Karar günü

Bakalım, nereye varacak bu işin sonu? Gazetelerde, blog yazılarında ve internette senaryolar birbiri ardına yazılıyor. Gün geçtikçe ülkemizden beklenen Ortadoğu rolü ortaya serilecektir.

Uzun süredir ateşkes durumunda bulunan PKK terör örgütü yeniden faaliyete geçerek, ülkemizi Kuzey Irak bataklığına çekmeye çalışmaktadır(mı?).

“Yaklaşık 10 yıl önce ‘yerli’ özelliğini iyice yitiren PKK’nın artık bir ‘Kürt örgütü’ olmaktan çıktığı ve uluslar arası güçlerin taşeronu olarak kullanıldığını orta derecede zekaya sahip herkes görüyor.

Son olarak Kandil’e giden İngiliz Sunday Times Gazetesi muhabiri Hala Jaber’in şu gözlemi her şeyi anlatmaya yetiyor: ‘PKK’da İngilizler, Ruslar, Almanlar, Yunanlılar, İranlılar ve Araplar var.’ Bu gözleme, PKK’daki Suriyeli sayısının binin üzerine çıktığı ve silahlı eylem organizasyonunun başındaki Feyman Hüseyin’in bir Suriyeli olduğunu, …….“ (Şamil Tayyar- Star gazetesi)

Yukarıdaki bilgilere dayanılarak, PKK nın artık bir “Kürt Terör Örgütü” olduğunu belirtmek bir hayli güç olacaktır. Buradan yola çıkarsak PKK ne istemektedir? Bu sorunun cevabı, PKK’yı yönlendirenlerin, ülkemiz için biçtiği rol doğrultusundadır. Bu yüzden de 5 Kasım beklenmelidir.

Bir görüşe göre “PKK, bizi Kuzey Irak bataklığına çekmek istemektedir.” Ben bu görüşe pek katılmıyorum. Çünkü en büyük zararı kendileri görecektir. Yıllarca uğraşıp çabaladıktan sonra Kuzey Irak’ta şimdilikte olsa bir devlet kurmuşlardır. Kendilerini neden tehlikeye atsınlar ki?

Diğer bir görüşte; “PKK bu yolla ülkemizde kaybettiği eski gücüne ulaşmak istemektedir” Bu görüş, akla yatkın gibi görünse de, PKK’nın artık Kürt’ lerden oluşmadığı gerçeğinden yola çıkarsak geçerliliğini yitirmektedir. Ayrıca çabaların ve tahriklerin en yoğun olarak yaşandığı şu son 6-7 ayda kazanamadıkları güveni, yavrularımızı öldürerek kazanabileceklerini hiç düşünmüyorum.

Cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek start verilen, halkımızı kutuplaştırma çalışmaları da tüm gayretlere rağmen bir türlü gerçekleşmemiştir. Son günlerde verdiğimiz “Şehit” ler nedeniyle, bazen bilinçsizce yaptığımız mitinglerde bile beklenen gerçekleşmemiş, siyasilerin dikkatli ve yerinde uyarılarıyla provokasyona gelinmemiştir. Ülkemizde yaşayan tüm vatandaşlarımız bu yüzden kutlanmaya değerdir. Bu ölçü bile, bizi hiç kimsenin bölemeyeceğini iyotlamaktadır.

Ülkemizi yönetenler tüm soğukkanlılıklarını kullanarak bu süreci çok akıllıca değerlendirerek, MGK toplantısını gerçekleştirmişlerdir. Güçlü ve akıllı Türkiye’nin gereklerini yerine getiren bu davranış, bize biçilmek istenen Ortadoğu rolünü kabul etme veya etmeme konusunda karar verme sürecimizi bir hayli güçlendirecektir. Gerçekten ülkemizi bu süreçte akıllıca yönetenleri de kutlamak lazımdır.

5 -Kasım önemli bir gün olacaktır. ABD bizden ne istemektedir. Bu belki bellidir ama, asıl biz ne yapmalıyız-yapacağız. "Tam bir karar noktası"...

Asıl soru; ABD’nin ve diğer güçlerin ülkemize biçtiği rolü, bu hükümetin kabul edip etmeyeceği ile ilgilidir. Kabul ederse PKK bitecektir. Belki Barzani (Mahir Kaynak) ve Talabani'de bitecektir.

Elbette bunun sonucu olarak, Kuzey Irak’taki oluşumu tanıyıp yardım edeceğiz (zaten yardım ediyoruz). Hükümet kabul etmezse, edecek birileri her zaman bulunacaktır.

Başka bir yol daha var tabiî ki, Ahmet Altan’ın süper yazısında belirttiği gibi. “3. Dünya Savaşı Türkiye yüzünden çıkabilir.” Tabiî ki; İran, Rusya, Türkiye bloklaşması.

Ülkemiz için "Tam Bir Karar Günü"

Ben umudumu yitirmiyorum. Ülkemizi yöneten siyasiler, ordumuz ve emniyet güçlerimiz bu süreci soğukkanlılıkla ve ülkemizin çıkarına uygun şekilde yönlendireceklerine eminim.

Foto: arte en blanco y negro (shout4)