Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '08

 
Kategori
Anılar
 

Kedi

Kedi
 

Hangi yazdı anımsamıyorum. Fakat, anacığımla birlikte balkonda oturduğumuza göre en az dört sene önceydi. Hava çok sıcaktı. Allah'tan balkon esiyordu. Anacığım karşımda oturuyordu. Masanın üzerinde galeteler vardı. Çayımızı içiyorduk.

Oturduğumuz binanın hemen karşısında bahçe içinde bir bina daha var. Her yıl o binanın bahçesinde bir kara kedi doğum yapar. Doğumdan sonra anne kedinin de yavrularının bakımı da binanın alt katındaki dükkanda çalışanlara düşerdi.

O yıl da bu kara kedi üç yavru dünyaya getirmişti. İkisi aynı anneye benziyordu ve kapkaraydılar. Biri tam bir "Külkedisi". Çok hoş rengi vardı. Biraz büyüdüklerinde onların oyunlarını izlemek o kadar hoştu ki, bilen bilir.

Anne kara kedi bazen yokoluyordu. Geri döndüğünde ağzında mutlaka yemek vardı. Kendisi de açtı. Ama, o, ağzındaki yemeği yere koyar ve miyavlardı. Bu miyavlama "Sofra hazır!" diye bizleri çağıran annemizin davetiyle aynı idi. Biraz sonra üç çılgın kardeş hoplaya zıplaya biryerlerden çıkıp gelirlerdi. Onlar karınlarını doyururken, anneleri de başlarında beklerdi.

Üç kardeş çok yaramazdı. Fakat, inanın belki sizlerde başka mekanlarda tanık olmuşsunuzdur, anne kedi yaramazlık yapan yavrusuna "tokat" atar onu azarlardı. "Tokat"ı yiyen yavru onuru kırılmış bir ruh haliyle kısa süre onlardan uzaklaşırdı.

Gün gelir üç yavru anneleriyle şakalaşırdı. Annelerinin üzerine çıkarlar, biri onun kulağını ısırır, biri onun kuyruğuyla dalga geçer gibi pençe atardı.

Ben baba kedinin bir kez olsun oraya geldiğini görmedim. Anne kedi büyük bir şevkatle bebeklerini büyütüyordu. Bütün anneler gibi: Hiçbir karşılık beklemeden.

İşte o yaz ben de anacığımla balkonda oturup bu minik yavruların oyunlarını izlerken, üçünün de caddeye çıktıklarını gördük. "Aman" demeden bir "insanın" kullandığı araba, büyük bir hızla geldi. İki siyah yavru kaçtı. Benim "Külkedim" arabanın altında kaldı. Arabayı kullanan "insan" hiç umursamadan bastı gitti. Ama, "hayvan" dediğimiz anne kedi bir yerlerden koşarak çıktı geldi. Kül rengindeki yavrusunun ölüsü başında durdu. Ağladı. Onu diliyle öptü. Yavrusunun başından saatlerce ayrılmadı. Diğer yavrularının yanına döndüğünde mahalleli yavruyu alıp çöp konteynırına attı.

Uzun bir zaman yavrunun ezildiği yer onun iziyle kaldı. Anne kara kedi her zaman oraya geldi, yeri kokladı ve ağladı.

Anneler hep böyleydi. Dünyaya getirdikleri yavrularının yaşaması için üzerlerine titriyorlardı. Ve, bütün evreni yaratan onlardı.

Çok kısa bir zaman sonra, balkonda karşılıklı oturup çay yudumladığımız anacığım da beni bırakıp gitti. Ben onun hakkını ödediğimi tahmin edemiyorum. Zaten, anaların hakkı ödenmez.

Bugün "Dünya Kadınlar Günü".

Anneniz yanınızdaysa sarılın ona. Ellerini, yanaklarını öpün. Çünkü, onlar gerçek "emekçi" kadınlar. Ağır işçiler. Hem de karşılıksız veren insanlar.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..