu yaşlarının başlarındaki çocuklar da parmaklarını şakırdatarak sanki bir türküye eşlik ediyorlar gibi, değil mi?

Hani acaba...?

Neden olmasın?

Ahmet Paşa İlkokulu Müzik Öğretmeni okulun mezuniyet eğlencesinin yapıldığı salonda sahneye çıkar ve,

''Çocuklar bugün okulun son günü şimdi Kayahan Açar arkadaşınız sizlere bağlaması ile ...''

Aksi kanıtlanana kadar doğru olmaması için hiçbir geçerli sebep yok diye düşünüyorum.
 

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..