Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '20

 
Kategori
İlişkiler
 

Kedisever Kadın

Şimdiye kadar hatunlar hakkında çuvalla kelam etmiş, yazı döktürmüş biri olarak, bugün de size Kedisever Kadın’ı anlatacağım. Bakalım nasıl biriymiş kendisi? :

Dik başlı. Özgürlüğüne hasta. Bağımsızlık, yaşam biçimi. Tarzına müdahale edilmesinden nefret eder. Yolunu kendi çizer. Ve ona en çok benzeyen hayvana: kediye bayılır. Bir nevi aynalık ettiği için ruhuna. Libidosu yüksek. İşler istediği gibi gitmediğinde, hırçınlaşır. Ve ilginç biçimde, bunu nasıl beceriyor bilmem ama, tüm asiliğine karşın, isteyince, sınırsız anaçlaşır. Sonsuz bir merhamet deryasına dönüşür.

Güçlü kadındır. Kolay-kolay geri basmaz. O güller açan, gülerken ay doğan, güneş açan yüzünün arkasında, sarsılmaz bir Demir Leydi gizlidir. Çaktırmadan, yandan-yandan yönetir etrafını. Ve gözyaşı döken halini kimseler göremez. En sevdikleri hariç.

Yaratıcı zekası yüksektir. Empatiktir. Halden anlar. Kötü gün dostudur. Zayıf yanını göstermez. Genelde pozitif bağ kurar yaşamla. Olumlu yaklaşır, iyimser karşılar günün, hayatın getirdiklerini.

En korktuğu şey, bir gün, başkaları yüzünden, istediği gibi davranmaktan alı konmaktır. Kendi gibi olmasından rahatsız olanlarla, şahsına münhasır şahsiyetinden hoşlanmayanlarla arasına çok ciddi mesafe koyar. Çok da zorlarlarsa şanslarını… Silkeleyiverir onları üzerinden! Bir de güzelce silktiği yerin tozunu alır! Şöyle söylenir ardından: “ Siz de çok oldunuz ama! Ben sizin esiriniz değilim ki!”

İstemediği şeyler zorla yaptırılmaya kalkışıldığında, önce açıkça söze dökmeden, haliyle hareketiyle açığa çıkarır rahatsızlığını. Sakindir, sevecendir,nezaketi iyi bilir ama… Gereksiz ısrarda istikrar gösterirse muhatabı… Şişedeki cin çıkıverir! Öyle tatlı, öyle güzel kadın, Zeyna’laşıverir aniden! Zeka dolu oklarını, göndermeye başlar birer-birer. Taa ki, hedefteki tip,  pes edene, yıkılana kadar!

Aha! O da ne? Şimdi de elini beline koydu ablam! Fırçanın bini bir para artık: “Lan! Ben sana her kuşun eti yenmez demedim mi şerefsiz?! Çabuk kaybol! Gözüm göremesin seni!”

Özgüveni, kendiyle barışıklığı, ürpertir, ayağa kaldırır ezik, silik heriflerin tüylerini. Ve tabii ki erini kendi seçer. İşi şansa bırakmaz. Ondan tam puan alabilen adamı… Reddedebilecek gacı yok gibidir.

Önsezisi güçlüdür. İçgüdülerine çok güvenir. Onda insan ilişkilerinin başlangıcı,” Bu bir iyi insan mı, yoksa kötü mü?” sorusuyla başlar. Ona göre alır gardını. Ona göre ayarlar mesafesini.

Tahmin edeceğiniz gibi, sağlam feministtir! Toz kondurmaz kadın haklarına. Kimselere çiğnetmez, ruhunu, bedenini. Kendi yolunu çizer. Seçtiği istikamette yürür . Ama ayağı taşa takıldığında, gitmesi gereken yönü bir bilene sormaktan da çekinmez. Etrafı, yakın çevresi kendisi gibidir. Günlük hayatta, sosyal ortamlarda, iş-güç meselelerinde… Tam bir diplomattır. Tüm tatlılığına karşın, anında en iktidarlı sultana dönüşür. Kişilerle ilgili yargılarında yanıldığı nadirdir. En çok da kör noktasına girenlerde çuvallar.

Tutkuludur. Uygun ortamı bulduğunda, güvenilir partnerini yakıştırdığında yanına… Hayallerinin peşine düşmekten çekinmez. Hem de ne düşüş! Dolu-dizgin! Uçarak...!

Birçok yiğite zor avrattır ama… Baktı delikanlı işi kıvıramayacak… Dümene geçiverir. İlişkiyi avucuna alır. Ve gittiği yere kadar götürür, zorlamadan… “Bitti!” diyene, eyvallahsız. Vurur kapıyı çıkar. Bir de son cümle yapıştırır bazen içinden, bazen dışından: “Hıh! Şapşal! Benim gibisini zor bulursun! Böyle kız nerde?! Bulursan bana da haber ver emi! Çakal”

Şimdi diyeceksin ki: “Birader, bir tek kedi sevmesinden yola çıkıp, bunca keşfedilebilir mi bir kadın?”  Gidereyim mi merakını? : “Bakan göze bağlı! Bazısı iğne deliğinden Hindistan’ı görür! Onu bir de müneccim yanıma sor! Bak o sana daha neler-neler anlatır! Aklın şaşar! Duman olursun sonra!”

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..